7 Mart 1938 Tarihli Her Ay Dergisi Sayfa 67

7 Mart 1938 tarihli Her Ay Dergisi Sayfa 67
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

iz? Sizi başkası- net Emin velâ bize adımızın iyen aâce- ai - hül- ne engin- z,, e (ih- olmıya- airanece- yalperest “Türk sa- “doğrusu ,: yer yü- melekle- r şekerle- Edebiyat ve Sanat 69 me kestirmek istiyen hayalci çocuğu imana davet ediyor. Hangi imana?... Realizme... Ah! Bu kelimeler... Realizm, gerçeği kabul etmektir. Ama, gerçek var, gerçekcik var.... Burada ne biçin bir realizm murat olunuyor? Sualimizin cevabını daha sözüne başlarken vermiş olan şair, aşağıki izahlarını da esirgemiyor; â) “Tabiati büyük tanı, fakat yere dar deme.,, Evet, Edebiyatı Cedide ütopisine göre, Arapların: “Lâ rahat fiddünya,, (dünyada rahat yoktur) sözü hakikatlerin başında gelir. Cenneti yer yüzünde yaratacağına ahrette um- mak terbiyesiyle büyüyen Edebiyatı Cedideciler, bu dün- yadan başka dünyalara kaçmak hevesiyle bunalırlar. O gi- bilere bastıkları toprağı hatırlatmak doğru olur, tabii... Ama bu, işin sırf tabii olan bir tarafcığıdır. Ayni işin asıl içtimai olan öbür tarafı ise bambaşka ve evvelki hükümle taban tabana zıttır. Edebiyatı Cedidecilere dünya niçin dar geliyordu? Çünkü onların yaşadıkları dün- ya Abdülhamit istipdadının cehennemi idi. Onun için Edebi- yatı Cedideciler, tabanları ateşe değmiş gibi zıplıya, inliye öbür dünyalara göçetmek istiyorlardı. O gibilere verilecek öğüt şu olabilirdi : “Delikanlılar! Bu dünyayı beğenmiyorsunuz. Amenna! Fakat kabadayılık, dünyayı zalimlere bırakıp kaçmakta değil, zaptedip değiş- tirmektedir.,, Halbuki babaç Edebiyatı Cedideci vaziyetten şikâyeti hi- le caiz görmüyor. Ne yaparsan yap, “fakat yere dar deme,, mülâhazasiyle kazaya rıza göstermeği, haline şükretmeği münasip buluyor... Bu tevekkül, ütopi'den de beterdir. b) “Sevgilin için bir yuva yap; fakat melek isteme,,, Cedide genci bütün idealini hayali salon muaşakalarına ver- miştir. Ona salonun dışında maddi bir aile müessesesi yaşa- dığını hatırlatmak doğru olur, tabii... Ama, bu da işin gene sırf tabii olan bir tarafçığıdır. İçtimai bakımdan ise, o zamanki kadın: Evde kafes, so- kakta peçe arkasından kâinatı loş ve boş gören; mahalle

Bu sayıdan diğer sayfalar: