Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
FRANSA / DİSNEYLAND TARTIŞMASI Kim korkar Miki Fare'den Birkaç yıl önce Fransız Kültür Bakanı Jack Lang'ın Amerikan kültürüne karşı açtığı savaş, Paris | yakınlarında Disneyland'in açılması üzerine "hezimet” olarak niteleniyor. ransızlar, geçenlerde kültürle- F rinin simgesi olarak gördükle- ri başkentleri Paris'in hemen yanı- başında Disneyland'ın açılmasını hiç de hoş karşılamamışlardı. Ame- rikalılar, hamburgerleriyle, Koka Kola'larıyla, blucinleriyle, Paris'in o özgün Fransız havasını bozmaları yetmiyormuş gibi, şimdi de Miki Fare'li, Donald'lı muhteşem Walt Disney ordusunu Paris'e sokmuş- lardı. Sadece Fransa'nın değil, ya- kın bır zamana kadar bütün dün- yanın kültür merkezi olarak kabul edilen Paris, Amerikan kültürüne boyun eğmek üzereydi. Aslında Fransızların Amerikan aleyhtarlığının kökleri İkinci Dün- ya Savaşı'na kadar gidiyordu. Ama sosyalist hükümetin iktidara gelme- siyle iş daha ciddiye biniyor, “Amerika-fo- bi” bir devlet politi- kası haline geliyordu. Sosyalist bakanlar, Amerikan kültürüne karşı tavır almaya başlamışlardı: Birkaç yıl önce Kültür Bakanı Jack Lang, Fransa'da yıllardır yapılmakta olan bir Amerikan filmleri şenliğini boy- kot etmişti. Arkasından da Birleş- miş Milletler kürsüsünden Üçüncü Dünya Ulkeleri'ne, “Amerikan'nın kâr imparatorluğuna karşı Fransa ile birlikte tavır alma” çağrısında bulunuyordu. Aynı tarihlerde, hü- kümete yakın film yapımcılarından biri, Fransız televizyonunu, “Ame- rika'nın artıklarını attığı görsel- işitsel çöp sepeti” ilan ederken, Sorbon Üniversite- si'nde yapılan bir sempozyuma ka- tılan aydınlar, Dallas dizisini, “Amerikan kül- türemperyalizminin tipik bir örne ği olarak nitelendiriyorlardı. Sosyalist hükümeti korkutan Amerikan etkinliği ülkede gerçek- ten olağanüstü boyutlara ulaşıyor- du. Fransa, Amerikan filmlerinin dünyadaki üçüncü pazarı haline gelmişti. Gençler en çok, Rambo'- nun, İndiana Jones'un ülkesine se- yahat etmek istiyorlardı. Hatta, ebeveynlerin deyimiyle, yeni kuşak, Amerikan stilinde, yemek yemeye, giyinmeye, şarkı söylemeye ve dü- şünmeye başlamıştı. Işsizliğe kesin çözüm: Miki Fare Peki nasıl olmuştu da, Amerikan kültüründen bu kadar korkan Fransa, hem de sosyalist Başbakan Fabius'un imzaladığı bir kontrat ile Disneyland'i Paris'e davet etmişti? Sorunun cevabı basitti: ““Fantezi- lerle dolu bu kent, tam anlamıyla altın yumurtlayan bir tavuktu.””' Se- nede 10 milyon kişinin Disneyland'ı ziyaret etmesi bekleniyordu ve işsiz- likten bunalan Fransız ekonomisi- ne 25 bin kişilik yeni bir istihdam olanağı sağlayacaktı. Üstelik, bura- da çalışacak işçilere sağlanan sos- yal haklar ve verilen ücret, Fransız sendikalarının verdiği haklardan katbekat ilerideydi. Disneyland'ın Paris'e yerleşme- si üzerine, ülkede komünistlerden, sağcı De Gaulle'cülere kadar geniş bir kesim bunu “yabancı bir uygar- liğiın tecavüzü””' olarak görüyorlar- di. Aykırı çıkan tek ses ise, eski Ko- münist Parti üyesi, yeni Reagan hayranı, ünlü şarkıcı ve sinema oyuncusu Yves Montand'a aitti. Montand “blucinleri, hamburger- leri kimse Fransa'ya zorla sokmu- yor. Biz bunları alıyoruz, çünkü seviyoruz”” — divordu. — Anti- Amerikan kampanyanın en ilginç sloganı ise, Disneyland anlaşması- nı bizzat imzalayan sosyalistlerden gelmişti: “Şarabımıza Koka Kola karıştırmayacağız.”'© Fransızlar, Miki Fare'yi, Paris'e saldıran bir KiNng Kong gibi görüyorlar