Özgürlüğün bedeli merikalılar'ın ünlü “öz- gürlük heykeli'”' 4 Tem- muz 1986'da 100. yaşını kutlayacak. Bayan Özgür- lük, bir asırlık hayatı boyun- ca aşırı rüzgâr ve rutubet yediği için bir süredir yoğun bakımdaydı. lik hesaplama- larda restorasyon maliyeti 20 milyon dolar civarınday- dı. Fakat daha sonra bu fi- yatın çok yükseleceği belli olunca, restorasyon heyeti- nin başına ünlü işadamı Lee lacocca getirilmiş ve Bayan Özgürlüğün hayatı kurtarıl- mıştı. Ne var ki, lacocca'nın finansman sorunlarını ko- layca halletmesi de Ameri- kalılar'ın içine sinmemişti. Çünkü, heykelin onarımı bit- tiğinde ortaya çıkacak man- zara, özgürlük adına pek iç açıcı olmayabilirdi: Elinde meşale yerine bir şişe koka- kola, boynunda bir Kodak fotoğraf makinası, dudakları Nestle çikolatası ile yapış yapış, gözleri Avon firması tarafından boyanmış, kolu- nun altında bir ““Time”' der- gisi, elinde ise günlük “USA Today” gazetesini görmek olasıydı. En önemlisi lacoc- ca'nın yöneticisi olduğu Chrysler firmasının posteri “heykelin sırtında kalabilirdi. Lee lacocca ise, “Bunca yıllık satıcıyım, hayatımda hiçbir şeyi bu kadar rahat satmadım” diyordu. Diyor- du ama, geçen hafta “öz- gürlüğün satışını abarttığı”” gerekçesi ile görevden alını- vermişti. Fakat lacocca yine pes etmeyecek ve İçişleri Bakanı Hodel'e bir başka satış önerecekti. Şayet Ho- del, Chrysler marka bir oto- mobil alırsa 500 dolar indi- rim yapılacaktı. Bir fakir Amerikalı G& man abi, mahal- ledeki kızlar bizi zengin biliyor. Burada ye- mek yediğimizi duyarlarsa yüzümüze bakmazlar.” İz- mir Büyükşehir Belediye Başkanı Özfatura'nın 60 milyon liraya mal ettiği Gül- tepe aşevinin Amerikalı ko- nuğu böyle diyordu. Ayda 3,5 milyon lira maaş alan astsubay babası ile kavga ettiği için ailesi ile ilişkisini kesendim Boom,Gültepe'- de iki Türk arkadaşı ile ya- şıyordu. Ne var ki hayat zor- du ve 20 yaşındakiJim Bo- om öğle yemeklerini aşevin- de verilen bir kap çorba ile idare etmek zorundaydı. Jim Boom hayatını yağlıboyacılık ile kazanmava çalışıyor Günde yaklaşık iki bin kişi- nin öğle yemeği yediği bu aşevi açılalı 15 gün olmuş- tu. Ancak o günden bu ya- na sadece bir kez kıymalı nohut verilmişti. Yetkililer havaların soğuk gittiği ge- rekçesi ile sadece çorba vermekle yetiniyorlardı. Ha- yırsever kişilerin yardımları -ile ileride menüye etli ye- mekler dahil edilebilecekti. Teodorakis pes etti G & Bu ülkede daha faz- la yaşayamayaca- ğım. Tasımı tarağımı topla- yıp Paris'e dönüyorum.” Al- baylar Cuntası devrildikten sonra Yunanistan'a döne- rek Komünist Partisi millet- vekili olan ünlü besteci Mi- kis Teodorakis'in canına tak etmişti. Bir Yunan der- gisi ile yaptığı söyleşide kendisine müzik çalışmala- rı için fırsat tanınmadığını belirten 60 yaşındaki beste- ci adeta milletvekili olduğu- nu unutmuştu. Teodorakis, ülkesinde her şeyin hükü- met kontrolünde olduğunu öne sürüyor ve kurduğu or- kestra ve koroların dahi hü- kümet tarafından engellen- meye çalışıldığını belirtiyor- du. Yaptığı bestelerin radyo- dan yayınlanması bile ünlü besteci için bir hayal olmuş- tu. Anlaşılan Papandreu '- nun “sağa çark” etmesin- den sonra Yunanistan'da iş- ler çok sıkılaşmıştı. Bretthaver, bilgisayar piyasasında Japonların üstünlüğüne inanıyor Epson iddialı ısaca BüKoMa olarak bilinen İstanbul Uluslararası Büro Donanı- mı, Kompüter, Kominikas- yon ve Matbuat Fuarı İstan- bul Sheraton Oteli'nde açıl- dı. 200 civarında yerli ve ya- bancı firmanın ürünleri hayli ilgi topladı. Japon Epson fir- masının sergilediği portatif bilgisayar ise yarattığı hari- kalar ile izleyenleri bir kez daha teknoloji önünde şap- ka çıkarmaya çağırdı. Özel- likle gazetecilik alanına uy- gun olan bu bilgisayar he- men hemen uzaklık ve za- man sınırlarını ortadan kal- dırmıştı. Epson yöneticisi Mr. Bretthaver, yaklaşık 3 yıldır Türkiye pazarında bu- lunduklarını ve Türkiye'nin ancak 1990'datam doyuma ulaşacağını söyledi. Brett- haver, önümüzdeki 4 yıl içinde Türkiye'deki lider fir- ma olacaklarına inandıkları- nı da sözlerine ekledi. NOKTA 2 MART 1986 43