3 Mart 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

-BİR DİYALOG ; ş RADYODA % ; Vecihe — (Telefonda) Allo Mazmazel.. Beyoğlu bir sıfır iki sıfır sıfır. sıfır sifir... Allo sen mi- - sin Mevhibeciğim! Nasılsın şeke- rim.... Ben de iyiyim canım.... Yoo... Bir şey için değil... Canım sıkılıyor da... Niçin mi? Nasıl sı- kılmaz kardeşim! Bey Eskişehire gideli bir hafta oluyor. Halbuki güya beş günde gelecekti.... H_a—— yır.. Telgraf falan da gelmedi... Yok...? İşte onum İiçin merak ediyorum ya.. İster misin Eskişe- hire gidiyorum diye evden çıksın da beş on gün sefahate dalsın... Ne?.. Nerede olacak Beyoğlum- da.. Adada, Müodada.. Çovok,.. Sefahat yeri mi eksik İstanbulda... ' Yoo... Şüphe ettiğim için değil... Olura... Bazan " işlerini bitiremez de birkaç gün geçikir... Yooo... Yoo.. Artık okadar. eminim ca- nim..., Niçin mi telefone ediyo- rum?.. Söyledim ya.. Çok canım sıkılıyor da... Neden mi? Bir defa evde — yapyalnızım, —hiç kimse yok. Hayır, bizim Ayşe izinli, anası hasta imiş, patlasın kâfir. İki gündür beni yalnız bızaktı. Bilirsin ben iş göremem.. Her şey aşçının eline kaldı, aşçımız mı? Erkek, erkek, Ali.. Hah.. Evet Bolulu, nereden biliyorsun?. Dün telefon ettin ha... Ne? (Gü- lerek): — Karşına taşralı bir er- kek çıkınca korktun mu? Yanlış F%ğ ( ' : " numara verdiler zannettin ha.. Evet, evet bizim yeni aşçı... Bo- luludur.. Daha iki hafta oluyor. E,. Peki.. Beni sordun.. Ne ce- vap verdi?. Evet yoktum. Beyoğ- luna maniküre inmiştim. Yano... Senin telefone ettiğini söylemedi. -Evet, evet unutur kardeşim unu- tur. Allah için adamcağız çok iyi yemek pişiriyor... Çok namuslu sadık. Amma, o derece unutkan o derece unutkan ki; dünyada bir eşine daha tesadüf edilemez... Müthiş bir şey. - Yoo - Yoo.. Yemek hususunda değil.. Pilâvun yağını, çorbanın tuzunu, tatlının şerbetini unutmuyor... Fakat mut- faktan dışarı çıktı mı?, ondan hayır bekleme, her şeyi unutur. Meselâ birisi gelse, ismini sor- mağı unutur.. Gelir: — Hanımefendi birisi geldil! Der.. İsmini sormağı onutmuş- tur... Kadın mı, erkek mi?. Der- siniz.. İnsamın yüzüne sırıtarak; — Durün sorayım da geleyim | der.. Bir gün sütçüyü misafir di- ye ta salona almış. Posta müvez- ziini yatak odama ğetirdi. (Güle- rek): — Vallahi.. Sana yeminle... İşte kardeşim böyle.. Başım dert- te, seninle iki satır konuştum da içim açıldı. Oruvar canım.. Tele- föne et ya... Teşekkür ederim.. Oruvar.. (Kapı kapanır) — Kimo?, Ne var ne oluyor. | Senmisin Ali?. Ödümü kopardın.. Eşhas: Vecihe Hanım. Ahçı Ali... Ben sana tenbih etmedim mi? Ka- pıya — vurmadan girme diye ? Ali — (Sırı- tarak): — Kusura bak- mayın fendi unutuvermi- şim | Vecihe —Aman yarabbi.. Ali.. İyi ki sen yemeklerin tuzunu yağiını u- nütmuüyorsun.. Ali — Hiç unutur. muyum efendim.. — İkide bir sık, sik tadı- na- bakıyorum , Elim de alışmış. Vecihe — E.. Söyle bakalım. Neye geldin böyle koşa koşa?.. hanıme- Ali — Neye mi? (Sırıtır) ku- sura bakmayın hanimefendi. Şim- di aklımda idi amma.. Sizin sıfa- tınızı görünce unutuverdim. Vecihe — (Gülerek) Neden Ali Ağa?. Ali — Bilmem., Unutuveriyo- | rum işte.. Neydi, neydi. Yarah- biciğim Yaresulallah pek acele bir şeydi.. Acaba neydi. Hanı- mefendiciğim? Vecihe — Ne bileyim — ben Ali Ağa.' Neye dairdi. Ali — Ne gibi neye dair?.. Vetihe — Yani ne üstüne.. Çarşıdan almacak bir şey mi lâ- zımdı. Ali — Yok, yok ©6 değil canım.. Vecihe — Camm söyle.. Para falan mı istiyeceksin., Ali — Yok.. Yok “efendim. Sayenizde param var. Âmma is- terseniz hazır aklınıza gelmişken verin.,. Vecihe — Yoksa birisi mi geldi?. Ali — Yok efendim.. Birisi de gelmedi. Vecihe — (Hiddetle) -Canım ne soracaktın... (Ayağını yere vurarak) Ne söyliyecektin.. Hadi.. Söylesene?.. ÂAli — Aman kuzum hanıme- feridi, öyle çabucanak cinnenme- yin... Vallahi şu kadarcık aklım- da ne var ne yok unutuveririm.. Geçtim olsun zaten elim ayağım titriyor... z Vecihe — E haydi bekliyorum söylesene.. Yüzüme ne bakıyor- sun?.. Kuzum bugün benim ga- zetelerim gelmedi mi? — Ali — Ha geldi ya... Getir- diler... Vecihe — E... Hani gazete- lerim? Niye getirmedin? Ali — Kusura bakmayın ha- nimefendi unuttum. .Vecihe — Hay Allah... Getir emi, unutma.. Ali — Peki efendim.. Unut- Vecihe — Demin ben telefa- Darülbedayi san'atkârlarından Bedia Hanım ” * , Hilıın B.y Radyoda söylemişlerdir. he ederken -kapi Birisi mi geldi?. Ali — Evet.. EceRrm A Vecihe — .Aman Yarabbi., Kimdi?... AA LA Ali — Bilmem amma... Hani her zaman mektup getiren adam- dı galiba., Vecihe — (Telâşla) Mektup mu getirdi?.. Ali — Evet efendim.. Getirdi ya.: Vecihe — E.. Hani nerede?. Ali — Bilmem.. Aşağıda, ğa- zetelerin —üstüne — koyuverdim galiba. çalımıyordu. Vecihe — Niçin getirmedin? Ali — Getirecektim amma efendim hani gazeteyi unuttum- ya.. Mektubu da beraber unutu- vermişim.. Vecihe — Haydi sersemmisin Nnesin”. koş getir, Ali — Sersem dedinizya.. İki » Hal|l gözüm gör olsun haklısınız efen- dim.. Sersemden aklıma geldi... Bakın.. Vecihe — Hah.. Aklına gel- di mi Ali? . Ali — Yok be. O değil.. Sersem dediniz de.. Bir gün, as- kerlikte Çanakkaleye düşmüştük.. Ben yine aşçı idim hani.. Vecihe — Aman çabuk ol Ali ağa.. Ali — Çabuk olacağım efen- dim.. Çabuk olacağım.. Neferlere yemek pişirirdim.. Efendime söy- leyim.. Sonra bizim binbaşı be- nim yemeklerimi pek beğenmiş.. Bana haber göndermiş.. Geldile:: — Seni binbaşı istiyor dedi- ler. Bir koşu ya- nına vardım efen- dim.. Sıkı - bir pata çaktım.. — Buyur e- fendim, geldim ! Dedim... — Ne gel- din, sen kimsin? Dedi... Bir tür- lü cevap bulupta kim — olduğumu söyliyemiyordum ki.. Binbaşıya: — Size ma- lümdur efendim! Dedim... 'Ayağa kalktı: | — Eşek gibi ; ne — sırıftiyorsun ulan,, Adın ne;. Taburun, bölü- ğün, mangan ne.. Söylesene ? Diye bir kükredi .4 Yüzünüze güller hanimefendi.. ' Sanki oracıkta... Tövbeler olsun.. Tepemden aşağı cazzadanak — kaynar sade yağ döliişîi'şle; gıbı İut.üŞtum. İçim geçivermiş., Bereket. — Aklıma geldi de korkudan çatlak kaval gibi çıkan sesimle: — Binbaşı Efendi ben aşçı- yım.. Zatınız emretmişsiniz ben de işte! Dedim. şaplağı çaldıda bana sersem he- geldim Sıfatıma rif bir kere ben seni çağırtma- dım.. Sonra da ben binbaşı değil, yüzbaşıyım körmüsün... Yakama bak.. Dedi.. Tuu.. Meğerse Leı binbaşı diye yüzbaşıya gitmişim... Vecihe — Bitir artık,;. Bitir Ali.. Köş mektubu getir... Hikâ- yene ondan sonra devam edersin. Hâlâ aklına gelmedi mi bana söy- liyeceğin şey?.. Ali — Hayır efendim... Müm- künü yok aklıma gelecek;. Vecihe — Yoo... Bu olmaz.. Seninle işimiz var öyle böyle ise,, Bu nekadar dalgınlık, unut- kanlık canım.., Ali — Vallahi ne dalgınım, ne de unutkan..: Amma lâkin ka- famın içinde bir şey tutamıyo- rum ki... Yemekten başka her şeyi unutuyorum... Yemeği de elim alışmış ta onun için pişiriveriyo- rum galiba.. Bak mutfağa girince aklırmttfikrim yerinde.. Nereye ne koyduğumu, biliyorum.. Gel gö- relim.. Mutfaktan çıktım mı bende zihin arama.. Amma yemek pişi- rirken evelâllah cin gibi hepsini bilirim.. Vecihe — Aşçıbaşı sus.. Âr- tık dayanamıyacağım.. Bayılaca- ğım... ' Ali — Aman.. | Sonra ben şaşırır.. Ne halt ede- ceğimi bilmem.. Sakın bayılmayın Bayılmayın : Vecihe — Senin aklına bir şey geleceği yok.,.. Haydi git te mektubumu getir. Yahut ben kendim aşağı iner, getiririm.. Ali — Oturun ayağınızı öpe- yim hanımefendi.. Siz zahmet et- meyin efendim.. Ben unutmam, şimdi getiririm... Meraklanmayın.. Baygınlık dediniz de aklıma bir hikâye daha geldi.. Bakın söyle- yim de.. Vecihe — A.., Artık yeter... | Haydi çık dışarı sersem... Sen ya kında kendini galiba.. de unutacaksın Ali — Azarlamayın efendim.. Yal[_ahİ a_ıklıgqa gı;lf;cel»ı;;_aıpıp___a1 .'ne vakit.. Vecihe — Git mufakta düşü- * nürsün.. Orada aklınâa gelirse he- men koşar gelir bana söylersin.. Ali — Evet efendim iyi söy- lediniz varayım bir mutfağa gi- deyim.. Hah... Mutfak.. hanıme- fendi.. Mutfak.. Vecihe — Ne.. Mutfakta ne- olmuş?,. Ali — Aman Allahçığım.. Ne söyliyeceğim — aklıma — geliyor,. Hah.. Şimdi aklıma geldi.. Mut- fak.. Vecihe — Dur... Dur baka- hm.. Dur... Yanık yanık bir şey kokuyor.. Duymuyor musun? Ali — Aman Allahım.. Şey- dir.... Külbastılardır.. Kalemleri ıskaraya koymuştum da size gel- miştim.. Vecihe — Ne için gelmiştin.. Bunu söylemek için mi?.. Ali — Evet.. Eyvahlar olsun lâkırdıya daldım da unutuverdim.. Gördünüz mü hepsi yandı... Am- ma size söyliyeceğim şey de aklı- ma geldi.. Hah evet.. Vecihe — Haydi söyle artık şimdi çıldıracağım Ali — Çıldırmayın İşte hanımefendi. Sofraya buy- efendim. run. Yemek hazır Vecihe — ( Yere atılan bir tarak yabut bardağın sesi ) De- fol sersem kâfir. — Külbastılar yandı berbat oldu. N el

Bu sayıdan diğer sayfalar: