21 Ekim 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

21 Ekim 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

IZILAY Genel Merkezini AP'li ler ele geçirmişler, Şimdi hedef, Çocuk Esirgeme Kurumu imiş. "Bir de orayı alırsak, işimiz iş!" diyorlarmış. Öteki partiler -tabii, güçleri oranında-, telâşa kapılmış- lar, "İktidar, Çocuk Esirgeme Ku- rumuna da el atarsa.." diye tasala- nıp duruyorlar. Uzak diyarlardan örneğin Ame- rika'dan, Meksika'dan- memleketi- mize gelen bir "yeni gelin" de son günlerde bir hayli patırdıya sebep oldu. Kimine göre, gelin sarışın, ol- gun ve dolgun. Kimine göre, es- mer ve karakuru, kavruk. Kimisi Jale Candan Anlaşılıyordu ki İdeal Ev Kadı- nının eşi olma sanatının ikinci adı- mı da, kusurları sırtlamakla atılı- yor! Ah ödenek, vah ödenek! Ünlü'ye şu soru yöneltildi: dil A — Evlilik hayatınızda beraber iz başka tecrübeleriniz oldu mu?" "— Evet" dedi, "beraber mayo- nez yapmasını öğrendik. Ben, fırı- nın hangi gözünü, ne için kullanaca- gımı da öğrendim... Birşey daha var: Birbirimize her konuda bağ- lanma isteği duyduğumuz o halde, birbirimize inançlarımızda saygılı olmasını,da öğrendik. Evlendiğimiz zaman ben DP'li faal bir politikacı idim, Lâle ise koyu bir CHP'li. Za- ten Bayan İnönü'nün yeğenidir ve sayın İnönü'ler bizi evlerinde kabul ederler, bizim evimizi, şereflendirir ler. Parti konusunda, siyasi fikir tartışmasında Lâle'yle bir defa ol- AKİS Batmadan çıkabiliriz! ak der, kimisi kara. "Birazcık ge- be" diyenler de var. Türkiye Nüt - risyon ve Diyetetik Cemiyetine so rarsanız, gelin berbat mı berbat! Kısır değil, üstelik de cüzzamlı. Hem, yalnızca yetiştiği toprağı de- gil, gelecek kuşakları da zehirliye- cek güçte. Ankara Üniversitesi Zi raat Fakültesi öğrencileri de aynı fikirdeler. Gelin üzerindeki bilim- sel tecrübelerini açıklıyorlar, "Bu gelin, bu topraklara yaramaz" di- yorlar. Aydın Teknik Ziraat Mü- dürlüğü gelini almış, mikroskobun altına yatırmış, bitlerini, böcekle rini görmüş, şimdi de ayıklıyor- muş! Ama, Tarım Bakam Bahri Dağdaş, "Birazcık gebe de olsa, i- yidir gelin" diyor, "yeme de yanın- da yat" diyor, "kafamı kızdırmayın. çatar çıtır yerim onu" diyor. Dağ- daş, anlaşılan, bu yabancı gelin "Sonora-64"e gönlünü iyice kap- tırmış. Bilseniz, daha neler, neler olu- yor son günlerde!.. Dış bağımsızlığı savunan her söz, her fikir ve hare - ket, bazı politik çevrelerin şiddetli tepkisiyle karşılaşıyor. Dış yardım- ları bilimsel açıdan tenkide cesa- ret edenler bile komünistlikle suç- lanıyorlar. Herşey, belli bir politik açıdan ele almıyor, ötesi boş lâf. Partizanlık yine kolgezmeğe sun .. sesimizi yükseltti- gimizi hatırlam İdeal Ev Kadınının eşi olma sa- natının bir harfi daha, böylece or- taya çıkıyordu. Parti konusunda, si- yasi fikir tartışmasında değil ama Âdil Ünlü'nün bir siyasi davranışı yüzünden, her partiden çok' Parlâ- mento üyesi evinde cereyan eden tatlı vaka Ünlülerin evinde de geç- i. İdeal Ev Erkeği bunu unut» Parlâmento üyelerinin maaş V ödeneklerine zam teklifi geldiğinde Ünlü'ler bu konuda iki kutup teşkil ediyorlardı. Âdil Ünlü, kendini bilen bütün Parlâmento üyeleri gibi bu zammın Şiddetle aleyhindeydi. Lâle Ünlü ise, bütün ideal ev kadınları gibi, şiddetle lehinde.. Ama o konu- da. İdeal Ev Kadını İdeal Ev Erke ğini yumuşatamamıştır. İdealliğin değil, saadetin sırrı | mlü'ler gerçekten Türkiye'nin İ- deal Ailesi midir, bilinmez ama, başladı. Dün kâr eden işletmeler, bugün durmadan zarara ama kimsenin kılının kıpırdadığı ok. Ve bugün bütün vatandaşların zeytinyağında ve şekerde makine yağı yiyen vatandaşların tekrar et- tikleri bir cümle var: "Batmadan çıkamayız!" Karanlık, olumsuz bir söz bu, ama gene de, ilgisizlikten iyi. Çünkü, ne de olsa, gizli bir u- mut taşıyor; memleketten değil politikadan umudunu kesen gizli bir umut! Politik tekerlemelerin ü- tesinde birşey bilmiyenler, vatan daşı acaba ne zaman duyacaklar? Oysa ki bu, hiç de zor değil. Kış- layı, Çocuk Esirgeme Kurumunu rahat bırakacaksın. Dernekler par tilere ancak ve ancak zarar verir- ler. İki kişiyi korursun, suistimal- ler başlar. İki kişi için bütün bir çevre, partiye küfreder. "Sonora- 64" güzeli nasıl bir güzeldir? To- hum olarak topraklarımıza yarar mı, yaramaz mı? Buna politika gözlüğüyle değil, bilim gözlüğüyle bakacaksın. Amerika'yı, Rusya'yı daha başkalarım ikinci plâna itip, Türkiye'yi, Türkiye'nin çıkarlarını ön-plâna alacaksın. Her işte par- tiliyi değil, bileni, başaranı araya- caksın. O zaman, batmadan çıkabiliriz. Çıkmalıyız da!.. şüphe kaldırmayan husus onların, , gerçekten mesut olduklarıdır. Âdil Ünlü bunun sırrım,şunda görür: "— Sevgi ve yakınlık, birbirine sahip olma duygusu, kişiliğe ve 1- nançlara saygıyı yok etme derece- sinde bencil ve anlayışsız olmama- lıdır. Bu kadar büyük bir iddia sev- giyi de, sabrı da yok edebilir." Ünlü'lerin evindeki büyük bir ö- zellik de çiçek bolluğu ve yemek o dasındaki nefis Da, elma ve armutlardı.. Âdil Ünl — Biliyor minin dedi, "ben ev işlerinden anlarım ama, eşim de benim işimden anlar. Hafta sonla- rını, Samsun yolu üzerinde, Gökçe- yurt köyündeki bahçemizde geçiri- riz. Beraber tavuk pi ağaçla- ra, çiçeklere bakarız Lâle Ünlü, likör gibi tavuk, yu- murta, meyva ve çiçeği de sokaktan almaktan hiç hazzetmez ve öyle an- larda, cebindeki akrep hep elini so- kar! 23

Bu sayıdan diğer sayfalar: