TİYATRO / ORTAOYUNCULAR Ferhan Şensoy'un Almanya şubesi... Ferhan Şensoy yönetiminde Ortaoyuncular, ünlü Alman halk komiği Karl Valentin'in skeçlerinden oluşan “İçinden Tramvay Geçen Şarkı"yı sunuyorlar. Şensoy'un , kendisiyle aynı "kan grubundan” saydığı Valentin ile buluşması, iki güldürü sihirbazının ne denli yakın, ne denli özdeş olabileceğini gösteriyor. Valentin'i 6 (B izim Karl olsa olsa maran- '77 Hitler bile goz olur! yok Babasının hiç umudu yoktu ama, sayamamıştı... küçük Karl, hem marangoz, hem de Almanya'nın en ünlü sahne ko- miği, dünyanın en büyük halk sa- natçılarından biri olacaktı. 1882 yı- lında Münih'te doğan cılız, çok uzun boylu, ince bacaklı, kızıl saç- lı, sivri burunlu Karl, 1905 yılından başlayarak Münih kabarelerinde, Bavyera köylerinde şarkıcılık yapı- yor, hatta 22 kişilik bir orkestra ye- rini tutan kendi icadı garip müzik aletini de çalıyor ama halkın ilgisi- ni çekmeyi başaramıyordu... Ta ki, 1907'de ortalığı kasıp kavuran, “İçinden Tramvay Geçen Şarkı''- nın da ilk skeçi, ünlü monoloğu “Akvaryum”''u patlatana kadar... & BERASEENK U | Ferhan Şensoy, Valentin'i, dil | ve tiyatro anlayışını Nokta'ya an- “lattı. Nokta: Neden Valentin'i seçti- | niz? Şensoy: Kendimi çok yakın bu- luyorum bu adama. Dili de çok yakın. İzleyen çok kişi, “Hangi skeç senin, hangisi Valentin'in?”” diye sordu. Hepsi onun, ama ben hepsini yeniden yazdım. Türkiye'- de buna benzer bir adam yok. Ben Valentin'le özdeşleştim. Zama- nında Buster Keaton'dan Grouc- ho Marx'a kadar bütün komikle- ri etkilemiş. "Halkla butunlesen, popüler dil'” Valentin artık kırk yıl boyunca kıv- rak zekâsı, müthiş yaratıcılığıyla kendine özgü bir kabare tiyatrosu yaratıp bu türün tek ve tartışılmaz üstadı olacak, Haldun Taner'in de- yişiyle “mantığa takla attıran”” bir ““söz soytarısı”” olarak “absurde”” tiyatronun da babası sayılacaktır. Hitler'in bayıldığı komik-i Mü- nih. “Hitler buna çok gülermiş” di- yor Şensoy. Valentin Bavyera ak- sanıyla oynar, herkesi kırıp geçirir- miş. Nazi döneminde “'icra-yı lubiyat”” etmesine izin verilen iki kabareciden biri olan Valentin, as- lında sivri bir politik tavrı olmayan, ama korkunç tuluat gücüyle sahne- de her şeyle, hatta Hitler'le bile dal- gasını geçen bir sanatçıymış. Hal- dun Taner, 1937 yılında Almanya'- da öğrenciyken seyrettiği ünlü ko- miği ve onun Liesl Karlstadt adını verdiği sevgilisi, eşi, sahne arkada- şı, “tombul teyze”” görünümlü Eli- zabeth Wellano'yu unutamıyor. 2. Dünya Savaşı yıllarında hasta ve küskün, bir köy evine çekilen ve bi- leycilik yapmaya başlayan Valen- tin, uyuşturucunun, yorgunluğun, Wellano'nun kendisini terk etmesi- nin, yanmış yıkılmış Almanya'dan artık eski ilgiyi görememenin acısıy- la 1948'de hayata gözlerini kapa- MiŞ. e Brecht'in hocası. Ünlü tiyatro devi Bertolt Brecht de sahneye ilk adımlarını Karl Valentin'in yanın- da atmış. 1919'da Brecht, Valen- Nokta: Dille oynuyor, siz de oynuyorsunuz. Şensoy: Dilin diyalektiği kıkır- daksız oluyor! Her yazar dili en- dazeyle kullanmalı. Benim kendi- me has dilim zamanla, seyirciyle birlikte deneyerek gelişti. Önceleri korktuğum dil cambazlıklarım vardı, baktım ki anlıyorlar, o frenlediğim şeyler o kadar etkili oldu ki, seyirci de öyle konuşma- ya başladı... Okuduğun zaman ““İşte bu Ferhan Şensoy”' diyebil- melisin. Aziz Nesin de, Haldun Taner de böyledir. İmza olmadan tanırsın. Belki benimki daha po- püler, daha argolu, daha halkla bütünleşen bir dil, bilemiyorum. 56 NOKTA 2 MART 1986