2 Mart 1986 Tarihli Nokta Dergisi Sayfa 55

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

kinliğin bileşkesi gazetenin ağırlığı- nı ortaya koyuyor. Sayın Mehmet Ali Yılmaz'la birlikte geliştirdiğimiz strateji, “tirajı”” ve “saygınlığı”” bir bütün olarak amaçlıyor. Nokta: Siz Babıali'deki yayın yönetmenleri içinde çok değişik bir performans gösterdiniz son zaman- larda; gazete yönetiyor, başyazı ya- zıyor, masanızdan çok sık kalkıp bizzat haber yaratıyorsunuz. Bu nasıl bir duygu? Ciıvaoğlu: Ben eskiden de bunu yapardım. Aslında gazete yönetme- ninin ve başyazarının sadece kendi masasından kalkması yeterli değil- dir. Masasından da kendi yazı kö- şesinden de kalkmalıdır. Evet ken- di köşemden de kalktım. Dikkat ederseniz birinci sayfanın farklı yerlerinde yazılarım yer alıyor. Ge- nellikle Türkiye dışına ya da İstan- bul dışına çıkarak yaptığım geziler- de izlenimlerimi yazdığım zaman... Manşetle ilintili yazılarımı manşet yanında güncel ve enformatif not- lar şeklinde yazıyorum. Ankara'ya giderim. İstanbul dışına çıkarım. Türkiye dışına çıkarım. Bunlar kü- çük seyahatler oluyor. Yani genel- likle Ankara'ya İzmir'e akşam gi- diyorum, sabah ilk uçakla dönüyo- rum. Fakat bu birkaç saatlik görüş- meler, bizzat yaptığım görüşmeler çok yararlı oluyor. Yurt dışı gezi- ler ise iki üç günü geçmiyor. Gaze- tede bu izlenimleri yansıtıyorum. - Nokta: Türkiye çok ilginç bir dö- nüşüm noktasında. Acaba, gazete- ler bu ihtiyaca cevap veriyor mu? Yani gazeteler Türk halkının önün- de mi, yanında mı, yoksa gerisin- de mi? Civaoğlu: Türk halkının gerisin- de değil. Türkiye'nin oluşumlarının gerisinde. Çünkü Türk halkının be- lirli bir noktaya erişmekte Türk ba- sınının büyük katkısı olacağına ina- nıyorum. Ama Türk basınının bu işlevi yeterince yerine getirdiği ka- nısında değilim. Bunun da nedeni, Türk basınındaki bütün kadroları toplasanız yeterli sayıya ulaşamaz- sınız. Ama Türkiye'de altı tane id- dialı gazete var. Kadro bulmakta güçlük çekiyoruz. Kadro yetiştir- mekte ise daha da fazla güçlük çe- kiyoruz. Nokta: Sizce bugün gazetelerin bazı yayınları, özellikle Güneş ga- zetesinin bazı yayınları Ozal hükü- metini, bazı bakanları ya da bir Güneri Ciıvaoğlu'nun odası, Güneş'in “karargâhı”. eski siyasiyi etkiliyor mu? Ciıvaoğlu: Siz çeşitli çevreleri sor- dunuz, yani bir tek çevre değil. Özal üzerinde etkili oluyor mu so- rusundan başlayalım, sizin için en önemli soru o sanıyorum. Etkili ol- duğunu sanıyorum, çünkü tepkile- rini görüyorsunuz, hep beraber ya- şıyoruz. Sayın Özal'ın evine noter çağıra- cak kadar, eşinin yüzüğünü noter marifetiyle tespit ettirip, Başbakan- lık Basın Bürosu aracılığı ile açık- lama yaptıracak kadar basından et- kilendiğini görüyoruz. Sayın Özal'ın çevresinde “basının hiçbir etkisi olmadığını öğrendim, gördüm”' diyecek kadar ilginç görüş sahipleri de var. Onları da takdir ediyorum, biz 25 senedir bu işin içindeyiz, kendileri iki sene içinde bu konuyu çok iyi öğrenmişler! Diğer siyasilere bakacak olursak, muhalefet daima basının yanında- dır. İşadamlarına bakacak olursak, işadamları en küçük satırdan bile etkilenirler. Ama ben basının etkili olmadığı yolunda kendi arkadaşlarımızın yazdığı satırlara pek katılamıyo- rum. Eğer konuyu etkili bir biçim- de ortaya koyarsanız... Pekâlâ so- nuç alınıyor. Nokta: Peki bu etki Amerika'da- ki gibi olabiliyor mu? Diyelim ki bir Watergate benzer bir olay yaratıl- dı. Basın bu ölçüde etkili olabilir mi? O noktaya gelindi mi? Cıvaoğlu: Olmaz olur mu? Gün- aydın gazetesinin kökleşmesinin başlıca nedeni Demirel iktidarına karşı yaptığı yayınlardır. Ve daha sonraki gelişmelerin ne olduğunu hep beraber gözledik. Günaydın AP'yi ikiye bölmüştür. Demirel'i çok zorlamıştır. Bir başka hadise daha vereyim. Mesela Cumhuriyet gazetesinin Ce- lil Gürkan ile ilgili anıları, o anda etkili oldu mu, olmadı mı diye bel- ki tartışılabili.. Ama sonradan Muhsin Batur SHP'ye girdi ve o yayınların sonucu 2 gün sonra isti- fa etmek zorunda kaldı. İşkenceci polis hadisesi, önce siz- de, sonra bizde çıktı. Türkiye'de iş- kence hadisesi gündeme geldi ve ka- muoyunun, araştırmalara göre ön- de gelen altı konusundan biri. Türkiye'de 3 milyon gazete satı- lıyor günde. Bir gazeteyi dört kişi okusa, 12 milyon eder. 12 milyonu etkileyen bir gücü kimse görme- mezlikten gelemez. Nokta: Peki bu gücün hükümet tarafından budanmaya çalışıldığı yolunda... Cıvaoğlu: Mümkün değildir, mümkün değildir. Ben 25 yıllık ga- zeteciyim ama, daha evvelini de bi- lirim. Hem o zamanlar hükümetin elinde çok büyük güçler vardı. Özel ilanlar yoktu, resmi ilan böreği var- dı. Resmi ilanlar ve tahsislerle ga- zeteler yönlendirilirdi. Ama zaten bu tip yönlenmelere müsait olan ga- zeteler, kendi iktisadi bağımsızlığı- na sahip olmayan gazetelerdir. Bu silah hiç kimseye uğur getirmemiş- tir. Uğursuz silahlardır, talihsiz si- lahlardır, kullanmaya kalkışanı yakar © NOKTA 2 MART 1986 55

Bu sayıdan diğer sayfalar: