20 Mayıs 1939 Tarihli Her Ay Dergisi Sayfa 126

20 Mayıs 1939 tarihli Her Ay Dergisi Sayfa 126
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

128 Her Ay muvaffakiyetimden dolay ımesrür olmaktayım. Unutulmak üze- re olan bu iki mühim adamı öğrenmek, öğretmek bundan sonra kabil değildir. Zira malümat verecek ne bir eser, ne bir şahıs kalmıştır. Tecrübe edenler, bilirler ki eskileri yazmaktan ziyade ye- nileri yazmak zordur. Çünkü eskilerin ekseri hakkında bir tez- kerede, bir tarihte, bir mecmuada az çok malümata tesadüf olu- nabilir. Fakat yüz senedenberi gelenlerin pek azını pek az bili- yoruz. Son bir, bir buçuk asırdanberi muhtelif mesleklerde yetişen pek mühim adamlar, bazan - sinema şeridi gibi - gözümün önün- den geçerler. Kiminin gazubane, kiminin müsterhimane, kiminin müstehziyane yüzüme baktıklarını görürüm. Gazubane bakan- ların «be adam, size bu kadar hizmet ettik, dünyadan elimizi çektiğimiz gün siz de bizden elinizi çektiniz. Bu yaptığınız nan- körlük değil midir?» dediklerini, mahzunane tavır gösterenle- rin «kendi evlâdımız, bizi arayıp sormadı ki siz arayıp sorası- nız» manasını işrap eylediklerini, müsterhimane gözlerini göz- lerime dikenlerin «servetü sâmânımızı marifet namına sar- fettik. Bu sebeple ailemizi sefalet içinde bıraktırk. Türlü mih- netlerle hayatımızı ifna ettik, Halimize merhamet ediniz de hiç olmazsa bir kere namımızı yâdediniz» diye yalvardıklarını ve müstehziyane atfı nigâh edenlerin «ey ilme hizmet için gece gündüz uğraşan gafil, diri iken aranmıyorsun da öldükten sonra mı aranacağını ümit ediyorsun?» tarzında sözler söylediklerini hissedip mahcup ve müteessir oluyorum. Son bir, bir buçuk asır içinde yaşıyan, yahut müteaddit se- beple rahat yaşayamıyan muhtelif mesleklerde öyle kiymetli adamlarımız var ki - şu satırları yazarken - tahattur edebildik- lerimin yalnız isimlerini kaydetsem bir risale vücude gelir, Mi- sal olarak bunlardan bir kaçını söyliyeyim: Zamanında «Ayaklı kütüphane» denilen Antalyalı müfti zade Seyyid Mehmet efendi var ki yüz yaşında vefat etmiştir, kendinden sonra o kâbda bir fazıl İstanbula ayak basmadığın- dan hatimei ulemâ addolunmaktadır. Böyle bir allâmeyi tet- kik edenimiz varsa söylesin de kemali teşekkürle istifade ede- lim.

Bu sayıdan diğer sayfalar: