2 Mart 1986 Tarihli Nokta Dergisi Sayfa 48

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ÇALIŞMA YAŞAMI / BİR “ÖZYÖNETİM” ÖYKÜSÜ Kardan pamuk yapamadılar Rekor Hidrofil Pamuk Fabrikası'na patron olan işçiler bir yıl dayanabildiler. abahın kör karanlığında gelip gece on ikide çıkmışlardı. Ken- di evleri gibi bilmişlerdi işyerlerini. İflastan sonra bir yıl süreyle kira- ladıkları Rekor Hidrofil Pamuk Fabrikası'nı işletmek için çok uğ- raşmışlardı. Yağmur yağıp da fab- rikayı diz boyu su bastı mı sorun bi- le etmeyip hep birlikte temizlemiş- lerdi. Çabalarının karşılığını üre- timde almışlardı. Yıllık 8 bin ton olan pamuk üretimini tam 11 bin tona yükseltmişlerdi. Ama bu du- rum kötü sonu engellemeyemiyor yarım asırlık fabrika onları terk edip gidiyordu. Ellerindeki stoku eritememişler, fabrikanın ruhsatı- nı da yenileyememişlerdi. İsmet İnönü'nün ağabeyi Rıza Temelli tarafından 50 yıl önce bir sanayi hamlesi ile kurulan pamuk fabrikası birkaç kez el değiştirmiş ama bir kere olsun teknolojisini ye- nileyememişti. Geçen yıl iflasa sü- rüklendiğinde işçiler, — ““biz işletelim'” diye ortaya atılmış ve 25 çalışanı temsilen üç kişi fabrikayı kiralamıştı. Ne var ki, iş kiralamay- la bitmiyordu. Fabrika işçi yöneti- minde çalışmaya başladıktan bir süre sonra, “herkes hep birlikte or- tak olmak” istiyordu. İşçi yöneti- minin “kâr etmiyoruz”' açıklama- İflas Masası Başkanı Selçuk İkizoğlu 48 NOKTA 2 MART 1986 ları kuşkuyla karşılanıyor ve huzur- suzluk başlıyordu: ““Ne bilelim pa- raları üleşmediğinizi'”', diyenler çı- kıyordu. Ama bu yasal olarak mümkün değildi. Herkesin işveren olup vergi karnesi çıkartması ve Bağ-Kur'a üye olması gerekecekti. İşçilerin üyesi olduğu Teksif Mar- mara Bölge Temsilcisi ve İflas Ma- sası Başkanı Selçuk İkizoğlu işçi- ler arasında çıkan sorunları anlatır- ken şöyle diyordu: “*7-8 ay sonra ücretlerinin 40 binden 70 bine çıka- rılmasını istediler. Bu onların do- ğal hakkıydı. Ama işler iyi gitmi- yordu.”” İ Sonun başlangıcı. İşçiler arala- rında çıkan ufak tefek anlaşmazlık- ları belki de gidereceklerdi. Ama bu kez önlerine çözemeyecekleri bir so- run çıkmıştı: Nakit sorunu. Üreti- len pamukların pazarlanması için anlaştıkları firma, malın tümünü alacağını vaadetmişti. Bu 11 ton pamuk anlamına geliyordu. Ama Patron-işçi Aydın Çağdaş (küçük resim), ' patron olmadan da bu işi yürütebilirdik " firma sadece 2 ton pamuk alıyor ve paranın yarısını da çekle ödüyordu. Çekler vadesinden önce yüzde 24 kayıpla bozduruluyor ve evdeki he- sap altüst oluyordu. İşte tam bu sırada bir de Beledi- ye pürüzü çıkageliyordu. Yıllardır denetlenmeyen fabrikadan ruhsatı- nı yenilemesi isteniyordu. Elektrik ve su tesisatı değişecekti. Gelgele- lim bu tesisatın değişmesi için ge- reken para öylesine yüksekti ki, iş- çiler iflas masasına başvurarak bir yıl önce yaptıkları kira anlaşması- nın feshini istiyorlardı. Böylece iş- çilerden 18 yaşındaki Melek Er- gün'ün ““Yağan karı pamuk etsek de işlesek derdik”' diye anlattığı düş bitiyordu. 25 işçi tasfiyeden alacak- ları 35 milyonu beklerken İflas Ma- sası'nın Teksifli Başkanı İkizoğlu'- da şöyle diyordu: “Eğer hükümet destekleseydi, işçiler de bu fabrika- yı yönetebilirlerdi. Biz bunu ispat- ladık.””©

Bu sayıdan diğer sayfalar: