138.00 — No'lu “şüpheli ala- caklar” bölü- münde yer al- maktaydı. Alı- nan önlemler ise, kâğıt üze- rinde faiz işlet- mek ve “kanu- ni takibe inti- kal ettirmek”''- ten öteye gide- miyordu. “Ha- raç mezat satı- lacağı” söyle- nen gemiler, başta İstanbul limanı olmak üzere, yurtiçi ve yurtdışı İi- manları arasın- da harıl harıl çalışıyor, borç- larını ödeme- yen şirketler kâr üstüne kâr ekliyorlardı... Kâr-zarar. Denizbank Ge- nel Müdürü Ekrem Önal'- ın, ““Borçlu olan gemiyi ku- tuplarda bile olsa yakalar, alacağımı tahsil ederim”” diyerek gözdağı verdiği bu şirketlerden 36'sının 30-100 milyon lira arasın- da borcu vardı. 100-500 milyon li- ra arası borcu olan şirket sayısı 29'du. Borç rekortmenliğinde başı çeken şirketler ise, şunlardı: Yıldı- ran Denizcilik 514 milyon, Evren Denizcilik 624 milyon, Erkal Ulus- lararası 1 milyar, Kısmet Transport 1.1 milyar, Gamsar Tersanecilik 1.2 milyar, Turinsan 1.4 milyar ve Kök Tersanecilik 1.6 milyar lira... Yetkililer tarafından 1.2 milyar lira kâr ettiği açıklanan Deniz- bank'ın, 36 milyar liralık “*mevdu- at”'ına karşılık, 17 milyar lira ““şüp- heli alacağı” olduğu göz önünde bulundurulursa, gerçekte bankanın mı, yoksa kredi batıranların mı da- ha kârlı çıktıkları sorusunu yanıt- lamak kolay olmayacaktı... İlginç rastlantılar. Denizbank'ın yıllardır süregelen bu “şanssız” du- rumunu yalnızca yönetici ve çalı- şanlarına yüklemek aslında haksız- lık olacaktı. Bu haksızlığı ortadan kaldırmak için, zaman zaman or- taya çıkan ilginç ve “talihsiz”” rast- Eski müdür Yılmaz Demirkan lantıları da gözardı etmemek gerek- ti. Bu rastlantılardan biri Deniz- bank'ın eski yöneticilerinden Aslan Salgür'ün başından geçmişti. Sal- gür, Tutum Bankası'nda çalışırken, Denizbank'a geçmiş ve müfettiş ol- muştu. Bir süre sonra da Bankacı- lık Müdür Yardımcılığı'na atandı ve ardından Merkez Şube Müdürü oldu. 1977 yılına gelindiğinde gö- revinden alındı ve üçüncü sınıf mü- fettiş olarak yeniden Teftiş Kuru- lu'na geri döndürüldü. Ne var ki, bu olaydan sonra “etkili ve yetkili” tanıdıklar devreye girecek ve Salgür bu kez Bankacılık Müdürü (bugün- kü genel müdürlüğe eşdeğer) ola- cak, emekliliği “isteninceye” kadar da “bilfiil hizmet verecek”'ti. O”'- nun müdürlüğü döneminde kredi alan şirketlerden biri de, kredisi Ey- lül 1981'de verilen ““Transmarin'”- di. Transmarin aldığı krediyi o günden bugüne ödemeyecek, söz konusu “batık krediler”” arasında 420 milyon liralık bir paya sahip olacaktı. İlginç rastlantı o ki, Transmarin'in 19.9.1984 tarihli şir- ket genel kurulu “hazurun cetve- li”nin en başında, ““hisse”'lerin yüzde 70'ine sahip ““hissedar”” ola- rak Aslan Salgür'ün adı görülmek- teydi. Denizci akrabalar. Denizbank'- ın kaderi, Yeşilçam filmlerindeki “rastlantı'”'lar enflasyonunu arat- mayacak yoğunlukta bir rastlantı- lar ağıyla örülmüştü. Bu ilginç rast- lantılardan biri de bir dönem Ban- kacılık Müdürlüğü yapan ve ““is- tek” üzerine emekli olan Rüstem Markaloğlu'nun başından geçmiş- ti. O'nun müdürlüğü döneminde kredi alan şirketler arasında, baca- nağı Mustafa Şehirli'nin “Şehirli Deniz”i ve Şevket Yardımcı'nın “Rize Değirmencilik''i de yer alı- yordu. Yazık ki, bu iki şirketin adı da, daha sonra Denizbank kredile- rini batıranlar arasında geçecekti. Bugün, Rize Değirmencilik'in 417 milyon, Şehirli Deniz'in ise 103 mil- yon lira batık kredi borcu vardı De- nizbank'a... İşte rastlantılar tam da bu aşamada devreye giriyordu. De- nizbank eski Bankacılık Müdürü Rüstem Markaloğlu, emekli olduk- tan sonra bir süre Rize Değirmen- cilik'in ortağı olmuş, daha sonra da bacanağına ait Şehirli Deniz şirke- tinin hem ortağı, hem de Yönetim Kurulu Başkanı olmuştu. 13.6.1985 tarihinde Markaloğlu bir hamle da- ha yapacak, Şehirli Deniz şirketinin adını ““Markaloğlu Deniz Ticaret ve Turizm Anonim Şirketi”” olarak de- ğiştirecekti. Ne var ki, işler henüz bu aşamaya gelmeden önce, bir de “Markal” adlı gemi için Deniz- bank'tan 32 milyon lira kredi alın- mış ve bu kredi de batık krediler lis- tesine eklenmişti... Denizciliğe bu- gün de devam etmekte olan Rüstem Markaloğlu, şimdilerde şirketinin yanısıra Deniz Ticaret Odası Büt- çe Komisyonu Başkanlığını ve Oda Meclisi Üyeliğini üstlenmiş durum- dâ.-: Ve Turinsan'ın rastlantısı. Yazı- nın başlarında, Denizbank'ın batık kredilerinin en büyüklerine sahip olan şirketler arasında 1.4 milyar li- rayla “Turinsan''ın da adı geçiyor- du. Turinsan çeşitli parçalar halin- de verilen bu kredileri aldığı sırada, Denizbank Merkez Şube Müdürü Yılmaz Demirkan'dı. Turinsan kre- di talebinin tümünü karşıladıktan kısa süre sonra Yılmaz Demirkan'- ın iş akdi emeklilik hakkını kazan- dığı halde feshedilecek ve kıdem Denizbank Genel Müdürü Ekrem Önal tazminatına el konulacaktı. Bu iş- lemin gerekçesi de, “Turinsan'a karşılıksız kredi kullandırmak”'tı... Tabii bütün bunlar Turinsan'ın 1986 yılına 1.4 milyar lira batık kre- diyle devredilmesini önleyememiş- Ü aa İşte, toplam “mevduat””'ının ya- rısı kadar “şüpheli alacak''a sahip olan Denizbank, rastlantılar ağıy- la örülmüş böylesine ilginç öykülere sahipti... Ancak, yaşam devam ediyor, ge- miler yaptırılıyor, krediler veriliyor, ne var ki öykü “şimdilik'” sona eri- yordu © Korhan ATAY NOKTA 2 MART 1986 21