23 Nisan 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 17

23 Nisan 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ihtiyacıyla bağlanmış iki müstekil milletin ve devletin münasebetleri şeklinde gelişmekte de- vam edecektir. Amerikâ emin olmalıdır ki ken- disi için en sağlam müttefik Türkiye, demok- rasiyle idare edilen bir Türkiye olacaktır, Söy- lediklerim C.H.P.'nin bugün muhalefetteki ve yarm mesuliyetteki dış politika yoludur.” ©. İsmet Paşa ilâve etti: “... İkinci Cihan Harbinin başından beri biz savunmamızı Batı safında görüyoruz.” » Gerçekten de bu fikirler İsmet Paşanın, sorumluluk aldığında takip edeceği dış politi- kanın da esası olacak, fakat amerikalılar o za- manki Büyük Elçileri Fletcher Warren'den daha anlayışlı çıkmayacakl ar, buna mukabil i parti”si, D.P.'nin propaganda yolunu takip edecektir. Bu dış politika konuşmasının eğlenceli bir hikâyesi oldu. İsmet Paşa konuşmasını bitirdi, indi.-D.P.'liler konuşmayı çok beğendiler. İs- met Paşanın küçük cep ajendasının 25 Şubat tarihli yaprağında şu dır: “Dış politikada beyanat yaptım. D.P.'liler doğru rk geldik diye memnun oldular. Sonra anlayacaklar.” ismet Paşa bu konuşmasını “Bu açıkla- mada bizimle Demokrat iktidar arasındaki farkları herkes kendi anlayışma göre bula- caktır” diye bitirmişti. ismet Paşanın ajendasının 27 Şubat ta- rihli yaprağında yazılı olan ise şudur: “Dış politika beyanatım üzerine narayı kopardılar.” ismet Paşanın konuşmasını “Yukarda” dikkatli dikkatli okumuşlar, incelemişler. Bak- mışlar ki, yumuşak kelimelerin altında yatan, D.P.'nin sakat ve talihsiz dış politikasının ya- man bir tenkididir. O zaman, sahiden feryadı bastılar. Biz o günler iki defa, ismet Paşayla bera- ber İstanbula gittik. Birincisi aci bir vesileyle oldu. İsmet Paşanın doktor ağabeyi, Ahmet Mithat Temelli vefat etti. Kalabalık bir cenaze töreni yapıldı. Fakat D.P. Büyüklerinin, İsmet Paşanın annesi öldüğünde gösterdikleri ilgiden eser yoktu. Bayar ve Menderes, şimdi pek emin değilim ama, galiba taziyette dahi bulunmadı- lar, Hava tekrar son derece gerginleşmişti. D.P. Büyükleri böyle havalarda insani müna- sebetlerin hepsini unuturlardı. İstanbula ikinci gidişimiz Mart ortasında oldu. İsmet Paşa, partisi iktidara geldiği tak- dirde takip edeceği basın politikasını açıkla- mak istiyordu. Buna lüzum vardı. İktidarın üzerindeki tazyiki son haddine varmıştı. İsmet Paşaya, bunu İstanbulda yapmasının da- ha faydalı olabileceğini hatırlattım. Hapisha- nede gazeteciler de vardı. Onları da ziyaret e- debilirdi, İsmet Paşa “Peki, öyleyse gidelim” dedi. Seyahate kayınvaldem de katıldı. Âni ola- rak hareket ettik. Garda İsmet Paşayı muazzam bir kalaba- lık karşıladı. Evvelâ Haydarpaşa hastahane- sinde jandarma muhafazasında tedavi edilen Ahmet Emin Yalmanı, sonra Toptaşı Cezaevin- de bulunan Şahap Balcıoğlu ile Selâmi Akpına- rı ziyaret ettik. Doktorlardan gardiyanlera herkes. büyük ilgi gösterdi. Gelip İsmet Paşa- nın elini öptüler. İsmet Paşayla o gün Taşliktaki evde, ya- pacağı basın toplantısındaki o konuşmasını ha- zırladık. 1960'da şaluslarla ilgili basın dâvaları bahis konusu kimsenin muvafakatıyla, savcı- lar tarafından açılıyordu. Savcılar İsmet Paşadan da bazı muvafakatlar almışlardı. “Ben İsmet Paşanın gazeteci dâva etmesini hiç bir zaman doğru bulmamışımdır ve bunu Akis- te, açıktan tenkit etmişizdir. İstanbulda İsmet Paşaya, bütün dâvalarından feragat etmesinin iyi o acağini söylediğimde bir an düşündü, &on- *— Doğru. iyi olur..” dedi. ir İstanbulda ilân ettik, Dâvadan vaz- gazeteler ve dergiler, kendisi hakkında « geçtiği en âdi ve çirkin şeyler yazmış irtica organla- rıydı. Buna mukabil Menderes, kaşının altında gözün var diyen gazetecileri takipten yenge medi. Cuma günü “İstanbula Perşembe gitmiştik. İsmet Paşa basın toplantısını Ma lıktaki evin alt salonunda yaptı, C.H.P. iktida- rı alınca meşhur Basın Kanununu derhal kal- dıracaktı ve İspat Hakkını kabul edecekti. İs- met Paşa şöyle dedi: vs G.H.P; iktidarının tutumunu açık ta- ahhütler halinde milletimize arzederim.” Seyahatin eğlenceli hadisesi Cumartesi günü cereyan etti. Cumartesi günü İsmet Paşa Parti merke- zine gidecek ve C.H.P. saflarına katılan binden fazla Üniversite öğrencisinin giriş kartlarını imzalayacaktı. Öğleden sonra Ali Sohtorik oto- | mobilini Taşlığa gönderdi, ona bindik, Sultan- ahmetteki Parti merkezine gittik. Sultanahmet meydanına girdiğimizde bizi bir sürpriz bekli- yordu. Her taraf polisle tutulmuştu. Ama, bu kadar değil. Polislerin bel kayışları yanına, kır- mızı kutular içinde -gözyaşartıcı gaz bombaları asılıydı. Gerci bunların içinde hakiki gayret gösteren bir kaç komiserden ibaretti, Daha doğ- rusu iki yıldızlı, büyük patronu gibi siyah göz- lüklü ve yuvarlak yüzlü, tıknaz bir memurun dışında hiç kimse fazla gayretli değildi. Ama, vazife vazifeydi ve polisler meydana bir tuhaf manzara veriyorlardı. İsmet Paşa Parti merkezinde fazla kalma- dı. Taşlıkta bazı randevuları vardı. Gençlerle bir hasbihal yaptı, giriş beyannamelerini imza- ladı. Gençler Recep Pekere ait binayı âdetn 211

Bu sayıdan diğer sayfalar: