2 Mart 1986 Tarihli Nokta Dergisi Sayfa 29

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

bir kısmına hemen açıklık kazandı- rıyordu: ““Fotoromanda kullanılan fotoğraflar filmin çekimi sırasında çekilen set fotoğrafları ve prova ka- releridir.”” Halit Refiğ reklamlarda kullanılan canlı görüntülerin ise Yorgun Savaşçı filmine ait olmadı- ğını ancak kendisine ait bir başka filmden olduğunu söylüyordu. Hangi filmdi bu? Refiğ bu soruya yanıt vermekten kaçınırken, çekim ekibinin görevlileri Nokta muhabi- rinin ““Vurun Kahpeye adlı filmden değil mi?” — şeklindeki sorusunu “evet” anlamında başlarını sallaya- rak yanıtlıyorlardı. Toskay kendini kurtardı. Foto- roman ve reklamdaki canlı görün- tüler konularına açıklık getiren Ha- lit Refiğ yakılan filmin fotoroma- nının reklam denetiminden nasıl geçtiğine ilişkin görüşlerini de şöy- le dile getiriyordu: ““Burada Tun- ca Toskay çok akıllıca bir davranış göstermiştir. O akıllılık şu: Kendisin- den önceki idarenin bir hata işlemiş olduğunu fark etmiştir. Bu rekla- mın yayınına izin vermekle kendi- sini bu hatanın dışına çıkartmış- ti ” Neden takibat yok? Yakma em- rine temel olanraporda yer alan sa- kınca gerekçeleri Çerkez Ethem'i övmek, Kurtuluş Savaşı'na gerek olmadığını vurgulamaktan başlı- yordu. Böylesine ağır ithamlara karşın filmin yapımında emeği ge- çen hiç kimse hakkında takibat açılmaması nasıl mümkün oluyor- du? Halit Refiğ bu soruyu ““Ortada isnad edilen bir suç var, ama o su- ça fail bulunamıyor””' diye yanıtlı- yordu. “Çünkü buldukları takdir- de, bu filmi bir kişi yapmış olsaydı o kişiyi yakarlardı. Ama ortada zincirleme bir sorumluluk var. Fil- Macit Akman min yönetmeninden, TRT idareci- lerine kadar uzanıyor bu sorumlu- luk.” Halit Refiğ ortadaki “suç”'a fail bulunamayınca bu kez olayın örtbas edilmeye çalışıldığını vurgu- luyordu. Yandan çarklı bir tartışma. As- lında Yorgun Savaşçı üstüne yapı- lan tartışmaların başlangıcı, filmin yakılmasından çok öncelere, 70'li yıllara kadar uzanıyordu. Kemal Tahir'in romanının kahramanların- dan Yüzbaşı Selahattin'in anıları- nı romanlaştıran İlhan Selçuk o dö- nemde, romanda tarihsel yanılgılar bulunduğuna dikkat çekiyor ve ro- manın filme çekilmesiyle böyle bir hatanın kitlelere yansıtılmasının sa- kıncalı olacağını vurguluyordu. Öte yandan, yine Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Oktay Akbal geçtiği- miz hafta içinde köşesinde yazdığı bir yazıda İlhan Selçuk'un eleştiri- lerine katılıyor ve “Kitap yakmak, film yakmak yanlıştır. Ama tarih gerçeklerini yüzde yüz ters çevirt- mek, karşıt yorumlarla halkın ka- fasını karıştırıcı işlere kalkışmak da yanlıştır,”” diye düşüncesini dile ge- tiriyordu. Böylesi tartışmalı bir romanı fil- me aktaran Halit Refiğ ise bu eleş- tiriler karşısında, “Valla bir şey de- mek istemiyorum,/” diye söze giri- yor, ama hemen arkasından da içi- ni dökmeye başlıyordu: ““Ortada bir fırtına kopmuş, yer yerinden oynamış, hâlâ Kemal Tahir doğru söylemiş, yanlış söylemiş, hâlâ Yu- suf İzzet Paşa'yı Yüzbaşı Selahat- tin mi Ankara'ya yollamış... Böy- le ufak teferruatları Kemal Tahir üzerine bir suçlama olarak kullan- mak, hele bu patırtının içinde ol- dukça zavallı ve komik geliyor ba- na...” Halit Refiğ iddialarını daha Tunca Toskay da ileri götürerek, ““Burada onla- rın bir suçluluk duygusu var!”” di- ye sürdürüyordu sözlerini, ““Büyük bir olay olmuştur. Bu olayda ken- dileri ister istemez bu olayı yapan- larla, yakma olayındaki bağnazlık dehşet ve vahşetle aynı paralelde görünür durumda kalmışlardır.”” Halit Refiğ'e göre, “Oktay Akbal ve aynı çizgidekilerin”” Kemal Ta- hir'e isnadettikleri tarih saptırma b Halit Refiğ meselesi, Yüzbaşı Selahattin'in ha- tıralarına dayanıyordu. Ancak Yüzbaşı Selahattin'in hatıralarının sahibi olan oğlu Cengiz Yurtoğlu, filmin çekimi sırasında çekim eki- biyle birlikte bulunmuş ve daha sonra yaptığı açıklamada da *“Yor- gun Savaşçı, Milli Mücadeleyi an- latan bir roman.Hem de gerçekle- re dayanan bir roman”'”' diyerek tar- tışmaya katılmıştır. Tartışmalar uzayıp giderken iki soru yanıtsız kalıyordu. Abdülha- mit üzerine geniş bir kesimin yadır- gadığıbirtarih anlayışını ekrandan yansıtan TRT, Yorgun Savaşçı'ya karşı hâlâ kapılarını kapalı mı tu- tacaktı? Dönemin Genel Müdürü Macit Akman'ın saklandı dediği “U-matik” kopya gösterime elve- rişli kalitede miydi? TRT'ye yakın çevrelerden edinilen bilgi ““filmin gösterimi için Tunca Toskay”'ın ka- rarının ötesinde bir karar gerektiği”” yolunda oluyordu. Ama bu tartışmalar sürerken hiç kimse de ortaya çıkıp, ““Boşuna tartışıyor- sunuz, artık Yorgun Savaşçı diye bir film maddi olarak mevcut değil- dir,” diyemiyordu. Bu denmedik- çe belki bir gün TV izleyicisi Yor- gun Savaşçı'yı izleme şansına sahip olacaktı© NOKTA 2 MART 1986 29

Bu sayıdan diğer sayfalar: