29 Ocak 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 11

29 Ocak 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

kutan iş ve işçi konularının nasıl kon- trol altına alınabileceği, aslında, Ko- misyondaki olaydan bir gün önce Ça- lışma Bakanı Bülent Ecevit tarafın- dan açıklanmıştır. Ecevit, Bakanlar Kurulunun 23 O- cak Cumartesi günü yaptığı toplantıda aldığı bir prensip kararını, Dördüncü Çalışma Meclisi toplantısının başında yaptığı konuşmada açıklamıştır. Karar metni şudur: "Toplu sözleşmelerle ve genel ola- rak çalışma şartlarıyla, yurdun ekono- mik gerçekleri ve kalkınma plânının sosyal ve ekonomik hedef ve ilkeleri a- rasında ahenk sağlamak üzere hükü- n işbirliğini mümkün kılacak bir kurul kuracaktır. Hükümetle işçi ve iş veren temsilcilerinden kurulacak bu ku rulda özel kesim ve kamu kesimi işve- renleri yer alacaktır. Bu kurulun çalış- ve davranış birliği sağlayıcı bir koordinasyon kurmalıdırlar. Sözü geçen karma kurulun nasıl kurulacağı ve çalışacağı, bu kurulda hükümetin nasıl temsil edileceği ve gö revinin ne olacağı bir kararname ile tesbit edilecektir. Bu kararname tasa rısının hazırlanması ile pm Bakan lığı ogörevlendirilmiştir. Bu fikir pek de yeni değildir. Türk- İş Konfederasyonunun Bursada yapa- ğı toplantıda Ecevit bu hal çaresine değinmiştir. Çalışma alanında pek çok, hattâ ve hattâ bütün problemleri çöze bilecek veya çözüm için gerekli aydın- lığa kavuşturabilecek olan bu fikir o zamanlar pek dikkati çekmemiş, bu- nun yanında, grevlerin ne kadar teh- likeli olduğu, bu yüzden fiyatların yükseldiği, ücretlerin kontrol edileme diği ve hattâ enflâsyon o tehlikesinin belirdiği genel hatlarıyla konuşula- gelmiştir. Oysa bütün bu meseleler, böy le bir merkezi koordinasyon ve etüd kurulu meydana getirildiği (o takdirde kolayca incelenebilecek, rakamlar ha üne dökülebilecek meselelerdir. o Bun- ların bu şartlar altında halledilmeme- sine imkân ve ihtimal (bulunmadığı da bir gerçektir. Batı kafası Birkaç gün önce Senatoda açıkladı - ğı gibi, 1950 öncesinde grevi za- mansız gören İsmet İnönü 1961'den sonra vaktin geldiğine hükmederek türeceği, açlığın geleceği aklıevvel si- yasiler tarafından iddia, edilmiştir. Bu gümbürtü devam ederken, OECD ya- yınlarından "Une politigue d'eguilibre AKİS. 29 OCAK 1965 Ya sayın Nadir Nadi ne yapıyor ? Bugünlerde, Cumhuriyet gazetesinde Nadir Nadi dikkatle okunacak bir yazı yayınlamış bulunuyor. Yazının dikkati çeken tarafı söylenenlerde bir yeni, hattâ ilgi çekici nolkta bulunması değildir. Nadir Nadi, yan sü-. tunlarda tam metni okunabilecek yazısıyla son zamanlarda moda olan bir edebiyatın âdeta tipik örneğini vermiştir. Bu örneği biraz incelemek ede- biyattaki suniliği de, edebiyatın yaymak istediği fikirlerdeki dağınıklığı da, kullanılan demagoji unsurlarım da suyun üstüne çıkarmaya pek ya- rayacaktır. "Aşırılar" yazısı çe ki objebtlif bir kalemden çıkmamıştır ve bu, yazarının gayretine rağm emen belli olmaktadır. Yazıda "kaba çizgi- leriyle aşırı sol da, aşırı "ağ da tarif edilmiştir. Bu tariflerde hep, bir taraf tutmanın kokusu -aşırı sol sadece Nadir Nadinin çizdiği çiz- giler içinde midir ki?- a onu bırakın. Nadir Nadi "mubah sol"u yazı- -ında belirttiği halde bir "de "mubah sağ"ın bulunduğunu hiç hatırlamak istememiştir. "Mubah söl'a atfettiği davranış ve düşünceler ise aklıbaşın- da herkesin inançlarıdır ki "mubah sol" ve "mubah sağ" bu inançların gerçekleştirilmesi için hangi yolun tutulması, ne yapılması gerektiği nok- tasında birbirinden ayrılır. Yoksa, inançların paylaşılmasında değil.. Na- dir Nadi "mubah sol" dediği inançları sadece bir takıma malettikten son ra "Bu gibi kimselerin bir parti kurup demokratik yollardan iktidar sa- vaşına atılmaları de en tabii haklarıdır" diyor. Nadir Nadi gibi bir in- san bu genel inançların bir partinin prensipleri olamayacağını nasıl bil- mez, ya da nasıl bilmez görünür? Milletçe bir an önce kalkınmamızı is- temek, milli gelirin daha adaletli bir biçimde dağılmasını gerekli bulmak, ferdin sömürülmesini önlemeye çalışmak, devlet eli ve millet parasıyla bir takım zenginler yaratılmasını haksızlık saymak hangi partinin, hangi eki a verdirmeye çalıştık- bulunması gerekir. Bu kimselerin verdikleri mâna ile eğer Türkiyede bir tek "devlet ve millet parasıyla ya- ratılan zengin" varsa o rahmetli ve sayın Yunus Nadidir. Bu memleket- teki yeni moda edebiyatta, Cumhuriyetin bazı sütunlarında da verilen manasıyla "devlet ve millet (parasıyla yaratılan zenginin rahmetli ve sayın Yunus Nadi tipi de değil, prototipidir. r Nadi "Şimdi sayın İnönü bu aşırı sağa da karşı olduğunu söy- lüyor. “Söylüyor ama onu önlemek, onunla savaşmak uğruna ne ıyor?" diyor. Peki, sayın Nadir Nadi, karşı olduğunu bile pek geveleyerek söyle- diği aşın sola karşı ne yapıyor? Bir de onu bilsek. Gazetesinin sütunla- rını, pek az örtülü aşırı sola tahsis ettirmekten başka?. Nadi sağcı da olabilir, solcu da.. Hattâ aşırı sola karşı "belki fazlası ile" tatbik edildiğini söylediği kanunların içinde kalmak suretiyle Ultra soldan nağmeler dahi yükseltebilir. o Nitekim yükseltmektedir de.. İngilterede de asilzadeler vardır ki asalet müessesesinin karşısındadır- lar ve onunla mücadele ederler. Ama onlar bunu yaparken önce ünvanlarından feragat ederler. des prix" adlı bir kitap in sıl bulunabileceği izah edilmiş, bu iş ilgililere gönderilmiştir. Bu için uygulanan -aşağı yukarı ortak- İngiltere a ve Fransa gibi il hal şekil gösterilmiştir. Bu hal şekil Ecevitin Çalışma Meclisinde, Httkume tin prensip kararı olarak (açıkladığı hal şekildir. kelerde grev hakkının bulunduğu bir ekonomik ortamda problemlerin aasıl halledilebileceği, sıhhatli ölçülerin na 11

Bu sayıdan diğer sayfalar: