1 Ocak 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 14

1 Ocak 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER, dımanı dahi veremiyeceklerini ileri sür- mektedirler. Bunlara göre, bir idarede aksaklık varsa, burada yerlerinin ada- mı olmıyan şahıslar çalışıyor demektir ki, derde tek deva, bu şahıslar yerine o koltuklara gerçek sahiplerini oturt- maktır. Emin Paksüt bu fikri, Senekanın "Her yerde olan hiç bir yerde değildir" sözü ile formüle etmektedir. Kesin ola- rak isim verilmemekle beraber, bu slo- ganla kastedilenin Başbakan Yardımcı- sı ve Genel Sekreter Kemal Satır ol- duğu açıktır. Ancak bu sloganın Gruplarda taraf- tar bulması ve giderek Hükümette yeni ve daha geniş çapta değişiklikleri ge- rektirecek kadar tesir kazanması ihti- mali oldukça zayıftır. Zira bizzat Emin Paksütün de ifade ettiği gibi, Gruplar- da Feyzioğlu ve arkadaşları gibi düşü- nen ve bu düşüncelerini açıkça ifade e- denlerin sayısı iki elin parmakları ile sayılabilecek kadar azdır. Buna muka- bil Feyzioğlunun Genel Sekreterlik pe- şinde koştuğu, hedefinin bu olduğu, böy lece partiyi ewela ele geçirip resmi veliahtlığı sonradan sağlama ve ilan etme niyetinde bulunduğu Grupta her kesce bilinmektedir. Üstelik, Parlamen- to koridorlarında, Nihat Erimin hükü- mette Dışişleri Bakanı olacağı yolun- daki kulaktan kulağa fısıldanan söy- Hoppala! Çetin Alton kardeş galiba ar- tik yazı diye rüyalarını ya- -ıyor. Seçimlerde İnönü, C.H.P, nin elinde hiç bir koz kalmadı- gı için bir bomba patlatacak- mış, ama bir bomba patlatacak- mış ki A.P. de, lideri de toz olacaklarmış. İnönü, o zamanı gelip çattığında parmağını uza- fp e ki: Bu parti ve bu adam yabancıların hizmetindedir!" "Yabancı" da Amerika! Hani bu çifte edebiyatı ken- di adına yapmak gene neyse ama, doğrusu, bunu bir de İnö- nü adına yürütmek (o gerçekten yılın büyük o ham-hum-şaralo- pu! Sosyalizm ne halde bilinmez. Fakat bizimkiler 'yutturmaca"” yı bir ince sanat haline getirdi- ler ki.. Seçim sandığı Yeni yıl armağanı lentiler de dikkate alınacak olursa, Sa- tırın Başbakan Yardımcılığında kala- cağı neticesine varmak güç değildir. Zaten Başbakan Yardımcılığı ile Genel Sekreterliğin birbirinden ayrıl- ması C.H.P. içinde hiç, ama hiç bahis konusu olmamıştır ve bu, Feyzioğlu ekibi tarafından önce sondaj, sonra ha- va yapmak maksadıyla uçurulmuş bir deneme balonundan başka bir şey de- gildir. C.H.P. için esas mesele seçimlere yukarda anlatılan hazırlıkları yaparak gidebilmektir. Üst tarafı şahısların şah- si gayretlerinden, tertiplerinden iba- rettir. Zabıta Artist yapma büroları Geride bıraktığımız haftanın ortala- rında bir sabah, Hürriyet gazetesi- ni ellerine alanlar, birinci sayfada boy- danboya yer almış olan "Gençkızlar Dik kat!" başlığını taşıyan ilginç bir haber- le karşılaşınca şaşırdılar. Meselenin içyüzünü bilenler ise hafifçe gülümse- mekten kendilerini alamadılar. Haber, sekizinci sayfada da - dört bantlık resimli romanların dışında - çe şitli resimlerle ayrıca süslenip değer- lendirilmişti. (Polis, bir gün Öncesi, Beyoğlunun ara sokaklarında karargah kurmuş bir artist ajanlığı obürosunu basmış ve büronun sahibi, artisti ve re- jisörü durumundaki yirmi yaşında, A- danalı bir genci "genckızları artist yap mak vaadi ile fuhşa sürüklemek suçun dan" yakalamıştı. Adanalı genç, bugün için sinema piyasasında en geçer akçe olan bir işi yapmaktaydı ve gazetelere verdiği bir küçük ilan sayesinde yalnız saf gençkızlardan değil, en az onlar ka- dar bu işin delisi genç erkeklerden de para sızdırmanın kolayını bulmuştu. Sinema, hele yerli sinema, toplu- mumuzun büyük çoğunluğunu meyda- na getiren alt katın gençliğinin büyük ilgisini çekmektedir. Bu yüzden, belirli bir sürenin sonunda yenileşip gençleş- me amacını güden iyiniyetli sinemacı- ların yalnızca Şehir Tiyatrosunun kötü geleneğinden kurtulmak için sokaktaki adama başvurması, giderek tehlikeli il- gileri doğurmuş ve sinema adamları- nın yanısıra bir ikinci sınıf sinema a- damları daha türeyivermiştir. Bunlar, kendilerini artist ajanı ilan etmişler, bürolar açmışlar, bu faaliyetleri sıra- sında ne polis ve ne de maliye kendile- riyle ilgilenmek gereğini bile duyma- mıştır. Artist ajanları karargahlarını yer- li sinemanın Hollywood'u sayılan Bey-, oğlunun ara sokaklarında - Bursa So- kağı, Yeşilçam ve Hava Sokakları gibi - kurmuşlar, gazeteleri ilanlarıyla do- natmışlar ve heveskarları, kendi ara- cılıklarında sinema artisti yapmaya ça- AKİS, 1 OCAK 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: