29 Ekim 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 14

29 Ekim 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MİLLİYET PAZARTESİ 29 RİNİEVVEL 1933 zamn yıkılırken Bundan tam on yıl evvel bir ge- ce yarısına doğru uğuldayan rüz- gür dindi. Her bir yana derin bir sessizlik sindi. Gökteki bulutlar si dindi. Yırtılmaz zannedilen karan- lıklar delindi. Ufkun ta derinlikle» ç rinden bir şafak, hayır bir nur doğ “du. O nur, ülkemizin üstüne kanat geren kara kâbusu kovdu. İşte Tür kün kemiklerinden kurulan zafer âbideleri ile süslü koca bir tarih yıkaldı. Altında saltanat, o kor - kunç heyula kapandı, kaldı... Düne kadar samur kürklerle sa- raylar döşeyen, peruze taşlardan nazarlıklı tahtlar yaptıran, inci el- mastan taçlar giyen hâkanlar!.. © GSen artık bizim değil yalnız eski - yen tarihin malısın. Tatlı sulu mer mer havuzlarında kız oynatan sul - tanlar!. Sen artık bizden haraç al- miyacak, ancak Garp şairlerine ha mi hurafeler vereceksin. Şa - anber kokularına boğulan ker sütunlu salonlarında nazlı cariyeler sana envai içkiler sunma- © yacaklar. Matta taşlı dehlizlerinde esir kadınlarına sirim kollu harem ağatarından kırbaç attıramıyacak- o sın. Millet kan kusarken sen lâl © çıktığından beri babalarımız ba - | renkli şarabını içtin; yurttaşın in- İerhen sen gazelhanları dinledin. Sâdabatta odalıklarına verdiğin, Sultarlarına nazenin bir tebessüm & va hibe ettiğin mallar, mülkler ki min?.. Sana zümrüt başlı hançeri- ni bu millet “süs olsun” diye mi be line taklı? Yoksa gene milletine Dir cel'ât korkunçluğu saçmak i- Kementle boğdurduğun Üezirlerinin oğulları senden dava- ci; hem Saltanat hırsile acımadan, #tremeden birden öldürttüğün yüz “on sekiz şehzade kardeşin ile be - raber!.. Kara Kurum ovalarından ban.a omuz omuza çarpışmadı mı? Babanla beraber çadırlarda gece - | leyen , birlik olup cenkleşen kah. yamanların evlâtlarına sonra ne den zulmü reva gördün? Babanın | başına binbir Zafer çelengi takan cesur milletin sesini duymaya - cak kadar kalın dıvarlı saraylara ne kanandın?.. Kosva ovalarını © palaları ile temizleyen, Bizans sur- ların yumruklarile delen, Çaldı - ran sahrasında göğüslerinden bürç Jer kuran kahramanlara şükran korcun bövle mi ödenir?.. Yoksa harp meydanlarından ganimet gi: | bi topladığın iç oğlanları, prenses bozuntuları can yoldaşını düşman görecek kadar mı âli Osman kanı. mı bozdu? En nihayet evlâdını, torununu Çanakkalede senin sarayına siper yapan ihtiyar nineleri yabancı çiz- meler tekmelerken, sarayının süs- lü taşları kadar duygusuz kaldın. Evet, vatanın dört bucağından bir enin yükselir, son kalan her karış © toprak için bir can eksilirken cari- yelerinin sazını, gözdelerinin sözü- nü dinledin. Ne mutlu sana gazası © babasından miras hâkanım!.. Deb- debeli sefahathanenin önünde pı- © nl pre cilâlh toplarrile heybetli i duran düşman zırh'ıları da © vwç Türk hâlâ cenkleşiyor, anayur- du kırtarmak için silâhında kalan © son kurşununu atıyordu. Ya sen, ya sen!.. Esaret zincirini in © Boynuna takmağa savaşan ların ellerini sıkıyordun. sella © yaranmağa çalışıyordun. Böylelik- de sefih zevkler dolu gecelerinin sabahı gelmiyecek sandın. Değil o mi? Düsünmedin ki , Türk düşma- 'na el değil. kan vali; şan değil © can verir. Düsmanla bağdaşanı bu ip © millet baş değil vatandaş bile yap- İşte bundan tam on yıl evvel bir rk zafer yoldaşı silâhlarımız kı- andan fırlamış, neşe yağmuru fış Cürr huriyeti o selâmladı. Saltanatı, o korkunç heyulâyi se - ç ldmet'edi. Türkün kanile bezenmiş “al şallara bürünen şah babasının yanina, lâ, bir Kizlik kadar!.. i Sa'tanatın mirası Milli gaye, milli davamız Law- © sanne berâtı ile tahakkuk ettikten (9) Me'hazler: Mitletler cemiyeti statistiki. 1931/32. Türkiye Cümhuriveti statistik, Basin Hoüiller #Heracles.... GRalli, 1» developpement de la Tur- enin, O. Brandt, Rovos de Pindustrie minerale, Resmi daireler ve şirketlerden alınan sesi malümak, |Hktsadımızın sonra vatanımızı imar için milleti. mize yeni bir cidal sahası açılıyor du. Çok uzun senelerden beri birik miş ihmal, biribiri ardı sıra çıkan harplerin bıraktığı boşluk, yurdumu zun her köşe, bucağında görülen harabi hepsi, amma hepsi açılan devin yalnız söyine terke diliyordu. Bu büyük ihtimam ancak en müşfik ellere ervanei e - dilebilirdi. O da bizzat Millet eli- dir: Cümhuriyei Dünün bütün köhnelikleri atı- lacak, hurafeler dolu düşünceler si linecek, milleti ruhunda yaşayan iman ile yepyeni rejim kurulacak Şu birkaç kelimeye sıkışan gaye - nin tahakkuku kolay değildi. Çün- kü altı asrı aşan saltanatın mazi> sinde bu eeiler uğuruna atılmış temel yok. Vakıa tarihin şan sahi- felerini yazan Türk kavmi Bodin kalelerini yıktıktan sonra Mısirla Viyana surları arasında koca bir imperatorluk kurmuştu. Fakat har cı temiz Türk kanından olan bu muazzam ülke bazan lütfu şahane terle, bazan göze batan idaresizlik derle yıkıldı. Zaptedilen yerlerde harsi teşkilât, içtimai bağlantılar yaralan milli bir gaye ve kültür tohumu ekilmedi. Zaten saltana - ten altı asıriık siyasetini ölçüp, biç- meğe imkân yoktur. O tesadüfün sevkile yürür, tamamile günlük i- di. Bunun içindir ki, en haşmetli devirlerinde bile memleketin istik bali, inkişafı yolunda dökülmüş nüveler bulunamaz. Yalnız salta - inatın mâllebellır, değişmiyen bir tek siyaseti vardı: (ını taassup!.. Am ti ile biraz daha hurafeleşmiş, ba- zan gülünçlüğü kadar korkunçlaş- muş bir taassup!.. Bu arada milli birlik akla gelmemiş, dil birliği dü günülmemiş, siyasi birlik yaratıl - mamıştır. Halbuki mânevi rabıta - ları küvvetlendirilmiyen ana baba bir kardeşlik de inkıraza mahküm dur. Netekim, tarihin en eski Zi“ manlarındanberi Türk yurdu olan diye lâkap takılan, türkçeden baş- ka dil konuşamayan, bütün âdet, anana, akideleri Türk olan, kilise- lerde öyini türkçe yapan, Allahına türkçe yalvaran ortodokslar vardı. Bunlar küçük Asyanın göbeğinde asırlarca Türk camiasından tama- men ayrı bir ırk olarak muhafaza edilmesi bu siyasetin çok dikkate şayan'bir safhasıdır. Antrepoloji nı vararak tecrit keyfiyetinin hik- metini anlamak oldukça güçtür. Bundan sonra Balkan ve Tunayı müthiş proj İzni liğe mücadelesinde mağ- lâp olmamasına imkân mı tasav- var edilir?.. Tarihin yüksek şehadetini, ve- sikalarını hiçe indirerek yüce bir nesli dört yüz çadırlık bir kavme indirecek kadar hakikatten uzak- laşmak yine ancak bu taassubun dar çerçevesine girebilir. Türkün sanat ve iktısat sahala- rında da çok ileride bulunduğu ta rihin sahifeleri ile müsbettir. İpek- cilik ilk defa milâdı İsadan 3000 sene evvel Çinliler tarafından keş- fedilmiştir. Fakat bunun ticareti Türklerin elinde idi. Türkler Çin- den aldıkları ipek malları kervan. larla dağlar arasına sıkışmış olan takip Gobi çölünden gelen yollarla Te - rekavan geçidinden geçerek Garp havzasına iner, ve İrandan mezo - potamya Suriye ve Akdeniz kıyı « larına ii. Bazan bu ker - vanlar Taçin (1) ülkesi denen Bi- zans imperatorluğunun içine ka - dar uzanırlardı. Cengizin küçük oğlu Mongol kralı Hühilayi ipekçilik hakkında ilk kitabı neşretmiştir. Bizans kralı Jositan milâttan 552 sene evvel Türkistana seyyahlar göndererek bu sanati memleketine celbetmiş - tir. Küçük Asyaya maden sanayii- nin de beşiği denilse mübalâğa ad dedilemez.. Daha birkaç yüz sene evveline kadar bu zenaatin en gü- cü olan demir madeninin işletme ve izaberinde üstet vaziyetinde imisiz. Evliya Çelebinin hâtıra- fında Selânik civarındaki demir maa din değil, her padişahın kanaa- | iç Anadoluda, “Karamanlı Rum” | 10 madenimizden, su kuvvetile işle - yen körüklerle hava verilen “yük- sek izabe fırınlarının” azametin - den büyük bir sitayişle bahsedilmek tedir. Buraya Avrupadan binlerce retçi gelir, bu sanatteki kudre- timizi hayret ve takdirlerle seyre- derlermiş. Memleketimizin her ta- rafında toplar dökülüp, gülleler yapıldığını “divanı hümayun” emir lerinde okuyoruz. Velhasıl hangi cepheden mille- imizi ve ülkemizi tetkik edersek daima ileride olduğunu görürüz. Fakat son asırlarda ise bir duruş, hattâ gerileyiş vardır. Avrupada ise muntazam bir terak- ki ve tekâmül göze çarpar, Bu mü- vazenesizliği de milli servetimiz - den ödemek meceburiyetinde kal - dık. Birçok fedakârlıklar ettik, bir gok | ağır yükler altına girdik. İşte i hülâsa edelim: ye “tanzimat devri ile” Av rüpa “halkai düveliyesine” girdiği tarihten itibaren muntazam ü razlara başlamıştır. İşte her sene & lunan borçlar: Alındığı İn 1854 792.000.000 142.000.000 278.155.000 694.447.000 1874 1.000.000.000 273.972.000 413.194.000 " 453.000.000 Altın frank Muharrem kararnamesinden son- ra alinan parada işte (1) numa- ralı şema'da bariz bir şekilde gö- rünmektedir: sahasında da Helen'likle bunlar ara| | Bu alınan paralar ne oluyorda? Bu sualin cevabını tarihin yaprak larında birer sefahet âbidesi gibi panldıyan debdebe, daratında ös labiliyoruz. Kısmen de, o debdebe ve darata bir emniyet, sigorta va- zifesini gören askeri ive bahri ihti- yaca sarfediliyordu. Hiç bir zaman memleketi imar edecek, verimli ser vet membalarını işletecek, refah getirecek yerlere bir hisse ayrılmı- yordu. Sultanların göğüslerine st - ra, sıra dizilen elmas, pırlanta, in- lığını örtüyor gü leket aleyhine harici ticaretimiz muntazam açık gösteriyordu; İşte 1878 den 1915 senesine kadar it - halât - ihracat farkimiz- da 2 nu - grafikte görünmektedir. İki numaralı grafikte görüldüğü üzere ithalâtımız ihracal lan 388 milyon lira fazladır. Otuz beş seneye taksim edersek senevi on milyon altını geçiyor. Bu fark na- sıl kapanmıştır?.. İşte bunun bir kısma alınan borçlarla ki, bu müddet zarfında aldığımız borç yekânu 94,45,000 altın liradır - bir kısmı ise, Kıbrıs, Mısır, Rumeliden alı - nan tavizat... Fakat geriye kalan mühim açık doğrudan doğruya mil li servetin azalmasile ödenmiştir. Milli servetin azalmasile halk fak- re düşer ve binnetice her türlü is - tihsal sahalarımızdaki sermayenin erimesini intaç eder. Memleket ik- sadi bir izmihlle doğru sürükle- İktisadi vaziyetimiz zayıflarken siyasi varlığımız da hergün yeni ozarbelere uğrayordu. Bir- birini takip eden harpler bil. hassa son otuz senede Tür. kiyeyi çok yordu. Bir çok vatan parçalarını kopardı. Haricen biten | bir didismeyi dahili iğtişaşlar kar- sılayordur. Balkan, Trablus, harp- leri, Havran, Arnavutluk isyanla - ilâh, En son umumi harp mem geneliğini, servetini kemiren Yekün 5.296.190.000 3.030.832.000 | yıllık blâmnçosuı Yazan: MM 7187 $ si salarak NİL ai si | Yl 900901 SE. Teki (00000000 AZE 2 numaralı grafik desi ile idam fermanını kabul et - miyen Türk, hakkı olan istiklâli çin de bu yoksulluk içinde harika- lar yaratrak beş sene çarpıştı. Ha- yır yalnız çarpışmadı. 762736 ki- lometre murabai arazide yeniden bir hükümet kurdu, teşkilât yaptı, İzmir kıyılarında, Edremidin sarp kıyılarında gayrı muntazam atılan ilk isyankâr müdafaa kurşurlarına afyonun son hücumunda düşman istihkâmlarına ateşler püsküren top gülleleri, şarapnelleri yetişti. Hem birbiri ardım bırakmadan... Lausanne imtihanlarile yaşamak hakkımızı tanıtmak için Garp siya- selinin önüne çıkan heyetimiz her âli tâm bir Türkiyeyi temsil da milletinin minnet ve şükranını kazanan Gazi- si olan Türkiyeyi... Bu “hâüli kav vet” orada da iğbirarla karışık hır çınlıkları, politika oyunlarını ça - buk eritti, Gumhuriyela kavı ş uklan sonra Ve nihayet sulh ile beraber Türk, Türkiye Cümhuriyetine de vuştu. Şimdi artık her sahada bir imar faaliyeti başlaması lâzımdı. Bu müşkül iş iktisadi istiklâlimi yartacaktı, 1923 den 1930 senesine kadar gümrük istatistikleri gene ithalâtmızın ihracattan fazla oldu ğunu gösterir. Fakat buna mecbur | duk. Çünkü memleketimizde kara nakil vasıtaları kıt, ihracatı berta- raf edelim, dahili istihlâkâtı temin edecek fabrikalarımız yok. Kabo- taj hakkımızdan istifade için gemi lerimiz ihtiyaca kâfi değil, İmar i- çin inşaat malzemesi lâzım... Bun- lar temin edilmedikçe her sene ge ne Türkün alın terinin bedeli, milli serveti harice gidecek. İşte son 1931 e kadar dokuz senelik ithal eltiğimiz imar malzemesi Türk lirası İnşaat kerestesi ve © 14.788.000 ağaçtan mamül malzeme, Cam, taş, çimento, alçı 45.116.000 Mamulâtı madeniye ( 191.687.000 Makinelr 80.952.000 Vapurlar, vagonlar, (o 44.332.000 arabalar. Yekün 376.865.000 İşte görülüyor ki ithalâtımızın en mühim kısmını memleketin imar ve iktisadi inkişafını temin edecek malzeme teşkil ediyor. Bu saha- larda terakkimizi ayrı, ayrı tetkik etmeden rakamların mukni şaha - detini ele alalım: İşte 1924 senesi ile 1932 senesinde memleketin ihti yacı için ithalâtmızın bazı madde- ler üzerinde azalışını seyredelim: 1924 1932 T.L T.L 5.473 468. 2.767.244 297.378 16.357.191 Yün kumaş 10.845.122 Trikotaj 3.184.217 Pamuk men- 52.880.829 sucat İpekli mensu- 1.434.017 168.534 cat 12.798.965 Şeker imento 218.940 3.006.100 51.327 ivi ve civata 1.819.286 624.678 87.297438 23.746.428 Sekiz sene zarfmda memleket ihtiyacı için harice gönderdiğimiz. paradan 53.551.000 lira kazanmış oluyoruz. Bu para iktisat asrında hiç te istisgar edilemez. Yüzde yetmiş dercesinde bir tenakus var. Bu baş döndü: göz karartıcı bir muvaffakıyettir. Görülüyor ki, istihsal kabiliyetirâ arttıran ithalâ tımız memleket aleyhine değildir. İşte şu adetlerle anlıyoruz. sadi inkişafa doğru yürümüşüz. Bü hususta kanaatimizi daha kat'i olarak kuvvetlendirmek için umum ithalât ve ihractrmezr tetleilr eda ithalât ve ihracatı ve aralarmda fark: 1923 1931 Milyon kilo Milyon kile 368 667 450 İhracat ithalât 497 — 368 * 217 Bunun kıymetlerini ele alacak olursak, 1931 Milyon L. 127 Mthalât 126 60 çı Olduğunu görürüz, 1930 sene - sinde ise ihractımız ithalâtımızdan 3.910.000 Türk lirası fazla olduğu pu ayrıca zikretmek icap eder ki bu Türkiye iktisat tarihinde ilk de fa yazılan bir vak'adır. Yukarıda- ki grafikte de görüleceği üzere da ima ithalâtımız açıktı. Bu da sene lerin çoğalması ile Türk iktısadını tahrip eden âmildi. Vakıa 1931 se nesindeki ihracat fazlalığı bir te- makus göstermektedir. Fakat gene bir fazlalıktır ve memleket lehine müvazeneli bir ticaret âlemi- miz olduğunu isbat etmektedir. Dünyanın iktisadi vaziyeti Biz ticaret hayatımızda bu mu- vazeneyi muvaffakıyetle tesis e - en bir kere de dünya iktısadı- nı gözde geçirelim: Umumi harbin mezahimini, yor gunluğunu omuzlarında taşıyan, daha yaralarının sızısını unutmı - yan beşer yeni bir felâket ile kar- şılaşmıştı. İktisadi buhran!. Dü - nün cılız gençleri biraz refah bek- lerken bu yeni darbe ile kıvranma ğa başladı. Zehirli bir gaz gibi yayılan bu kâbusla bhü- tlerin önüne yığılan me- seleler şunlar oldu: Terki ti- caret, iflâs, bütçe açığı, işsizlik... Mevzii tedbirler şiddetlendikçe dertler kuvvetlendi. Senelerce her cins mütehassıslar yazdılar. Etüt - ler neşrettiler, fikirler çarpıştırdı. lar. Harbi aratan bu hercü merç i- ginde her kafadan bir ses yüksel- di. İşte birkaç hülâsa: İstihsal ka- biliyetinin artması, diğer taraftan istihlâk kabiliyetinin azalması, ma kineleşme, rasyonalizm, bunun do ğurduğ uişsizlik, sermayenin faz - la kâr, fazla faiz alması, itima- dın tenakusu ve nihayet dünya ser vetinin ve ticaretinin umumi har- bin ve galibiyetin verdiği bir hot- bini ile vE er ve gayrı ta - bii olarak taksi Buna çare olmak'ü üzere Lausan- 'nc'da Cenevde, Londrada resmi ve daha bir çok şehirlerde hususi şampanyalı konferanslar aktedildi NE eler rl ie Gi Be da tevali edip gitti. - güne kadar alınan netice ise: Yarı na, haftaya, gelecek aya, önümüz- deki seneye havaleden ibaret tir. Fakat bu arada ümitler biraz lan sun'i refah aşıları hiç bir fal - de temin etmiyor. İptidai maddele ri, sanayi teşkilâtı, geniş ve bol pa iktisadi tecrit siyasetine vim farzedilen Amerika sanayi is- tihsalâtının 1931 senesindeki vazi yetinin daha evvelki senelere na - zaran nisbeti: 1930 S5. nispeten tendkus miktarı 9 13 1929 ,, “e 30 1928 , ” » 40 Tır. 1931 senesinde 94 8 olan işsizlerin miktarı son senede yüz- de 11 - 12 yi bulmuştur. Milyon; :n Sadreddin ENVER rm da bu miktar hiç te küçük görü- lemez. Amerika küçülen dünya tica- retinde de kismen mevkiini kay» betmiştir: 1929 sence: e dünya ticaretinin 9; 13.87 sini temla e- derken, 1930 da 12,61 ne düşmüş- tür, İthalâtı ise: 1928 1929 1930 m.al.dolar m.al, dolar M. al. dolar 4.078 4.339 3.200 İhracatı ise: 1928 1929 1930 m, al.dolar m.al.dolar m. al. dolar 5.030 5.157 3.782 Olmuştur. İngilterede de adetlerin tena- kusu aşağı yukarı ayni nisbeti muhafaza ediyor. İşte ithalâtı. 1928 1929 1930 m.al.dolar m.al.dolar m.al dolar 5.233 5.407 4.661 İhracatı da : 3.521 3.549 2.778 Dır. Son iki senenin istatistik- leri henüz elimize geçmemiş ise de gazeteler, risalelerde intişar ©- den yazılardan anlıyoruz ki vazi- yet daha ziyade vahamet kespet- miştir. Artık son zamanlarda bu ükümet — belki ihraç kabi. Tiyetlerini arttırmak için — paras kıymetlerini düşürmekte i ile yarış ediyorlar. İngiltere gibi muhafazakârli- ğın en muti hizmetkârı bir dev- let 1932 kânunusanisindenberi bu oyunu: muvaffakıyetle (sahneye koyduktan sonra Amerika seyirci kalamazdı . Fransanm vaziyeti de al tın mikyasını muhafaza ettiği hal- de — bu iki ük hükümetten daha iyi değildir. Bugün Fransa- nm ihracatı son aylar zarfında dörtte üçünü kaybetmiştir, 1929 senesinde “50,, milyar frank iken 1932 de “19,. milyara düşmüştür. 1933 senesinde ise 1932 ye nispe- ten yüzde on daha azalmıştır. Bu badireden hemen biç bir devlet kendini muhafaza odememistir. Bir fikir edinmek için 1929 sö. nesinde dünya umum ticareti milyar altın dolar iken 1930 se- nesinde 55 milyar altın dolar ol- duğunu zikredelim. 1933 senesin- de — umumi darlığa nazaran — daha tenakus şüphesiz çok aşa- ğıya inmiştir. Bu adetlerin foca- atini müstakbel istatistiklerde gö- receğiz. Dünya umum ticareti azalırken iptidat maddelerin | fiati — arz ve talep kanunu haricirş çıkamı- yacağı cihetle — e miktar- da düşmüştür. İşte bazılarını göz- den geçirelim: 1929 al, franke 2116 576 616 4.456 1930 1931 al. al, frank 1s 448 418 2771 Bakır her tonu Kurşun ” Ginko > Kalay 22 Dir . Acaba bu vaziyet nereye gide- gele? Dünya efkârr umumiyesini şgal eden en mühim nokta!.. im şimdiye kadar çektiği sı- kıntıdan vazgeçti, fakat daha ne kadar çekecek?.. Buhran, geçici ticari darlıklara dendiğine naza- ran muyakkat olması lâzım... Hal- buki günler, aylar, senelerin teva- | lisi buhranı arttırıyor. Bazı iyi his- leri tenmiye ederek ümitli vaziyet- ler hâdis olmasına rağmen devam etmiyor. Bu badireye karşr da alınan tedbirler henüz umumi değil, mev- ziidir. Bilhassa her memleket ken- di yağile kavrulmağa çalışıyor. Bu tedbirlerden de şimdiye ka- dar hiç bir müsbet netice çıkma- dı. Bilâkis daha ziyade darlık art tu. İlk kalm gümrük duvarlarını kurmakta milletlere rehberlik €- den Amerika son orijinal tedbir- leri ile bu hususta da birinciliği'ak dı. Dimağında sakladığı tedbir- lerin gururu ile Londra konferan- sına gelen Roosevelt'in vekilleri iktısadi emellerini dikte ettireme- yince memleketlerinde (cidden havsalaya sığmaz “Bir iktisadi kalkınma,, programı tatbikine baş- doların fiati maddeler fiati arttırıldı. Haftalık çalışma. saati 32 - 35 arasında tesbit edildi. Bu suretle memleketleri dahilinde a- saya

Bu sayıdan diğer sayfalar: