27 Kasım 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

27 Kasım 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ü N İİ 2 , . Öğretim Dertli dolap (Kapaktaki Profesör) a çıkan delikanlının omuzla- rı çökmüştü. Ağır adımlarla, kendi- sini beklemekte olan ayni yaşlardaki arkadaşının yanma geldi. Arkadaşı on dan hiçbir şey sormak lüzumunu bile duymadı. Zira delikanlının üniversite giriş imtihanını kazanamadığı ve ka- zananlar üstesinde adına rastlamadığı ortadaydı. Sıkıntıyla oçevresine bakı- nan arkadaşına bir sigara uzattı ve: "— Üzülme.. Tanrı bir kapıyı ka- parsa, öbürünü açar. Tanrının kapısı tek değil ya!" dedi. Delikanlıyı en çok üzen, askerliğin kapıya gelmiş dayanmış olmasıydı. Son ümit olarak bir üniversite kal- mıştı. İmtihanı kazanmış ve kaydını yaptırmış olsaydı, hemen soluğu, elin de tecil kağıdıyla askerlik şubesinde alacak ve en az bir dört yıl askerliğin semtine uğramıyacaktı. Fakat, tanrının kapısının tek ol- madığını iddia eden beriki, bunun da kolayını bulmakta gecikmedi. Üzül- meye mahal yoktu. Bugüne bugün Türkiyede öğrenim serbestliği vardı ve ve istenen bütün haklan sağlayan özel yüksek okullar birbiri arkasına, yer- den biter gibi bitmişler, kendileri ne- vinden üniversite imtihanlarında ba- şarı sağlayamıyan nicelerine kapıları- nı ardına kadar açmış, bekliyorlardı. Tecilse, özel yüksek okullarda da var- dı. Şel ebe eyse, ha keza! Parayı veren, düdüğü çalıyordu. Üniversitede huzursuzluk geleneksel törenlerle açılması bekle- nen İstanbul Üniversitesi, bilindiği gibi, öğrencilerle öğretim üyeleri ara- sında çıkan bir çatışma ve anlaşmaz- lık sonucu, tarihinde ilk defa olarak, bu ayın başında törensiz ve sessiz se- dasız açıldı. 27 Mayıs devriminden he- men sonra toplumun çeşitli katların- da hissedilen rahatsızlıklar, İstanbul Üniversitesinde de hissedilmeğe baş- ladı. Milli Eğitim Bakanı Öktemin bası- nı yeme raddelerine gelen üniversite harçlarına tepeden inme zam. öğren- cilerle öğretim üyeleri arasında kopa- cak fırtınanın ilk habercisi oldu. Oğ- renciler haklı olarak bu beklenmedik zamma karşı çıktılar, öğretim üyeleri ise haklı oolduklarını ileri sürdüler. Tepki kamu oyundan da ayni sertlik- le gelince, bu defa ricat edildi ve harç- ara zam konusu belirsiz bir süre rafa kaldırıldı. Daha sonra, öğrencilerin dertleriyle il- gili bir danışmada, İstanbul Talebe Bir V E R S liği Başkam ve Eczacılık Fakültesi Ta lebe Birliği Başkanı ile Eczacılık Fa- kültesi oDekanı arasında yersiz bir tartışma oldu ve ateş baruta değdi. Arkasından, öğrenci kuruluşları ken- di aralarında toplandılar, Üniversite- nin açılış törenine katılmayı -seçtik- leri temsilcilerinin öğretim üyeleri ku- rulunca reddedilmesi karşısında- ka- LE etmediler ve bir bildiri yayınlaya- - Öğretim üyelerine kaışı çıktılar. NE enelzin başlıca şikâyet konulan. m, öğretim üyelerinden yeteri kadar yararlanamadıkları hususu teşkil et- mektedir. İddia edildiğine göre. öğre- tim üyeleri, Üniversite yerine dışarda, | T E nıdır. Özel okullarda yüzde 93 olan başarı oranı, Üniversitede yüzde 69 dur. Bu fark, öğrencileri tedirgin et- mektedir. Özel okullar bunu, kendi öğretim m bir başarısı, diye göstermektedirler ama, bir de "para dolabı" faktörünün bulunduğu mu- hakkaktır. Böylece ortaya bir başka problem, "Özel Okullar" problemi çıkmaktadır. At binenin, kılıç kuşananın Azel yüksek okul açmak, üniversite giriş imtihanlarını kazanamayıp ortada kalan binlerce gencin sırtından para kazanmak ini aşlangıcı 1962 yılının ilkbaharına rastlamakta- İstanbul Üniversitesi Dertli dolap başka kurumlarda yönetim kurulu Ü- yelikleri gibi, özel yüksek (okullarda öğretmenlik gibi görevler almaktadır- lar ve bu, onlardan faydalanma im- kânını azaltmaktadır. Yılda 1650 sa- at görev yapmaları gereken Üniversi- te öğretim üyeleri, 500 ile 85 saat ara- sında çalışmakta, böylece hem Üni- versiteyi, hem de bilim adamı kişi- liklerini istismar etmektedirler. Üniversite öğretim kadrosu içinde, üniversite dışında da işi olan profe- sörlerin öğretim kadrosuna oram yüz- de 70 ile 75 arasındadır. Hepsinin üs- tündeki gerçek ise, özel yüksek okul- larla Üniversite arasındaki başarı ora- dır. Bir özel yüksek okul açma fikri- nin babası olan Orhan Mete, politika- ya Babıalide başlamış, orada sürdür- müş, fakat ilk mücahitlerinden olma- sına rağmen, DP iktidarının nimetle- rinden gerektiği kadar faydalanama- mıştır. Devrimin üstünden iki yıla ya- kın bir zaman ve köprülerin altodan da nice sular akıp geçtikten sonra tek tük gün ışığına çıkan eski Demokrat- lardan biri olarak Orhan Mete de çev- rede görünmeğe başladı. Kendisi Bâ- bıalide "Orhan Mete ve Ort. Matbaa- sı" adını taşıyan bir basımevi sahibi de bulunuyordu ama bu, Mete ve or- takları için yeterli değildi. "Kısa gü-

Bu sayıdan diğer sayfalar: