AKİS YURTTA OLUP BİTENLER Türkiye çapında bir genel savcının zinı açtığında “Volga rüzgârları dan, “Şimaldeki düşman”dan bah- setmektedir. Türkiye tarihinde wn çok komünizm lâfı herhalde bugün- lerde edilmektedir. Bu, görevi âsa- vişi temin olan bir Bakanın alem- darlığı ile yapılmaktadır! Sükan bü- tün bu icraatında, beğenilmeğe uğ- vaşan bir amatör gibi hareket et- mektedir. Başbakan Demirelden ve AP militanlarından ne biçim bir sin- val gelirse, bunun amplifikatörü ve uygulayıcısı Sükan olmaktadır. Benzetmek gibi olmasın ama. İşin en acayip -ve bugün için- teh- likeli tarafı ise, bu icraatın sahi- bi Sükanin halen, AP'nin seçim iş- lerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı ünvanını ve yetkisini devam ettirmesidir. Yani önümüz- deki-seçimlerde, Anayasanın bilhas- sa seçimlerde tarafsız olmasını em- rettiği İçişleri Bakanlığı ile bir par- ünin seçim mücadelesinin fiili vö- neticisi aym adam olacaktır!. Bu durum, 1946'dan bu yana en büyük seçim rezaletini yaratmazsa, buna şaşmak gerekir. Sükün ise, işin için- den. gkacağından emin, bu'Genel Başkan (o Yardımcılığım — bırakma makta kararlıdır. AP Genel İdare Kurulunda'bile bu iki görevin aynı adamda birleş- mesi tenkit. edilirken; Sükan, bır nunla ülgili olarak sorulan, “— Seçimde meselâ bir AP hü ibi nizama riayet etmezse, bu ola va AP seçim mücadelesinin başka- ni olarak mı, voksa İçişleri Bakanı olarak mı bakacaksınız?” sorusuna, kanunlardan ve kendisinin bunlara riayetteki titizliğinden bahseverek cevap vermiştir. Ama Muhalefetin fikri bu değildir. CHP Genel Sekre- ter Yardımcısı Orhan Öztrak, bu ko- mpdaki fikrimi şöyle izah etmiştir: — Ben Genel Sekreter Yardım- cısı iken İçişleri Bakanı olduğum zamân bu görevimden istifa ettim. Bu, tarafsızlığın ilk şartlarından bi- ridir. Böyle bir insani vasıf var mı ki, iki ters hüviyeti ve vetkiyi ayrı ayrı kullansın .da, bunlardan birini öbürüne tercih etmediğine dair ob- iektif bir inanç yaratsın?.. Bu, mümkün deği Netice ei belirtmek gerekir ki, Faruk Sükanın gidişi gidiş değil dir. 27 Mayıs öncesindeki bir İçiş- leri Bakanına -fakat surattaki - gü- lümseme dışında... Çünkü “öteki, tam aksine, hiç gülmezdi- fazla miktarda benzemeğe (başlamıştır. Belki bir tek fark olabilir: Dr. Ge- dik gerçekten bir fanatikti, Dr, Sü- kan ise, geçen haftanın sonunda Pa- zar günü, maçta, Cumhurbaşkanına ait sarı koltuğa oturarak binlerce kişiye gösterdiği gibi, bir şeye inan- muş. olmaktan çok, zirvelere göz dikmesiyle dikkati-çekmektedir. Hükümet “İşletme”ler Başbakanlık muhabirleri, hafta nın başında: Pazartesi günü sâ- bahın erken saatlerinden itibaren, Başbakan Süleyman Demirelin Buğ- day Sokaktaki evinin.önünde top- lanmağa başladılar. -Demirel, -gaze- tecilerle görüşmek . istediği zaman onları evine âlır-. . Biliyorlardı ki bu defa bürolarma elleri boş dön- meyeceklerdi. Zira Başbakan, geç tiğimiz hafta Cumartesi günü . Baş- bakanlıktan ayrılırken, Pazartesi günü iktisadi konularda önemli bir haber açıklayacağını. söylemişti. Saat 10 oldu, 11 oldu, Başbakan- dan bir ses çıkmadı. Tam 'busırada İçişleri Bakam Faruk Sükan: geldi. Sükan, 'etrafını saran Ete v “her zamanki gibi. geniş tebessi- müyle: karşıladı, fakat soruları ce vapsız bırakarak içeri girdi. Yarım saat sonra Demirelin yanından ay- rılan Sükan, Türkiyede: komünizm- le nasıl mücadele i gerekti- ğini gazetecilere bir güzelce anlat- ıktan sonra, oKabinede yapılacak değişiklikle ilgili bir soruya; “— Başbakan çalışmalarıma -de- vam-ediyor” şeklinde cevap verdi. Sükan Buğday Sokaktan ayrıl- dıktan: sonra, Başbakanım” evinin © nünde06 AK 130 plâka numaralırbir ötomobil durdu. AP Adana millet- vekili Sabahattin Baybura, otomo- bilden indikten sonra iki tarafına bakındı, bahçe kapısını meme iler- lemeye' başladı.“ Üzerinde siyah bir palto-nedense son günlerde, AP'liler arasında siyah ve lâcivert elbise gi- yinmek moda oldur, elinde siyah bir rölöve şapka vardı, Kendine bir.ke- re daha çekidüzen verdikten sonra zile-bastı ve beklemeğe başladı. Ka- pıyı açan-olmadı. Zile bu defa kuv- vetlice Miyase Kapı gene , neden - sonra şansinı- bir Bay .defa daha denedi, sohuç alamayın- câ, bahçeden arka tarafa geçti. Fa kat, nafile! “Bu, ahlâksızlıktır; ter Demirel Tiyatroda düşünüyor Mavi boncuk politikasının iflâsi 43 Nisan 1966