28 Mayıs 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

SANAT » .« Sergiler Sibelin siyah - beyazları Şiyasi partilerin, kısmi Senato se ve oy toplamak için her aşvurdukları, seçim faali. nın koklandığı bir sırada çeşitli çevreden aydınları biraraya getiren sanatin gücünü inkâra elbette ki imkân yoktur. tiğimız hafta Cuma günü sa- at 20'de Fransız Kültür Merkezinin merdivenlerini çıkan dâvetliler, du- varlarda < siyah-beyaz tablolarla karşılaştılar. Siyahlar giyinmiş . -Si- bel; Oskay, amatör bir sanatçı he- yecanı içinde, büyüklü küçüklü 22 parça tablosunun ortasında kıpır - Salonun ri dolduğu görüldü. Tabloların ö he- men, üçerli - beşerli gruplar teşek- kül etmeğe başladı. Davetliler bir- birlerini tanıyorlardı. Bu bakımdan, Sibeliri sn âdeta bir, tanıdıklar toplantısı oldu. “AKİS muhabiri ile Sibel Oskay a açmıştı. mZ “.- Onlara pek sergi denilemez Gençkızlığımda, özel mahiyette aç- mıştım. “<— Şu halde, buna ilk serginiz demek a e “Evet, bir bakıma a . Sibel, bu soruyu bekliyormuş gi- konuşmağa vi, koma bağla. sünler istedim. Ben İner siyah - eyaz çalışmıyorum © “— Gravür Ga cabmarlarin kimleri s'ersiniz?” 38 — aa Aliye Berger ile Tur- a Ebay özellik- le İs aliye Berger bu da çok ba şanh..” — Ne kadar zamanda hazırlı- i yabildiniz bunları?” “— Şöyle, yedi-sekiz ay içinde 'filân.. Malüâm, ev hali.. İşim var, çocuklarım var. M Sibel Oskay sergisi önünde Şöhret merdiveninde kendi memleketimde, Ama tabii im- kân bulabilirsem... Yine Fransız mi Merkezinde olsun ( istiyo- 1 ğe ini tutarcasına, fakat bir İm ekledi: ransız hanımlar diyorlar ki, arkamz peel va Fransada da neşeli . Ah, her yerde arkadan bahsedi erimli z “.- Tabii, arka şart!..” Serginin Şergilediği 22 -aslında 21. parça bel, konuya ve desene önem veren bir sanatçı. Bütün hünerini iş- lemede göstermiş. Durer'in ba kırla yaptığını Sibel kâğıtla yap- 'mak alm Malzemenin geniş im- kânına rağmen, Sibel bu işin he- müz başında. Bunu, çizgilerin «tw uğundan, Blaine ve ke- sikliğinden anlamak m Yer yer klâsik, yer yer iterek ve yer yer: de geometri nemeler, Sibelin henüz bir arama dönemin. de' bulunduğunu gösteriyor. Sanatçı, sanat görüşünü ve ça haşrllağıpa şöyle özetledi: “— Ben insana çok önem veri- yorum. Çalışmalarımda insan figü- rünü ön - plânda tutarım. Hiçbir zaman modelsiz çalışmam. Şu gör- düklerinizin hepsi modelle çalışıl mıştır, Herkes benim için Ae Bana, “nerenin . dınız” diyorlar. Ben, modellerimi Ankaranın halkından seçtim. Bü. tün resimlerimde Ankara halkı var- dır. Ama, elbette ki Ankara sosye- tesi -değil...” Sibelin genellikle Dayi sayıla- bilecek çalışmalarında gözden kaç- mıyan bir husus'da, sanatçının; de- sende heniz kıvraklığa ulaşamamış olmasıdır. Sergideki'örneklerden bu, açıkça anlaşılmaktadır. Gravür tek- niği, muhahakkak ki güçtür. Sanat- çının, sağlam eserler ortaya koyabil- mesi ai Aliye Berger gibi durma. ası ve yorulması . gerek- mektedir Zaten Sibelin de şimdilik öyle büyük bir iddiası yok; Yolun başında olduğunu kendisi de kabul ediyor. Disiplinli : çalışabilir, desen- de kıvraklığa ulaşabilirse, odâha güçlü eserlerle ortaya çıkmaması için hiçbir sebep yoktur. o Çünkü Sibelde, bir sanatçı için şart olan heyecan a mevcut. Bu he- yecanın Onu iyi bir yere götü- receği şimdiden söylenebilir. “Hele, kendi verirken “gözü- yaşlılık”a iltifat etmemesi de bâşa- rıst için ayrı bir destektir. Sibelin genel olarak be- genilmiştir. likle (yabancilar, -meselâ Fransız. Büyük . Elçisi ve David Hotham gibi- sergiyi orijinal bulduklarını, çok S5 miro İ fade etmekten erdir. Hattâ fransız denem Sibele, im- kân bulabilirse, bir ay için Fransa- ya gelmesini, sergisini orada da tekrarlamasını salık * vermişlerdir. Bu, iyi bir başlangıçtır. 28 Mayıs 1966