5 Kasım 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

5 Kasım 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Eskişehirdeki dramatik gece — Menderes kaçıyor — Kütahyadaki tevkif — iki uçak ve iki emanet — Menderes Harp Okuluna mutfak kapısından sokuluyor — Bir İçişleri Bakanı ve bir Valinin hikâyesi — İhtilâl kimin eseridir? Adnan Menderes 27 Mayıs sabahı Türkiyede bir askeri ihtilâl olduğunu radyodan veya kendisini tevkif eden subaylardan öğrenmedi. Demokrat Büyükler içinde bir odur ki hadiseyi önceden haber aldı ve bir şeyler yapmak istedi. İhtilâl Bayar için de, Koraltan için de sürpriz- di. Bunun sebebi, harekâtın Ankarada başlamış olmasıdır. Buna mukabil Menderes Başkent dı- şında, Eskişehirde olduğundan Ankarada "bir şeylerin cereyan ettiği" kendisine telefonla bil- dirildi. Menderes 26 Mayısı 27 Mayısa bağlayan geceyi . Fabrikasının misafirhanesinde ge- irdi. O seyahatte yanında bir Bakan -Hasan olatkan- ve yirmiden fazla milletvekili var- dı. Oldukça geç saatte odasına çekildi. İçkili ve sinirliydi. Zaten o tarihlerde Menderes nor- mal bir Başbakan olmaktan çıkmıştı. Astığı as- tık, kestiği kestikti ve artık kanun oydu. Onun iki dudağı arasından, çok zaman düşüncesizce fırlayan bir emir derhal yerine getiriliyor ve hadiselere yön veriyordu. Menderes Ordunun kendisiyle birlikte olmadığı iddialarını Muha- lefetin maksatlı bir yalanı sayıyor ve askeri bir darbe beklemiyordu. Yakınları da aynı fikir- deydiler. Meselâ iki gece evvelki ziyafette ce- reyan etmiş bir hadise Başbakanın bu fikrini kuvwvetlendirmişti. Şeker Fabrikasındaki ziya- fette Hava Kuvvetleri Hastahanesinin bir dok- toru, Albay Necdet Ayla bir konuşma yapmış, dostluk ve sevgiden bahsetmiş, Menderese bir beyaz çiçek vererek onu iki yanağından G a tü. Başbakan buna çok sevinmiş, içlenmiş, o Albayı kucaklamıştı. ie, bakınız, subaylar a rafından ne kadar seviliyordu! Halbuki aynı ye- mekte kuvvet sahibi komutanların hangi ruh haleti içinde olduklarım ve ziyafeti nasıl, bir bahane uydurup terkettiklerini anlatmıştım. Menderesi tevkif etme kararım veren ve bunu, radyodan ilk anons geldiğinde yapacak- larım tesbit eden subaylar sabahın ikisine ka- tar Muhsin Baturun evinde beklediler. İkide evden çıktılar, çeşitli vasıtalarla ve arka yollar- dan geçerek askeri hava alanına geldiler. Ora- da, Albay Azaklının odasına girdiler. Albay Azaklının odasında radyo ve şehir telefonu vardı. Odada bir kaç saat, eşine ancak filmler- de rastlanan bir hava esti. Herkes Heyecanlı ve sinirliydi, fakat bunu belli etmek istemiyordu. Subaylar bazen, hiç bir şey yokmuş gibi birbir- lerine takılıyorlar, şakalaşıyorlar, sonra odayı dakikalar süren bir sessizlik kaplıyordu. Bazı- sı manevra elbiselerini giymişlerdi. Hepsi üni- formalı ve silahlıydı. Saatler geçmek bilmiyor- du. Sigara dumanı küçük odayı göz gözü gör- mez hale sokmuştu. Subaylar saat üçte bazı sondajlar yaptılar. Askeri telefon hattı üzerinden Hava Kuvvetleri Komutanlığım aradılar, fakat bir cevap alama- dılar. Biraz sonra şehir telefonuyla İstanbulda akıllarına gelen bir numarayı istediler. Santral, muhtelif güzergâhlar üzerinden İstanbulu ara- dığı halde irtibat sağlayamadığım bildirdi. İhti- lâlciler sevindiler. Demek ki bir şeyler oluyor- du. Bir yandan da radyoda, mütemadiyen Anka- rayı ve İstanbulu arıyorlardı. Eğer o sabah bir hareket olmasaydı bu subaylar evlerine dönecekler ve yıpratıcı bir gece yanlarına kâr kalacaktı. Her halde, hare- keti başlatmak için Menderesi onlar tevkif et- meyeceklerdi. İstanbul radyosunun çalışmaya başladığı, saat üçbuçukta belli oldu. Ancak, daha bir a- nons yoktu. Odada heyecan son haddini bul- muştu. Bütün hazırlıklar tamamdı ve silahları- nı takmış genç subaylar da, birliklerde emir bekliyorlardı. Saat 4. 16'da radyo "Kâtibim" sin- yalini vurmaya başladı. Bu sırada İstanbulda da dramatik anların yaşanmakta olduğunu Eskişehirde subaylar bil- miyorlardı. Orhan Erkanlı tanklarını alıp çık- mış ve Radyoevini sarmıştı. Onlar da Ankara radyosunun vereceği sinyali bekliyorlar, fakat bu sinyal bir türlü gelmiyordu. Ancak onlar, Es- kişehirdekilerin aksine, bir hareketi İstanbulda başlatacak hazırlıklara sahiptiler. Her halde Erkanlı, tanklarıyla, hiç bir şey yokmuş gibi tekrar kı lasına dönecek değildi. Nitekim saat dörtbuçuk ta, İstanbul beklenen işareti verdi. Daha "Dikkat" kelimesini duyar YAZ Eski- şehirde, Azaklının odasındaki subaylar sevinç gözyaşları içinde birbirlerine sarıldılar, derhal dışarı fırladılar. Otomobillerine atlayarak ala- nın diğer tarafında bulunan erat karargâhına 33

Bu sayıdan diğer sayfalar: