28 Mayıs 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 8

28 Mayıs 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

« YURTTA OLUP BİTENLER — - ARİS Amerikan Haberler Bürosu per- soneli durumu aralarında tartışır larken üçüncü defa ve şiddetli. bir patlama duyuldu. Amerikan Haber- ler Bürosu gece personeli üçüncü patlamadan sonra işi önemsedi. Ge- ce bekçisi, kendisi Beyoğlu Emniyet Amirliğine derken, temizleyici zem da İdari:Âmirin evine gön- derdi. Saat 2#'e geldiğinde polis olaya elkoymuş. ve Amerikan Haberler Bürosunun yetkilileri de binaya gel mişlerdi.. Gece bemen -tahkikata başlanıldı. Ertesi gün MİT'e men dürlüğüne götürüldü ve tahkikat o- radan -idare edilmeye başlandı. Yâr, bana bir eğlence! Pazar günü yapılan aramalarda, “işten anlıyanlar”, patlıyan bom: baların saatli bomba olmadığını söylediler. Onlara göre, patlıyan maddelerin ilk ikisi yangın çıkartı- cı, sonuncusu ise tahrip iciydi. Ancak patlıyan her üç maddeye de bomba demek mümkün değildi. Her üç madde de oyuncak kabilin- den şeylerdi. Patlıyanların saatli bomba olma» dığı fikri ağır basınca, tahkikat yön # psi ii ei EA EE eme vE İnfilâkten sonra büronun o hali Eğlencelik fındık fıstık!.. sup elemanlar da tahkikata katıldı. lars Amerikan İsübbarat Teşkilâtı mensupları ise kendi < yönlerinden çalışıyorlardı. Polis, Amerikan Ha- berler Bürosunda birçok arama yaptı. Bünların birinde, fransızca yazih ve Amerikan Kütüphanesine ait olmayan, “Espionage” adh bi kitap bulundu. Polisler hemen lüga- ta baktılar ve bu işin içinde casus- ların parm, bulunabileceğini düşündüler. “Espionage"nin türkçe karşılığı “casusluk ”tu! Bütün personelin ifadesi alındı, sonunda gece bekçisi Emniyet Mü- Me ri O halde, bumarı Ameri- kan “Haberler Bürosu Kütüphanesi- ne bırakan şahıs çok uzaklarda ol mamalydı. Çünkü bu maddelerin bırakılmasıyla o patlaması arasında çok uzun bir zaman geçemezdi. Buna mukabil, bazı uzmanlar da bir takım patlayıcı maddelerin bu- lunduğunu ve bunların âyarının vi- da ile yapıldığını, âyarlamak sure- tiyle de aradan üç-dört saat geçtik- ten sonra patlatılabildiğini ileri sü- rüvorlardı. Tabii bu avkırı fikirler, gece bekçisinden şüphelenenlerin hiç hoşuna gitmiyordu. Pazartesi günü Kütüphaneden toplanan patlayıcı madde kırıntıla- rı polis lâboratuarına verildi. Anka- radan gelen ve ordudan istenen uz- manlarla bu maddelerin ne olduğu- nu tesbit etmek üzere bir araştırma başladı. Emniyet Birinci Şube ise ifade üstüne ifade alıyordu. Olay hakkında ilk kesin teşhisi Son Havadis Gazetesi hemen ertesi gün, gayet iri harflerle ve kırmızı mürekkep kullanarak koydu: “Ko- münistler sabotaja başladılar!” İç işleri Bakanlığı, hasarı santimetre- lerle tasvir eden, teferruatlı, fakat anlarasiz bir 'bildiri yayınladı. Bayı gazeteler ise bir gün sonra, gece bekçisinin suçlu olduğunu bildirdi ler. Ama bu da doğrulanmadı. Şu satırlafın yazıldığı sırada kesin bii hükme götürecek resmi bir açıkla- ma yapılmadığı gibi, olay büsbütün karanlığa gömülmektedir,. Hünkârbeğendi yapar gibi. Bu olay, Sükanın Meclis baskının- dan sonra, bu tarz ikinci olaydır. Memleketin âsayişini teminle gö- reyli İçişleri Bakanı sabıkaları yü zünden güven telkin etmediği için- dir ki, bu olay da çeşitli şiipheler yarattı ve “her türlü çeşitli” ihtima li akla getirdi. Meselâ, DP İktidarı zamanında, amerikalılarla yardım pazarlığı devam ederken, Foster Dulles Ankaraya geldiğinde Namık Gedikin bomba patlatma olayı, ben zerlik kurulan ilk olay oldu. O za man : DP İktidarı, amerikalılara, Türkiyede (büyük bir komünizm tehlikesi bulunduğu intibaıı vere rek, yardımın miktarını büyültmek ayn zamanda iç politikadaki iddi. alarım doğrulamak amacını güt müştü. İşin tuhafı, bugün AP Hükü. meti de amerikalılarla pazarlık ha- lindedir: İkili anlaşmalar vesilesiv- le yapılan bu pazarlıkta yardım ko nularının da ele alındığı ifade edil mektedir, Üstelik bu Hükümet de bir komünizm tehlikesini dil pele- sengi yapmıştır. “İkinci Namık : Ge dik” denilen Dr. Sükanın da Içişle- ri Bakanı bulunması, bu ihtimali ön plânda tutmaktadır. Olayla ilgili bir başka yorum, ö- küz altında buzağı arayan AP Hü. kümeti ile alay etmek isteyenlerin bu tertibi yaptıkları şeklindedir. O lay yerinde “Casusluk” adını taşı yan bir kitabın “unutulmuş” olma- yorum sahiplerinin gösterdikle- ri delildir. Bu yorumu yapanlar: — Yahu, hakiki bir casus sabo: 28 Mayıs 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: