29 Ocak 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

29 Ocak 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

dıklarından dönüşlerinde o memleket teccrübeli, bilgili. bir emekçi kütlesi ka- zanacaktır. Alışma devri Türkiye, işçilerimizin yabancı mem- leketlere gitmeye başlamasından iti- baren bunların kazandıkları dövizler- den gereği gibi faydalanmamıştır. Bir defa kur farkı işçilerimizi dolambaçlı yollar aramaya sevketmiştir. Türki- yede çok kimse "Niçin işçilerimizin dövizlerine ayrı bir kur tatbik edilmi- yor" diye "anlaşılmaz bir gaflet"i tak- bih etmiştir. Ancak bunların bilmedik leri veya bilmez göründükleri o husus Türkiyenin Milletlerarası Para Fonu- na dahil oduğu ve bu teşkilâtın hiç bir memlekete parası için ayrı kurlar tatbiki iznini vermediğidir. İşçilerin dövizlerine ayrı kur tatbiki derhal pa- lendirmeleri gerektiği meselesi maliye cilerimizin uzun uzun kafalarını çalış- tırmalarına yol açmış, nihayet bazı for müller bulunmuştur. Bu formüllerin bulunmasında ve anlayışlı tatbikinde emeği geçen (omaliyecilerin genç Hazine Genel Müdürü Cantürk gelmektedir. . Geçirilen bir kanunla Emlâk ve Kredi Bankası bir bankacılık görevi yaparak işçilerimi zin parasını kıymetlendirmektedir, İN çilerimiz paralarını Türkiyeye gönde- rirlerken bir banka müşterisi gibi bir de basit formüler doldurmaktadırlar. ve para sahibine bunu çekmek hi nı fiilen tanımaktadır. Bankanın öde- diği faizle işçilerimizin bir doları Tür- kiyede kendilerine şu anda 11 lira 40 kuruş sağlamaktadır ki 1964'ün son- larında bol miktarda dövizin gelmeye şit kredi de açmakta ve o yollarla da işçi dövizi kıymetlenmektedir ama iş- çilerin asıl önem verdikleri yol öteki- dir. Batı Avrupadaki işçiler "anlatacak geselei Kn zaman en Ziyade önderme meselesini kastet- ekedider. Gerçekten de i işin başında çok aksaklıklar olmuş ve işçiyi hem soğutmuş, hem de karşılaşılan ogüç- lükler başka çarelerin aranmasına yol açmıştır. Bu güçlüklerin bir kısmı a- kıl almaz bürokrasi anlayışsızlıkları- AKİS. 29 OCAK 1965 DIŞ GEZİLER İşten sonra peynir ekmeğini yiyen bir işçi iz çalışırız, el övünür.. dır. Meselâ Avrupadan bir işçi, orada kazandığı parayı köydeki ailesine gön- dermiştir. Fakat bu para buraya gel- diğinde, ailenin Ziraat Bankasına bor cu olduğundan dolayı bloke edilmeye kalkışılmıştır. Tabii bu hemen dışar- daki işçinin para göndermesi muame- lesini bıçak gibi kesmiştir. Gerçi bu ve bu çeşit aksaklıklar düzeltilmemiş değildir ama bunların duyulması, bi- linmesi uzun süre tereddütlü bir ha- vanın hüküm sürmesine yol açmış- tır. Şimdi, bunlar geride kalmıştır. "Garip türk" Bunların geride kalması işçilerin bü- tün dertlerini elbette ki ortadan kaldırmamıştır. Büyük dert lisan bil- memektir. Türk işçisi Avrupadan Tür kiyeye para göndermek için bankaya veya postahaneye gittiğinde karşısın- da -tabii belirli yerlerde- bir türkçe konuşan kimse bulsa Türkiyeye gele- cek dövizin miktarında hemen belirli bir artma olacaktır. Bu yola yavaş ya- vaş gidilmektedir. İki, Akbank, Vakıflar- tedbirlerini almak tadırlar. Tabii bunların ve ötekilerin bu iş için organize bulunmamaları za- man kaybına sebep olmaktadır. | İşçi dövizini yurda getirmek (bankalarda âdeta yeni servislere ihtiyaç hisset- tirmektedir. Bankaların bunun için kâfi memuru yoktur. Fakat dışarda, muhabiri oldukları bankalarda kendi memurlarını stajyer diye (o bulundur- mak temayüli artmaktadır. Zaten bu bankalardan çoğu para yatıran işçi için hazır formüler bulundurmayı ve bunu ona doldurtmayı kabul oetmiş- 15

Bu sayıdan diğer sayfalar: