Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
lan mallar oldukça değişik bir ni- telik gösteriyordu.Daha geçenlerde iki tane Fransız, Necip'in mahalle- sindeki kiliseden İsa ikonları satın almışlar, hatta kilisenin mermerle- rini bile söküp götürmüşlerdi. “Ki- liseyi ne yapalım, zaten gavur ma- lı, sattık gitti” diyordu Necip bu olaydan bahsederken. Rus ruületi mi, Gacırt Abbas mı? Yeşil Hat'tı koruyan Türklerden ikisi, Abbas ve Süleyman, “bina- ları ameliyat etmeye”' çıktıkları bir gün, karşılarına çıkan adam, evin- den eşyaları çıkartırlarsa, onlara para vereceğini söylüyordu. Süley- man ile Abbas, kendilerine göste- rilen binanın, düşmanları Falanjist- lerin elinde olduğunu görünce, ameliyat etmekten önce vazgeçiyor- lar ama adamın çok para vaat et- mesi üzerine ““birkaç kurşun atar Falanjistleri korkuturuz”” diye dü- şünerek kabul ediyorlardı. Ama ev- deki hesap çarşıya uymuyordu. İki genç, Falanjistlere esir düşüyor, el- leri ve ayakları bağlı olarak birkaç gün hapsediliyorlardı. Günün birin- de de, elleri ve ayakları çözülüp içe- ride silahlı adamların bulunduğu bir odaya alınıyorlar, hangisinin öleceğine bahse giren çok sayıda Falanjist bahisçinin arasında, kafa- larına tüfek namluları dayanarak Rus ruleti oynamaya zorlanıyorlar- dı. Süleyman, Abbas'a, Abbas, Sü- -i Silahlardan korkmaya alışmış ama fotoğraf makinesini görür görmez ağlamaya başlamıştı Abbas artık Rus ruleti oynamıyor ama gene de, her an ölümün eşiğinde (yanda) Abbas'ın babası ise oldukça yıpratıcı bir yaşam sürmüş olmasına karşın hâlâ atak SAA aa di * NOKTA 2 MART 1986 35