29 Ekim 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

29 Ekim 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MULLİYET PAZAR 29 sokuyorlar, cenupta (Viranşehir) ve şimalde (Düzce) de tekrar bi - rer isyan patlıyor.. Konya isyanı bunu takip ediyor. (Teşrinievvel 1920). Şarkta, Sarıkamış ve civa - rında, Cenupta Haçin ve yakinla - rında Ermenilerin ardı arası kesil. meyen isyanları, katliâmları baş gösteriyor. Tokat, Zile ve Yenihan isyanları hızlanıyor. Derken, o zamana kadar ken - dilerinden istifade edilmekte olan milli kuvvetler arasına da kundak sokmağa muvaffak oluyorlar.. Mil- li savaşçılar, bir taraftan bütün bu isyanları, bastırmakla uğraşıyor, diğer taraftan eylül sonunda Erme ni taarruzlarını atarak, Sarıkamış, Teşrinievvel sonunda Karsı, Teşri- nisani başında Gömrü'yü ve Cenup ta Teşrinievvel ortasmda Hi i Ermenilerden geri alıyorlar. Bu sırada, o zamana kadar ken dilerinden istifade edilen milli kuv vetlerin reisleri Etem ve kardeşle- ri de, düşman ve saray propagan- dasma kapılıyorlar, (Türkiye Bü- yük Millet Meclisi) hükümetine karşı baş kaldırıyorlar. Bu sırada da Garp cephesi ku- mandanlığına tayin edilen İsmet Beyi (İsmet Paşa) âmir tanıma - mağa başlıyorlar.. Gazi Mustafa Kemal, bunların nasihatla yola gel miyeceğini anlayınca, derhal ten - killerine karar veriyor. Ve Garp cephesine emir veriyor. Garp cep- besi, bunları Kütahyada sıkıştırı - yor, darmadağın ediyor, Gedus'a kadar sürüyor. 1920 yılı da böyle Asi Etem kuvvetlerini kovala- yan kuvvetlerimiz, tam Gedus'a vardıkları bir sırada, bu sefer de düşman orduları Bursa'dan Eskişe hire doğru ilerilemeğe başlıyor... Bunun neticesi olarak 5 - 11 kâ- nunusani 1921 günleri, tam bir hafta süren, bu döğüşte, daha yeni derlenmeğe başlayan Garp cephe- si kuvvetleri, tam iki kat üstün düş man kuvvetlerini yenerek, (Birinci | İnönü döğüşü) nü kazanıyorlar. Birinci İnönü, milli kurtuluş sa- vaşcılarmın meydana getirdikleri yeni milli ordunun ilk muvaffakı - Ve Türk kurtuluş savaşının im yerlerinden biri, ve Türk Cümhuriyetinin ilk temel direği o- Yuyor., Çünkü bu döğüşün kazamıl- ması, içteki isyanların ardını kes - miş bulunuyor. Bu döğüşten son - , bu döğüşün bittiği gün başlı - yan ve oldukça uzunca süren ve | “15.5-921 de bastırılan (Koçkırı) is- yanı, iç isyanların sonuncusu olu - yor. Ondan sonra belli başlı isyan olmuyor. Milli savaş hakkında imanı za - yıfların imanı ve ümidi yükseliyor. Bu döğüş dışta da, sözümüzü din - lemek ihtiyacını hâsıl ediyor. Lon dra konferansı'na çağırılıyoruz.. İkinci İnönü: Fakat, çok geçmeden bu çağırı- lışm, zaman kazanmak, ve milli sa vaşı oyalamak, gevşetmek merami- le yapıldığı anlaşılıyor... Çünkü, bir taraftan Fransızlar, Antebe, saldırmağa devam ediyor- lar, diğer taraftan Londra konfe - Tansı, tekrar ordularile Eskişehir ve Afyona saldırtmağa karar veri- yorlar... Ve Londraya giden murahhasla rımız, daha dönmeden, orduları ile ilerilemeğe başlıyorlar. 23 mart tan başlıyarak 31 marta kadar de- vam eden İkinci İnönü döğüşü olu yor... Bunu da, İsmet Bey kumanda- sındaki henüz teşekkülünü bitire - memiş olan Garp cephesi kazanı - yor; böylece Türk milleti maküs ta İlini yeniyor, Cümhuriyetin ikinci temel direğini de dikmiş oluyor. Hakikaten, bu ikinci zafer,yeni mil Hi ordumuzun maddi ve mânevi kuvvetini daha ziyade arttırıyor... Türk milletinin azim ve meramını — yükseltiyor.. ? Bu sırada Londra Konferansma - giden heyet te Ankaraya dönüyor. Ve bir proje getiriyor. İngiltere, Fransa, İtalyanın ayrı ayrı teklif - lerini havi olan bu projelerden anlaşılıyor ki, jesinde: sonra kendi araları ri ve Anadoluyu nüfuz mıntakaları “Ona taksim gayesini güden itilâfna- © meyi, başka namlar altında milli “© hülümetimize kabul ettirmek Bu sefer de bir taraftan bu pro- jenin esaslarmı kabul ederek artık milli mücadeleye nihayet vermek zamanı geldiğine inananlarla, Ga- zi Mustafa Kemal'in böyle bir tu- zağa düşmeden “Malüm olan bu | © günkü milli hududumuz içinde © memleketimizin temamiyetini ve milletin tam istiklâlini temin et - mek” yolundaki sarsılmaz kanaat- Büyük Millet Meclisindede başlıyor. Bir takım Diğer taraftan düşmanlarımız, | kuvvetlerini yeni yeni kuvvetlerle çoğaltarak silâhlayarak, üstümüze saldırmağa hazırlanıyorlar. Bu şartlar altında Sakarya muharebe- si başlıyor: Sakarya Muharebesi: 14 Temmuz 1921, hem Bursa ve hem Uşak mıntakalarından birden tepeden tırnağa kadar silâhlanmış, her şeysini tamamlamış olan düş - man orduları, üçüncü defa olarak Eskişehir - Kütahya - Afyon çizisi- ne doğru ilerilemeğe başlıyorlar. Milli ordumuzu, heriüz yeni derle- nip toparlanmakta ve bin bir ek ğini tamamlamakta iken yakala - mak ve yenmek, böylece işi bitir - mek istiyarlı Türk kumandanlığı, bunu pek iyi sezdiği için bu baskına yaka - lanmıyor. Milli ordumuzu, iyi çoğaltıp, kuvvetlendirmeden silâhı nr, topunu, cephanesini, vasıtaları- ni hazırlayıp tamamlamadan, böy- le her şeysi tamamlanmış düşman ' ordusuna hırpalanmamak sistemi - ni güdüyorlar. Gazi Hazretleri, işmanın salışmı suya düşürmek in, icap ederse, Sakarya gerisine kadar çekilmek lâzım olduğuna ka rar veriyor.. Ve bunu 18 Temmuz- da Garp cephesi kumandanı İsmet Paşaya bildiriyor... İşte bu düşünce ve karar netice- si olarak, saldıran düşman ordula- rını, Sakarya gerilerine kadar çe- kiyor, ve orada, Başkumandan ola rak orduların başına geçen Gazi Mustafa Kemal'in,kumandanlığı al tında, Türk ordusu, tam 22 gün 22 gece Sakarya meydan muharebesin de düşman ordüları ile boğuşuyor, yıpratıyor, ve sonra düşman ordu- larmın sol kanadımı kırarak, onu yere seriyor, artakalanlarını da Es kişehir - Afyon çizisine kadar ko - valıyor.. Bugünkü Türk devletinin, Türk cümhuriyetinin üçüncü temel dire- ği de kurulmuş oluyor... — (Sakarya), Türk kurtuluş sa- vaşının en temelli dönüm noktası olmuştur: Düşman ordularını bir daha Türk ordusuna karşı saldıra- mıyacak derecede ezmişti Türk ordusunun değerini, ünü- nü, zafere imanını derinleştirmiş - tir. Türk milletinin, milli savaşına olan inancını, ve güvenini yükselt- mıştır.. Padişah ile taraftarlarının, ümitlerini kırmıştır. in tered dütleri silip süpürmüşlür. — Komşu ve yabancı ülkelerde de derin akisler yapmıştır: Cenubi Kafkas cümhuriyetlerile (Kars; muahedesi), Fransızlarla (Ankara itilâfnamesi) imzalanmış tır. Bu sayede, Avrupanın milli sa- vaşçılara karşı | gösterdiği bitişik ve birleşik cephede ilk gedik açıl- (Ankara ile cephesine almak imkânı elde edil- miştir. Adana mıntakası, anavata- ra kavuşuyor!.. Sakarya meydan döğüşü'nün Türk kurtuluş savaşındaki bu de- rin ve engin değerini takdir ed. Türkiye Büyük Millet Meclisi Mus tafa Kemal Hazretlerine Müşirlik rütbesi ile birlikte Gazi ünvanını veriyor.. Bu suretle 8 kadar 1919 da Osmanlı imperatorluğu paşalı - ğından çekilerek mücahit bir fert olarak milletin sinesine atılmış o - lan Mustafa Kemal, artık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Müşiri ve Gazisi oluyor.. ... l (Sakarya) nım yaptığı bu en - | gin tesir neticesi olarak düşmanla | rımız ilk önce sulh yolile bizimle anlaşmağa meyletmiş gibi görünü yorlar. İşi epeyce müddet savsaklıyor - lar; nihayet 1922 martında ilk ön- ce mütareke, sonra sulh esaslı diye bazı tekliflerde bulunuyorlar. Fakat bu teklifler, ciddi değil, o zaman bir klişe haline giren (sulh taarruzu) diye yapılan bir sistemin, bize de tatbik etmek iste dikleri çabuk anlaşılıyor... Türk milletini, milli hükümeti, milli orduyu, sulh propagandası ile gevşetmek ve zaman kazanarak kendi ordularını hazırlamak ülkü- sünü güttükleri bir kere daha mey dana çıkıyor. Yeni Türk devleti de, ayni silâhla karşı duruyor; oda dünya efkârı umumiyesini kandır- mak, ve sulh tekliflerini reddetmiş olmamak ve milli ordumuza çeki düzen verebilmek için lâzım gelen zamanı kazanmak üzere bazı kayıt ve şartlarla sulh müzakeresine mu valakat cevabını veriyor. Ve İzmi- ti görüşme yeri olarak gösteriyor.. Nihayet malâm olduğu üzere bu teklif ve mukabil tekliflerden müsbet hiç bir netice çıkmıyor.. Bu sütunlarda hemen her bir tafsilâtı- nı yazdığımız, son büyük taarru; başka kurtuluş yolu kalmadığı bir kere daha anlaşılıyor. Bunu herkesten önce kestiren Gazi Mustafa Kemal, daha tem - muz 1922 ortasında Türk ordusu - nun taarruza hazırlanması emrini veriyor... 25 Ağustos 1922 akşamı, Türk ordusu, düşmana saldırmak üzere pusuya yatmış bir halde hazırlan - mış bulunuyor. 26 ağustos sabahı ortalık ağarırken, Afyon Karahi - sar'm cenubundaki Kocatepeye, esatiri bir kartal gibi konan, Türk başkumandanı Gazi Mustafa Ke - mal, butun Hi Jiymaulık dünyası na, Türk milletinin son sözünü hay kırıyor: » — Türk ordulari ileri! veriyor.. O anden itibaren tam beş gün beş gece devam eden boğuşma dan sonra, düşman ordularını 30 Ağustos günü, Dumlupmarda Baş- emrini münakaşalar oluyor.. Nih Mustafa Kemal'in “Hâkimiyet, sal briii Big bir kili döreFindim köy | Bir kimseye, ilim icabıdır diye, mâ | zahere ile, münakaşa ile ver'imez.. Kudretle, karvvetle ve zorla alınır.” yolundaki açık ve kat'i izahlarıü: | zerine. 1 Teşrinisani 1922 de, ka - | bul ve ilân ediliyor. Yalnız, mü nasip zaman ve fırsatta kaldırıl mak üzere, (Hilâfet) şimdilik bıra kılıyor... Üç buçuk yıllık, emsalsiz kurtu Inüş savaşını, başardıktan sonra, başlayan emsalsiz siyasi ve içtimai inkılâp serisinin ilk ve derin teme- bi, artık kurulmuş oluyor. Rem rin idi ki, (Ferdi saltanat) tahtından | düşürülen, son padişah bir İngiliz İğömüsine - sığimmrek ilenötini:de ea dia katan Onuncu Yılın Bayramı On yil evvel aziz yurt, bir yıkılmış ocaktı Tüten harabeleri kim canlandıracaktı? Suyumüz bulanıktı, yüreğimiz yanıktı, Aramızdan çekilen düşmanlar uyanıktı “Halife, sarığını dolamı ış boynumuza, Yılanlar hazırlanmış girmeğe koynumuza, Beş yüz bin mübadil var, tarla ister, ev ister Şikâyetler geliyor: Açıktayız, yer göster! Trakya boş bir ambar, Anadolu bir bozkır, Devletin hazinesi beş parasız, tamtakır Daha kanlı gömleği sır! Yaraları kanarken İzmi 'tamızda savaşın, ir ile Maraşın., Başladık çalışmşağa, işledi kara sapan, Gazinin işareti, hem yaptıran, hem yapan! İsığile bizlere Milletin canevi Dokunduğu taş olsa, c. isteriyordu yolu, . Görür göz, tutar kolu. anlamın kalkıyordu, Dost düşman şaşırmıştı, Türklere bakıyordu. Kimseden borc almadık. taktık tırnağı dişe İsmet Paşa, tezelde verdi kendini işe! Kuşattı demirağla yurdun he köşesini. Kim haklı görmez onun bugünkü neşesini?.. Bir zaman ne kuş uçar, ne de kervan gecerdi, Çamlıbel sıştlarında haydutlar kan içerdi?.. Simdi saatlik ver, üç avlık yoldır Sivas, Yarın birer mahalle Garpte İzmir, Şarkta Kars! Bir taraftan sanayi isleri de acıldı. Fabrikalar kurulup ithalâttan kacıldı, Mala karşı mal verdik, Ayağımızı denk aldık, Din, dünyadan ayrıldı. Kurtuldu esirlikten mii koruduk paramızı kapattık yaramızı... samin girdi hoca, illet, bir köhne taca! Cahilin okuması, vazması işi vardı. Bunu da yeni harfler az zamanda başardı! Sanka giydik, dilimiz Daha neler, ne büyük, çetrefildi, düzelttik ne büyük işler ettik! Kalma geri, koş sen de, kalabalığa yanaş, Bugün onuncu yılın bayramı var, vatandaş! Şenlik yapıyor En sevinçli güni kumandan Meydan Muharebesin - | de her taraftan kuşatarak yok edi- yor. Mudanya müzakeresi Dünya harp şeriliğiler. in neticeli bir yoketme meydan döğü- şü)nü hazırlamak, idare etmek ve başarmak için, daima bi olarak kalacak olan, bu fer, yeni Türk devletinin kurtulu- şunu, bütün bir husumet dünyası - na tanıtıyor... Bu büyük zaferin ilk siyasi, ese ri Mudanya mütarekesi oluyor, 11 Teşrinievvel 1922 de İtilâf dev- letleri mümessillerile Garp cephe- i kumandanı İsmet Paşa arasında imzalanan, (Mudanya mukavele - namesi) , (Mondros) mütarekesi - nin irzalayanlar tarafından yırtıl- dığmı dünyaya yayıyor! Bundan 17 gün sonra da, 28 Teşrinicvvel - de Lausanne sulh konferansına p ğırılıyoruz. Fakat, hâlâ İstanbul hü kümeti varlığını hissettiriyor ve © - nu da bu konferansa çağırı 1 Ne gariptir, İstanbul hükümetinin artık irapta yeri kalmadığını, ne kendisi, ne Avrupa devletleri hâlâ kavrayamamış bulunuyorlar.. Bunu da , dünyaya filen anlat- et, geçti bak başa Gazi, iz: Bağırın, Yaşa Gazil... M. SALAHATTİN UN gösteriyor ve savuşuyor... Yerine (Halifei Müslimin) adını taşımak şartile son Halife Abdül - mecit seçiliyor. Lausanne İşte bu ilk inkılâp hâdisesin - den sonra, 21 Teşrinisani 1922 de Lausanne konferansı toplanıyor.. Osmanlı imperatorluğu devrinin asırlarca birikti, adli, siyasi ve iktisadi kapitülâsyonlar gibi içinden çıkılmaz , kirli ve karışık bütün hesaplar, konuşuluyor.. Ve bu hesapların ezici ağırlığını, gene yeni kurulan Türk devletine yük - lemek gayretleri, beyhude, sarfedil meğe başlanıyor... İsmet Paşa, Lausanne'da bua- sırlık karışık hesaplardan yeni Türk devletini kurtarmak için, et - rafını alan bütün bir husumet dün yasının mahir ve kurnaz tanınmış mümessillerinin salgınlarına Türk zekâsının inceliği ile boğuşu yor, uğraşırken, Gazi Mustafa Ke- mal de, Ferdi Saltanat'ın kaldırıl. Yerli malı kullanmak, milli iktisadiyatın yük- selen binasına yeni bir mak lâzım geliyor. taş ilâve etmek demektir | inkilâbını ması Hilâfetin salâhiyetsiz kalışı üzerinde, halkı tenvir etmek, ve halkın dileklerini, duygularını, öğ- retmek üzere, memleketi gezmeğe çıkıyor, yer yer, sorgular soruyor, cevaplar alıyor, konferanslar veri- yor, iradelerine uygunluğunu ölçü- yorlar, taptığı milletten ilham alı- yor, böylece kendi ruhu ile bağrın- dan çıktığı milletin ruhu arasında. bir alış veriş başlıyor.. (O), böyle milletin ve halkım a- | rasında nur alır, nur verirken, İs- met Paşa, Lausanne'da, düşman mümessillerile, Türk devletini es ki Osmanlı imperatorluğunun karı şık hesaplarından temi: mak için, boğuşurken, Türkiye Bü yük Millet Meclisi, azalarından, “Hilâfet ayni hükümettir. Hilâfe - tin hukuk ve vazifelerini yok et - mek hiç bir kimsenin!!! Hiç bir Meclisin! ! elinde değildir,” davası nı ortaya atanlar beliriyor !.. Müna kaşa ürüyor, dallanıyor, ne yazık ki, bu iş yalnız içimizde kalmıyor, tesiri ıda taşıyor, Lausanne konferansının gidişine dokunuyor... Düşmanlarımıza yeniden ümit ve - riyor.. O derecede ki,, konferans bile kesiliyor.. (4 Şubat 1923). İsmet Paşa yeni direktifler almak üzere dönüyor. 18 Şubatta Eski - şehirde, Gazisi ile buluşuyor.. Her iki vaziyeti yeniden göz- den geçiriyorlar.. Neticede: Halkın düşünce ve duygularını | derinden derine sezmiş olan Gazi Mustafa Kemal, milletin reyine yeni baştan baş vurmak lüzumuna karar veriyor, ve bunu Türkiye Bü yor. Ve yeni intihaba karar verili- yor. (1 Nisan 1923). Bir hafta sonra da, reisi bulun- duğu Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyetini Halk Fırkasma kalbediyor. Ve böylece siyasi ve iç- timai inkılâp hareketine daha zi - yade hız veriyor. (8 Nisan 1923). — İşte Türk halkının bağrın - dan doğan (Müdafaai Hukuk) tan (İnkılâpçı Cümhuriyet Halk fırka» sı) böyle doğuyor.. Herkesin bildiği dokuz umdeye göre bir taraftan seçim yapılıyor. Diğer taraftan, yeni direktiflerle tekrar Lausanne'a dönen İsmet Pa şa, sulh konferansında, dünkü ha- sımlarının son enerjileri ile çarpış- makta devam ediyor. Her türlü kayıtlardan kurtulmuş yepyeni bir Türk devletinin yaşaması için, kud retle, kuvvetle ve zorla elde ettiği- miz temellerde, pürüz bırakmamak direl tifini «reyük “şefinden alan İsmet Paşa, kendisini kuşatan ha- sımları ile boğuşuyor. Ve nihayet, İnönleri, — Sakarya © boylarında, Dumlupınar sırtlarında emrindeki orduları ile, Başkumandânından al dığı direktiflerle düşman orduları - nı yere serdiği gibi, burada da si- yasi hasımlarını yeniyor. ve 24 Temmuz 1923 te Lausanne'ı , hasım larına imza ettiriyor. Tam bu sırada, yeni millet ve - killeri de Ankarada toplanmış bu- lunuyor.. ve “Türk milleti aleyhi - ne, asırlar beri hazırlanmış ve Sevr ile bitirildiği sanılmış büyük bir suikastin” yıkılıp yok edildi. ni ifade eden ve Osmanlı imper: torluğu devrine ait tarihte eşi geç- memiş siyasi zafer eseri olan Lausanne'm, büyük bayramını ya- Ağustos. İkinci Türkiye Büyük Mil let Meclisi, Lausanne'ı, alkışlarla olmanın şartları olan “Milli toprak, sal, milli pazar, mill or- politika, milli hazine, milli mahkeme, milli terbiye ve milli kül tür, temelleri kurulmuş bulunuyor. . — Bundan 6 hafta sonra da İs- tanbul, düşman kuvvetleri tara - fından boşaltılıyor, Türk ordusu, halkin, bir misli daha görülmemiş çoşkun ve taşkın sevinçleri içinde İstanbula girerken, düşmanlarımı- zın son kuvvetleri de gemilerine binmiş ve ebediyen | İstanbuldan bulunuyor... rtık, Türk inkılâbmın yürüme in, dıştan gelmiş engel kalma- mış bulunuyor... Gazi Mustafa Kemal daha 23 Nisan 1920 de doğan yeni Türkiye devletinin adını da açıkça söyle » mek zamanı geldiğine karar veri- yor. (28 Teşrinievvel 1923), ve ertesi günü (29 Teşrinievvel) de birçok hararetli ve heyecanlı mü - nıkaşalardan sonra, ni Türk devletinin idare şekli “Cümhuri - yet” olduğu ilân ediliyor. Artık Türk milleti, başlayan (Ferdi saltanat) ın ilgasından sonra gelen bu ikinci ve en temelli inkılâbına da, Gazi Mustafa Kemal'in, rehberliği ile ermiş bulunuyor. Ve geçirdiğimiz büyük savaş sonunda elde ettiği- miz “milli kazançların ve inkılâp neticelerinin en üstünü, en kıy- metiisi,, olan “ ülküzün dili bâkimiyet,, | 5 €n iyı, cu doğru, cü gür | zel temsil ve takik cücu bir uev- | det şenli bulunan (Uumhuryet) € kavuşmuş bulunuyor. işte bugün onuncu yıldönümü- münü kutuladığımız (Cümhuri- yet) e, bu kadar imsalsiz boğuş- malardan, tarihte bir benzeri ca- ha olmıyan zorluklarla çarpıştık- tan sonra ulaştığımız cümhurıye- tin on yılda, doğurdiğu içtimai, si- İ yasi inkilâplar, iktisadi. ilerieyış ve serpıuşler, gözle görülür, el ile tutulur bir halde meydandadır... Fakat (Cümhuriyet) ilânile iş bitmiş olmuyor, henüz ortada hi lâfet.. Şer'iye ve evkaf vekâleti... medreseler.. tekkeler.. gibi skolâs- tik, doğmatik ve bâtıl fikirleri temsil eden, müesseseler , halâ (Cümhuriyet) in karşısında birer engel olarak dim dik duruyorlar. Buralardan ilham alan bazı gaze- teler de, “Hilafet,, makamının ve “Halite,, nin vaziyetleri üzerinde fenalıkiara yol açacak yazılar yaz- mağa başlıyorlar.. Bir taraftan (Halife) , depde- beli cuma alayları, tantanalı ge- zintiler yapmağa, ecnebi mümes- sillerin nezdine memurlar yolla- mala, ihtiyat zabitlerini bile ka- bul ederek şikâyetlerini dinlemek salâhiyetini kendinde görmeğe,bat yor . (Ferdi saltanat) ın kaldırıldıçı sırada, muvakkat bir zaman için bırakılan “Halife ve hilâfet maka: mının, hakikatte, ne dince, ne de siyasetçe hiç bir mâna ve hükmü olmadığını, (Halife) de, taraitar- ları da henüz bilmiyorlar veya bil- mek istemiyorlar, 1974 şubatınm balarında, ma- nevralar münasebetile İzmirde bu lunan (Gazi Mustafa Kemal), iş in aldığı bu gidiş üzerine, hilâfe- tin de Kalaıruması ıçın, bekieaıgı fırsatın geldiğine karar veriyor. Ve 1 mart 1YZ4 günü meclisi açar- ken söylediği nutukla “Hilâtetin | kaldırıması,, Hatife ve Osmanlı hanedanının Türkiye dışına çıka- rılması; “Terbiye ve tedrisatın birleşti. rilmesi,, , (Şer'iye ve Evkaf Vekâ. letinin kaldırılması) gibi üç yeni inkılâp temeli daha kuruyorlar. . Artık, cümhuriyetin karşısma dikilecek çürük müesseseler kalmır- yor;. Din ile devlet işleri ayrılmış, dinin politika âleti edilmesine im- kân bırakılmamış, tek mektep; tek mahkeme kurma inkılâbı yapilmiş oluyor. Fakat bu sefer de başka en geller türüyordu.. Kurtuluş savaşında, Gazi Mus- tafa Kemal'in bayrağı altında çalışan, bazı sayılı zatlar, maatte- essüf şimdi, Gazinin yeni başladı- İ ğı temelli inkılâp yürüyüşüne de ayak uyduramamağa başlıyorlar.. O zamana kadar (Halk Fırkası) namına mebus seçilenlerden, bi kısmı, başlıyan inkılâp yürü; nün önüne gerilmek istiyorlar. | Tertipler (komplo) lar yapıyor- lar. Nihayet Millet Meclisinde gün- lerce süren istizahlarile meramla- rmı gösteriyorlar... Ve (Terakkiperver - cümhu- riyet) fırkası adlı muhafazakâr bir fırka teşkil ederek, (İnkılâpçı Cümhuriyet Halk Fırkası) nın kar şısına: “Fırka efkâr ve ü yeye hürmetkârdır.,, Bayrağı dikiliyorlar.. O andan itibaren de, bu yeni fırka, çok geçmeden memlekette | muhafazakâr, mürteci" bedbin, ve işsiz, meramlari başka başka, yal- huz müşterek noktaları, inkılâp düşmanlığı olan, bir (Gayri mem- nunlar halitası) hâline giriyor.. Ne kadar muzır unsurlar varsa he- men hepsinin sığınağı oluyor.. Bu fırkanm , türlü türlü dilek. teki elemanları dini tahrikâta baş. Nihayet iş o dereceye va- i, (Şark isyanı) o patlıyor ; Cümhuriyet rı, yeniden kan dökmeğe, can vermeğe mec- bur oluyor.!, Büyük Millet Meclisi Takriri sü- kün kanunu çıkarıyor, istiklâl mahkemeleri yeniden görülüyor., Ordusundan bir kaç fırkasını se- ferberederek uzun müddet âsiler- le çarpışıyor... Milletin hazinesin- den de milyonlar sarfediliyor. .Cümhuriyet, bir tehlikeden da- ha kurtarılıyor. İnkılâp yürüyor: Tekkeler, zaviyeler, türbeler, kapanıyor; tarikatlerle şeyhlik, müritlik, çelebilik, falcılık, büyü- cülük, ve türbedarlık,, namları kal dırılıyor.. Türk içtimai heyetinin, hürafelere tapan, iptidai bir mil. let olmadığı bütün dünyaya gös teriliyor.. — Terakki ve menediyet düş- (Devamı karşıki sayfada .ö ikadatı dini- ile

Bu sayıdan diğer sayfalar: