29 Ocak 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 28

ayırılmakla yapılmaktadır. Bu piyes- leri kimlerin, hangi ölçülere göre seçildiği belli değildir., Piyes seçimi gelişigüzel yapılmaktadır. Meselâ 18-23 Ocak a- rasında Ankara Radyosu, saat 9.15 deki "Çocuk Bahçesi" ve saat 10.45'de ki "Arkası Yarın Sabah" program- larında Jules Verne'nin eserlerine yer vermiştir. Her iki programda da aynı yazara ait eserlerin yayınlanması TRT programcılarının, bilgi ve görgü baki- mından değil de, yönetim bakımından nekadar başıboş bırakıldıklarını ispat etmez mi? programcılar ya kendileri program fikirlerini teklif e- derler, ya Program Müdüründen teklif alırlar. Eserlerin veya konuların birbirine (o benzememesinden, o hattâ programların birbirinden farklı şekil- lerde dinleyiciye sunulmasından prog ramclar değil, program (yöneticileri sorumludurlar. Jules Verne'e ait iki eserin bütün bir hafta boyunca | saat 15 dakika farkla yayınlanması TRT'- de güdülen programcılık (o politikası- na hiç de iyi bir not kazandırmaz. TRT'nin programcılığının nekadar cılız fikirler üzerine kurulduğunu gös- teren bir başka program felâketine de geçen hafta Perşembe ve Cuma gün- leri yine Ankara Radyosu sebep oldu. Perşembe akşamı saat 20.30'da yayın- lanan "Radyo Sınıfı", atomun insan- lığa sağladığı faydaları anlattı. Prog- ram, ilk atom bombasının Hiroşima- ya hangi isimdeki, uçakla, nasıl atıl- dığını anlatarak başladı. Tenkitler ve Sorumlular Mahmut T. ÖNGÖREN Son haftalar içinde TRT'deki olaylar ve radyo programları basında ve dinleyiciler arasında sert tenkitlerle karşılanmaktadır. AKİS de Radyo dâvamızın ana hatlarını, TRT'deki olumsuz davranışları inceliyerek, ka- mu oyuna sunmaktadır. Bütün bu tenkitler TRT'de ne gibi etkiler yapmaktadır? Tenkit sahiplerinin birtakım şahsi menfaatler peşinde koştuklarının ileni sürülmesi bir yana, sinirli ve sert davranışlar, Radyoyu tenkitlere cevap vermek için kullanmalar, tenkitçilerle ilgili sanılan bazı çalışmalara set çekitmesi de göstermektedir ki, TRT yöneticilerinin izlemekte olduk- ları yol aydınlıktan tamamen uzaktır. TRT yöneticileri unutmamalıdır- lar ki, Türkiye Radyoları durup dururken tenkit edilmemektedir. Yöneti- cilerin yaptıkları eksik işler, hatalı davranışlar ve adam kayırmalar bu tenkitlere yol açmaktadır. Aslında, TRT yöneticileri için zaman hiç de geçmiş değildir. Yöneti- cilerin, radyolarımız aleyhinde yapılan tenkitlerin hangilerinin yeterli, gördükleri noktaları düzeltmeye çalışmak TRT yöneticilerini içinde bu- lundukları sinirli ve telâşlı havadan kurtaracak, sıfatlarını başarılı, çalış- malarla korumalarını sağlayacak ve sırf TRT'ye dönmek veya girmek için radyoları tenkit ettiğini sandıkları yazarlara bu fırsatın verilmesini önle- yecektir. Tenkitleri gerektiği şekilde değerlendirip bunlardan yararlanmak, sonunda, Türkiye Radyolarının hem idare, hem de program bakımından belli bir düzene girmesine de yol açabilir. Zaten, asıl amaç da bu değil midir? Yoksa ortada, tenkitlere tahammülü olmayan bambaşka menfaat- ler mi çarpışmaktadır? saat 21.00'de yayınlanan "Radyo An- siklopedisi" isimli oOprogram da yine atomun" insanlığa olan (hizmetinden bahsediyor ve konuya atom bombası- nın hangi uçakla, nasıl atıldığını an- latarak başlıyordu! Ertesi gün, Eğer koskoca TRT, merkez radyo- sunda dinleyiciye verecek konu bula- madığı için ilki gün üstüste atomun faydaları üzerinde durmayı uygun gör düyse, her iki programa da ilk atom bombasının hangi uçakla ve nasıl a- tıldığını anlatarak başlamaktan başka yol bulamadıysa radyo programlarının daha uzun bir süre düzelemiyeceğine muhakkak gözüyle bakılabilir. TRT yöneticileri, radyo programla- rının bir düzene girememesini opara- sızlık ve elemansızlık gibi sebeplerde aramakta ve tenkit edildikleri zaman u iki imkânsızlığı ileri sürmektedir- ler. Eğer bu hafta yukarda açıklanan eksiklikler ve hatalar gözönünde tutu lursa. Türkiye Radyolarında doyuru- vurdumduymazlık ve dinleyiciyi nice saymak olduğu derhal anlaşılacaktır. AKİS, 29 OCAK 1965