29 Ocak 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

29 Ocak 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

laşılınca böyle bir teşebbüs için hava- nın uygunluğuna kanaat getiren "yeni parti"ciler fikirlerini yaymağa giriş- tiler. Biten yi son günlerinde, Türk- İş Yönetim Kurulunun yaptığı bazı toplantılarda mesele ortaya atıl- dı, Milli Bakiye sisteminden faydala- nılarak bir yeni işçi partisinin kuru up kurulmaması üzerinde görüşmeler oldu: İşçi yöneticileri bu konuda herhan- gi bir karar almış değildirler. Türk-İş ileri gelenlerinden o bazıları bu fikre yalan, bir kısmı ise muhaliftir. Bu ko- nudaki ortak düşünce, "herhangi bir teşebbüse girişilecekse topluca hareket etmek, fikir birliği sağlanamazsa hare kete geçmemek'tir. Türk-İş Yönetim Kurulu üyesi olan bazı federasyon baş kanları ile Türk-İş Genel Sekreteri Halil Tunç, bir yeni parti fikrine yakın görünmektedirler. Tür- kiyenin çeşitli yerlerinden sendikacı- ların toplanmasına vesile teşkil eden Çalışma Meclisi de bu fikir için geniş bir propaganda sahasıdır. Şu günlerde, merkezi başkentte bulunan bir fede- rasyona ait binada bu konuyla ilgili bazı toplantılar yapılmaktadır. Bu fikre taraftar olduğu ifade edi- len Türk-İş. Genel Sekreteri Halil Tunç, haftanın başında AKİS muha- birinin konuyla ilgili sorusuna şu ce- vabı verdi: — Henüz Bipnlaşmiş bir şey yok, konuşmak erken olur Türk-İş Genel azn Seyfi De- mirsoy ise fikre muhalif olanların ba- şında gelmektedir. Demirsoy, Selanik caddesindeki Türk-İş Genel Merkez binasında gö- rüştüğü AKİS'çiye bu konudaki fikir- lerini açıklıkla ifade etti ve şöyle dedi: "— 1960 yılında 80 bin kadar üye- si olan Konfederasyonun bugün 450 bin den fazla üyesi vardır. Teşkilât sü- ratle gelişmekle e e ka- dar kuvvetlenmiş de r. Biz, türk işçisinin menfaatini inek duru- mundayız. Atacağımız adım fiyasko o- lursa. işçiye büyük Zarar vermiş olu- ruz. Bugün Türk-İş, partilerüstü kal- mak ve tarafsızlığını korumakla kanun larını çıkarabilmekte, devlet Mn görmektedir. Daha bir süre için bu h mayeye ihtiyaç vardır. Biz bir pad kurarsak, tarafsız ederiz Bu parti, en iyimser AN 40-50 milletvekili getirse dahi, Parlâmento- da böyle bir kuvvet, tarafsızlığın ver- diği kuvvetten çok daha zayıf ve ye- tersiz kalır... Bunun dışında sadece, siyasi ha.- yata bir "D.P. efsanesi" bulunduğu i- cin A.P. de. yani sosyalistlikle uzak yakın -sosyalizm düşmanlığından gay- rı- hiç bir ilgisi bulunmayan bir cep- AKİS, 29 OCAK 1965 Cromiko Sinyali çekti y. atılan, şimdi ise "İşçi oyları ef sanesi "nden n asıl faydalanabiliriz di ye tertipler peşinde olan çarkıfelek A- paydın kardeşlerin işin içinde bulun- maları meseleyi işçiler nazarında ay- dınlatmaktadır. Kıbrıs Tepeden inme Geride bıraktığımız hafta içinde, hem Kıbrıslı rumların, hem de Enosis âşığı yunanlıların (o başından aşağıya sanki bir kova kaynar su boşandı. Kıbrısın rumlarla dolu bölgelerinde ve Yunanistanda büyük gürültüler koptu, her kafadan çıkan ayrı sesler göklere yükseldi. Doğrusu ya, Kıbrıs anlaşmaz lığı patladığı günden bu yana rumlar ve yunanlılar arasında böyle bir telâş, böyle bir şaşkınlık görülmemişti. mlarla yunanlıları böylesine şa- şırtıp telâşlandıran şey, Sovyet Dış- işleri Bakanı Gromikonun, hükümet sözcüsü sayılan İzvestia gazetesine ver digi bir demeçti. Gromiko bu demeç- te Kıbrıs meselesinin (o milletlerarası alanda önemli bir mesele olmakta de- vam ettiğini söylüyor, bu anlaşmazlı- ğa bir çözüm yolu bulmak konusunda resmi sovyet görüşünü açıklıyordu. Bu görüş şöyle özetlenebilirdi: Bir kere Sovyetler Birliği, Birleşmiş Milletler üyesi olan Kıbrıs Cumhuriyetinin ba- gımsızlığı, egemenliği ve toprak bü- tünlüğü ilkelerini azim ve sebatla savunuyordu. İkincisi, Kıbrısta bulu- nan bütün yabancı birliklerin geri çe- kilmesini ve yabancı üslerin tasfiyesi- ni gerekli görüyordu üçüncüsü, Kıbrıs halkının bu anlaşmazlığı dış müdaha- le olmadan kendi arasında çözmesi g- YURTTA OLUP BİTENLER rektiğine (inanıyordu. o Dördüncüsü, Kıbrıs halkının iki ayrı m toplu- cisi ve e önemli si, bu iki topluluğun anlaşmaz! giderme k için federal bir düzen rine birleşebileceklerini dü- şünüyordu. Ava giden avlanır Gromikonun demecine karşı ilk tep- kiyi gösteren, Yunan Dışişleri Ba- kanı Kostopulos oldu. Kostopulos, deral düzeni ileri sürdüğü için, Gro- mikoyu, azınlığı zor kullanarak yerin- den süren Stalinin izinden gitmekle suçladı. Onun arkasından da Makarıos konuştu. O zamana kadar Sovyetler Birliğini çantada keklik sayan Maka- rios, ilk defa olarak, bir Sovyet yetki- lisi tarafından söylenen bir sözün çe- şekilde yorumlanabileceğini kav- bul etti ve, Tanrıya şükür, Sovyetler; Birliğinin kesin biçimde Enosisin kar- şısında olduğunu (o anladığını söyledi. e konusundaki sözlere gelin- , "Kıbrıs' probleminin federal siste- me dayanan bir çözüme bağlanması teklifi müzakere dahi edilmeden red- dedilecektir" dedi. Demecin kamu oyundaki tepkileri ise daha kötü oldu. Rumlar ve yunan- lılar yalnız Sovyetler Birliğine karşı yaylım ateşi açmakla kalmadılar, aynı zamanda birbirlerine de girdiler. Gromikonun demeci Ankarada göz- le görülür bir iyimserlik yarattı. Ger- çekten, Türkiye de şimdi bağımsız ve federal bir Kıbnstan yana olduğuna göre türk ve sovyet görüşleri arasında büyük bir ayrılık kalmıyordu. Sovyet ler Birliği artık, rumlar tarafından Adanın bağımsızlığını (ortadan kal- dırmak için kullanılacak self-deter- mination deyimini kullanmıyordu. Üs- telik, demeçte iki milli topluluğun var lığı açıkça belirtiliyor ve Kıbrısta deral bir düzenin kurulabileceği ka bul ediliyordu. Bütün bunlar, tam Tür kiyenin istedikleriydi. Eğer Sovyetler Birliğinin borçları yüzünden çalışmaları geciken Birleş- miş Milletler Genel Kurulundan veya günün birinde yeniden meselenin üze- rine eğilmek zorunda kalacak Güven- lik Konseyinden türk görüşünü destek- leyen bir karar çıkarılabilirse bu, hiç yet tutumu ne olursa olsun, anlaşmazlığının kısa bir süre içinde çö zülmesi gene bekletilmemelidir; Kıbns anlaşmazlığı öyle bir mara- tondur ki bunu, fırsatları en iyi değer- lendiren ve en iyi sabreden yarışçı ka- zanacaktır. 13

Bu sayıdan diğer sayfalar: