29 Ekim 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 40

29 Ekim 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 40
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Adı “Osmanlı İmperatorluğu,, hakiki ve iktısadi bünye ve mahi - yeti ise bir “yarı müstemleke” o - İan idarenin mali sistem ve siyase- ti üzerinde bir an durmak; kaybol. | muş uzun yılların, kaçırılmış fırsat | larm acısını duymak itibarile fay - | dalıdır. Çünkü buderin ıztırap; Türk milleti gibi tükenmez bir ha- yatiyeti olan heyete ancak sürük - İeyici, yapıcı ve kurucu bir heye - yecan ve kudret bahşeder. Maziyi tamir etmek, asırlarca geri bırakılmış mesafeleri kapat - mak; kudretli mücehhez i- leri oldukları Okadar haris ve son derecede o merha- metsiz olanlara karşı milli korumak; siy: olunacak müsavi vaziyeti iktisadi sahada da elde etmek!.. Bu hedeflere işaret eden Türk davasını başarmak inkılâpçı olma- dan asla mümkün olamazdı. Meşru tiyet devri: İnkılâbın sathında kal mıştır. İleri ve müstakil memleketlerde milli hâkimiyetin ifadesi olan büt- | çelerin esas ve ruhunu değil şeklini almakla iktifa etmiştir. Bütçe mü - | zakerelerinin de ruhuna değil me- rasim ve formalitesine kapılarak oyalanılmıştır. İstibdat devrinin menhus mi - rası olan harici borç arttıkça: mem leketin iktisadi varlığı; yabancıla - madiyen darlaşan bir de kıvranıyor du. Dahilde de: İnkılâp ruhunun, düşüncesinin tahammül edemiyece ği kanuni mevzuat muhafaza ve yeti idame etmekten sari kaygu- ları olmayan rejimlerin tarihin se- petine yuvarlanmaları mukadder - di. Netekim böyle de oldu... İmtiyazlar bağışlanarak elde e- dilen mütemadi. istikrazlarla geri kalmış bir milleti yükseltmenin im- kânsız olduğu ve olsa olsa bu yo- lun ileri milletlerin ezici tahak - kümlerini ebedileştirmeğe yaraya- | cağı acı hüsranlarla öğrenilmiştir. İmperatorluk: Çalışan Türk yı- ğınlarına, Türk köylüsüne karşı da- ima hasım bir vaziyet almıştır. Türk köylüsünü bir taraftan hari - cin istismarına diğer taraftan da dahilde ağalar, tefeciler, ortakçı - lar bir kelime ile mütegallibe sal- tanatının zulüm ve tahakkümüne maruz bırakılmıştır. Türk iktısadi bünyesinin belke- miği sayılması icap eden fedakâr ve çalışkan Türk köylüsüne karşı meşrutiyet devri de: lâkayıt ve 80- ğuk bir siyasi teşekkülün tavrını takınmıştır. Kısaca Mz ki: İmpera - torluk bütçeleri tikrazlı ve millet aleyhine ani bütçeler i- di. İstiklâl mücadelesinde: Milli te- şekkülün elini koyduğu vatan parça larındaki mal sandıklarında hiç bir paraya rastgelinmedi. Millet bütün malını “tekâlif” şeklinde tabsis etmek suretile zaferin mali mesnedini tesis etti. İşte; cümhu - riyete memleketin mal İaresi bu vaziyet içinde terkedildi... — Vergilerimiz nasıl olmalıdır?. | — Memleketin “vergi verme” kabiliyeti nedir?. — Memleketin vergi sistemi ile memleketin servetlerinin inkişa! milli sermaye ve tasarrufun biri mesi ve bunlara dayanacak ol. milli iktisadın kurtuluş ve yükselişi | gibi mevzular arasmda ne gibi mü- Dasebetler mevcut olmalıdır? — Vergi sistemimiz. ile içtimai, Vergiyi servet, gelir , derece ve seviyesine göre nasıl tak- sim etmelidir? Bir iktisadi “yarı müstemleke” olan Osmanlı İmperatorluğu bu kaygularla alâkadar olmamıştır. Milletin ve hükümetin birbirini ta- mamlayan bütünlüğünü ifade ede yeni Türkiye devleti nazarımda se; bütçe: mali olduğu kadar ikti- sadi, içtimai ve'siyasi bir program olarak ele alımmıştır. Fırka progra mınım, fırka prensiplerinin rakam - larla ifade olunmuş bir nüshası te lâkki edilmiştir. Mali meseleleri; mali işlerin ve bunların maddi ifadesi olan büt çenin iktisadi ve içtimai vaziyet | üzerindeki inikâsları ihmal olun - mamıştır. Devletin ifa edeceği hizmetler, başaracağı işler dolayısile yapaca ğı masrafların tesbiti demek ayni zamanda devletin hususi teşebbüs erbabının, vatandaşların faliyetine bırakacağı sahaların hududunu çiz mek demektir. Bu mühim nokta ih mal edilerek bütçe müvazenesi te- sis olunamazdı. Bu itibarladır ki: Cümhuriyet bütçelerinde: masraf- beri tahmini ve tahsisatm kabu- ; kabul edilen masrafların kon « trolü milli hâkimiy. tecellisini tebarüz ettiren hususi bir ehemmi- yetle karşılanmıştır. Devletçil mizin tatbikati neticesi olarak dev let salâhiyetlerinin artması, devle- tin istihsal sahasına da girmesi, bütçe mefhumuna gittikçe geniş memleketşümul bir ehemmiyet ver dirmiş ve bütçenin klişe mahiye - ti de değişmiştir. Böyle bir bütçe telâkkisine sahip olan inkılâp reji mi hesaplarında daima vuzuh ara - mış ve devlet muhasebesinin vet lerin mahalli sarfını lâyikile müra kabe edebilmesini temine çalışmış tır. Cümhuriyet maliyesi: her va - tandaşın maliyesi demektir. Vergi- leri, ne kadar ağır olur olsun, hak- İı ve meşru addettiren, bu yüke memnuniyetle tahammül ettiren: vergilerin sarfedildiği maksat ve gayedir. Tahsis edildiği işlerin ma- hiyetidir. ... Bütçe: milletin hayatina, istik - baline, mukadderatına hâkimdi Bu kadar şümullü ve milli hâkimi- | yetin en esaslı ve fili bir tarzda te- celli ettiği mevzulardan biri olan böyle bir esere ne kadar ihtimam edilse azdır. Eğer bütçe mefhumu: milletin hayatile istikbalile bu kadar sıkı bağlı olmasaydı; iktisadi, içtimai ve siyasi bütün amdelerimizle alı kadar olmasaydı bu mevzu üzerin- de çalışmak içi hüsnü ni - yet ve aklı selim i Yeni Türkiye devleti ilçe - nin” Türkiye gibi geri kalmış bir | memlekette ne derece hay. hem miyeti haiz olduğunu bildiğinden bu “millet mevzuu” etrafında da- ima bütün faaliyetleri , elindeki bü tün ibtisasları seferber etmiştir. Cümhuriyet bütçelerini, tetkik | ederken, iki esaslı kısma tasnif et- mek lâzımdır. 1 — Zafer tarihinden — dünya buhranının memlektimizi sardığı günlere kadar olan devire 1I — Dünya buhranımın yurdu - muzda tesirlerini hissetmeğe başla dığımız tarihten bugüne kadar o - lan devire . ra ilk iş olarak (“vergi yükünün merkezi sikleti”, çalışkan ve feda- 1 Türk yığınlarının, fakir Türk sünün asırlardan beri çökert- iği omuzlarından kısmen kaldıra- rak inkılâba kadar vergi nedir? bil meyen muhitlere nakletmiştir. Dev let gelirinin ana kaynağı olan ver- gilerin Cümhuriyet devrinden ey - vel gösterdiği gi adaleti,, “içtimai adalet, mef- humlarile telif edilmez bir halde idi. Zaferden dünya buhranınm Tür kiyeye sirayet ettiği tarihe kadar olan devre zarfında bu memleke - tin “vergi verme kabiliyeti” Türk milletinin hayatiyetinin, dinamik faziletlerinin su götürmez maddi bir delilidir. irekli harplerde yıpranmış, fakirleşmiş, bütün ihtiyatlarını tü- ketmiş, eşya “stoklarını eritmiş, va- rını yoğunu istiklâl uğuruna ver- mekten çekinmemiş bir milletin za- ferden sonra gösterdiği bu “haya - ikbalimiz için en büyük ü- mit kaynağıdır. Zaferi müteakıp baştan başa harâp bir vatan karşısında kaldığı mız vakit: elimzde istismar edile - cek müstemlekeler yok idi... Bilâ- kis memleket müstemleke olmak - tan kendisini güç kurtarmış bulunu | yordu.Mütecaviz, mutearriz bir har | i ilâkis istiliya uğrayan öz va- tanımızı müdafaa vaziyetindee i - « Bu emişru “müdafaai mvcudi- , harbinden sonra bile mağlüp- İardan harp tazminatı alrak bu mil letlerle aramızda doldurulmaz kin ve adavet uçurumları kazmak iste- Siyasi istiklâlimizi Lausanne'da | askeri cidali; mali bir cidal ile te- umumi manzara “ver | MİLLİYET PAZAR 29 TEŞRİNİEVVEL Cümhuriyet Maliyesi ve Türk Parası Vergilerimiz nasıl olmalıdır? - Bütçe - İktasadi devletçilik - Dünya buhranı v: Türkiye -Müvazene - Ticaret iyi -Kontenjantman - KİRİ -Hedefimii ü haz - olan tasdik etmiş olmağı bir tü medemeyen; ve henüz bi lâfi etmek “isteyen zihniyetlerin karşısında bulunuyorduk. Müsavi şartlarla, mütekabiliyet | esaslarına daynân hak ve menfaat leri tanıyan beynelmilel bir teşriki mesai mevzuu bahis bile olamaz - dı. Siyasi zümreler kendi peykleri- ni finanse etmek ile meşguldü - ler. “Cemiyeti Akvam istikrazları” birbirini muntazam fasılalarla ta - kip ettiği bir devirde cümhuriyet idaresinin mesul devlet adamları her vakit olduğu gibi bu defa da gözlerini, ümitlerini, emellerini Türk mi in hayatiyetine, çalış- kanlığına çevirdiler. İktısatta milletin geri bırakıldı- ğı mesafeleri ancak “iktısadi dev - letçilik” ile kapatabileceğimize ka rar verdiler. Kültür, ilim, iktısat sahalarında asırlarca geri bırakıl - mış bir cemiyetin çok çalışmaktan ve hususi tedbirlerle yetiştirilmek - ten başka çaresi olmadığını pren - sip halinde ifade ettiler, Varidat inkişafına, fazla vari - dat tahsiline müsait olan bu iktısa- di devrede ne yapıldı?. Kısaca denilebilir ki her şey ye- niden kuruldu. Devlet Cümhuriyet idaresinin başardı- ğı eserleri burada saymak uzun o- lur... Hepsine lâyik olduğu ehem - miyeti vererek ayrı bir tez halinde yazılacak başlı başına bir mevzu - dur . Yalnız milli vahdetimiz, üze- rinde tarihi rol oyanycak bazı bü - yük eserler üzerinde tevakkuf etme den geçmek te doğru değildir... İmperatorluğun imtiyazlar ba - dışlayarak, ağır faiz yüklerine kat- lanılarak've yıllarca sürüncemede kalan inşaat neticesinde elen n***x; şimendifer yollarınm uzunluğuna yakın bir şebekönin pex kıs. wr devre zarfında kurulduğunu görüp te istikbale emniyetle bakmamak imkânsızdır. — Şimendiferlerimz, anayurtta ördüğümüz bu demir ağlar her şey den evvel milli müdafa kabiliyetini en aşağı iki üç misli artırmıştır. Muhtelif aksamı arasında hiç bir irtibat olmıyan bir yurtta - milli vahdet - mevzuubahis bile olamaz. Şimendiferlerimizin bu siyasi ve içtimai rolü milli müdafaaya olan hizmetinden hiç te aşağı değildir. — İktisadi bünyemizdeki kanın bütün vatan aksamında deveran et mesini gene şimendiferlerimiz te - | min edecktir. Burada “herhangi bir imtiyazlı şirketin plânçosunda elde edeceği kâr” mevzuu bahis değil - dir. Bu hatlar şüphe yok ki; mem- leket iktısadiyatma faydalıdır. Ve bu itibarladır ki bizim telâkkimize göre ayni zamanda iktısadidir. Nakil vasıtalarını asrileştiren nafia programımız şimendiferler - den başka eserleri de ihtiva etmek- tedir. - İktisadi havzalarını yekdi- gerine bağlayan büyük köprüler bu meyandadır. Varidat inkişafı devresinden şüphe yok ki, yeni Türkiye devlet adamları memleketlerini istifade lendirmek imkân ve yolunu bul - muşlardır. Milletten istenilen feda kârlıklarla kurulan büyük eserler: Türk milletinin maddi varlık plân- çosunda bugün mevcuttur, Nazari | öğütlere, başka memleketlerin biz- | den tamamen aykırı olan hususi - | yetlerinden ilham alan hükümlere, bitmez tükenmez tavsiye ve nasi- | maliyesi!.. Fikir, kültür, medeniyet hatlara bel bağlamış olsalardı; yüz lerce milyon Türk lirası değerinde! olan bu varlıklar bugün bir haki- | kat olamazdı. Milletlerin önüne çı- kan fırsatlar, fertlerin istifade ede- bileceği fırsatlardan daha çok az - dır. “Varidat inkişafı” devresini bütün dünyayı sarsan umumi buh- ran senelerinin takip ettiği nazarı i tibara almırsa: tarihi yeceği bir gafletine düşülmüş ola- | cağı kabul edilr. İşte hakiki dev - let adamları böyle mehek taşları - | na vurulduğu zaman belli olur... | Nakliye tariflerine ve nakil va- sıtalarma hâkim olmağı iktisadi devletçiliği icabı telâkki eden cüm huriyet idaresi imtiyazlı şimendifer hatlarını da tamamen satın almış bulunmaktadır. — Techizatı , malzemesi tama- men yenileğen maddi, manevi bü- | yük bir kuvvet ifade eden bir m vücuda getirilmiştir. Göğsümüz ifti harla kabararak iddia edebiliriz ki bugün memleketimizde ordu en il mi en rasyonel kurulmuş bir teşki- lâttır. İktidar ve liyakate, mesbuk hizmetlere en fazla yer veren mo- dem bir teşkilâttır. Böyle bir ordu- nun değeri ve kıymeti - dünyanın atlattığı bugünkü tehlikeli ve tarihi geçitlerde daha iyi kavranılıyor. Bu| kuvvet: Türk inkılâbının şefleri - nin elinde her şeyden evvel bir sulh . Sulh faaliyetinde oynadı- mız wiibim rol ve mevki bu kana- atin en kuvetli müeyyidesidir. “Mali ve iktisadi kalkınma” dev rimize ait ileride tarihi tetkikat ya pılırken geçirdiğimiz son on sene- lik sulh devresinin ne büyük ve ne kıymetli bir “Mali ve iktisadi kal - kınma” âmili olduğu şüphesiz ki te- barüz ettirilecektir. Cümhuriyetin milli müdafaaya ayırdığı tahsisatı vaktile çok gör- müş olanlar son aylardaki sulh faa- liyetinin hakiki ve mahviyetper- ver hizmetkârmın kim olduğunu sezmekte herhalde müşkülât çek - mezler. Milli müdafaa tahsisatını bulanlar: Zayıfların sürüklen | dikleri badirelerin malen ve nakden ne kadar pahalıya mal olduğunu tahattur etmeleri lâzımdır. Trablus Garp ve Balkan harpleri Meşruti- yet maliyesinin büsbütün yıkılma- sına sebebiyet vermişlerdir. — Ordu ile kıymetli ve çok mü- essir bir teşriki mesai kabiliyeti göstereceğine imanımız olan do- manmamıza sarfedilen fedakârlık - lar da ayni gaye yolunda yer bul - muştur. — Rejimin: iktısadi, içtimai um delerini tahakkuk ettirebilmek hakkiyle güvenebileceği “kredi esseselerimiz,, vücuda getirilmiştir. Önümüzde ikinci on yıllık “kurma ve yapma” devrinde bunlara mü - him vazifeler düşecektir. Masrif ve kültür mevzuu cüm- hüriyet idaresinin en ziyade hassa- siyetle çalıştığı bir mevzudur. İn - kılâçı şefler bugünkü tahsisatı en aşağı on misline çıkaramadıkların- dan dolayı eminim ki her an derin bir elem ve ıztırap duymaktadır - | lar, Görülüyor ki: Devletin önayak | olmasından, devlet faaliyetinden | çok şey bekleyen bizim gibi asır - larca geri bırakılmış bir millet i - çin “bütçe” ne derece hayati ehem aizdir, Bozuk bir devlet inkişaflarımızı bile tehlikeye 80 - kar. Çok mihnetli, ıztıraplı si lelerle kazanılmış bütün bir bal, bütün inkılâp eserleri tel ye uğrayabilir... İşte bu inanla ikinci on yıllık mali mesaimiz için bir temennide bulunacağız. Cenup hudutlarında vurulan ka- çakçılarla Türk içtimai hayatımda maalesef hürmet gören vergi ka - çakçıları arasında hiç bir fark yok e Vergi cibayet ve tahsilinde: hu şunet ve cebrü şiddet gibi rejime yakışmayan ve neticesiz, faydasız olan bir usul kabul edecek değiliz. Azami nezaket ve terbiyeden ayrıl madan bü kaçakçıları yakalamak mümkündür... Teşkilât ve disiplin meselesidir. Bugün mevzu vergi - lerden azami verimlerini almak i - çin Cümhuriyet idaresinin çok plân lı ve'sistematik mesai sarfedeceği- ne imanımız wardır, Mesele zan ve tahmin edildiğinden daha ehemmi yetlidir. Vergi adaleti, içtimai ada let: kaçakçılığın herhangi seklin - de olursa olsun önüne geçilmesini istemektedir. SET “e. Dünya buhranmın tesirlerini memleketimizde göstermeğe başla dığg tarih ile bugün arasındaki dev rede takip olunan mali siyaset ta - mamen realisttir. En kuvvetli iktısat bünyelerine; asırlarca birkmiş sermaye ve ihti - yat kuvvetlerine dayanan milletle- rin buhranm ilk sadameleri kar - şısımda nasıl şaşalayıp bocaladık- larını gözönüne getirmek faydalı - dır. O zaman, yeni Türkiyenin mu - kadderatını idare eden mesul mev kideki devlet adamları tarihi vazi- felerini çok iyi kavramışlardır. “Varidat inkişafı” devresini buhranın takip etti; görünce der hal realist ve ileriyi gören kararlar- la harakete geçmişlerdir. Bir çok milletlere acı hüsranlar hazırla - yan meş'um hayallere kapılmadan, buhranın gelip geçici olduğu tesel lisi ile oyalanmadan “azimli ve sebatlı bir tasarruf çığırı” açmış lardır. Buhranm doğurduğu yeni şart- lara mali hayatımızı uydurabilmek için esaslı bir program çizmişler - dir. Cümhuriyet hükümeti “Mali kal ini başlangıçdan beri, bir “kül,, olarak ele almıştır. “Mali 1s- lahat” davası imperatorluk devri - nin zihniyet ve telâkkisinde olduğu i bir “yüksek komisyon” sadece bir tenkihet işi!.. Ve bir iki ecnebi mütehassıs celbi meselesi değildir. Bu dava başlı başma ne malidir. ne de mü: an o iktisadidir ve ne de yalnız içtimaidir. Bu üç sa - hada da kökleri vardır. Bu üç mev zudan da muvaffakıyet unsurları - nı toplamağa mecburdur. Hülâsa başlı başına bir memleket ve mil - let işidir. Üç cepheden birden çalışmayı isteyen bir savaştır. Cümhuriyet idaresi: bu vadide en ileri memleketlerin takip catik- leri en ilmi ve en makul bir prog- ramı adım adım yılmadan tatbik etmiştir: 1 — Her şeyden evvel müvazene Ni bir bütçe II — Dış borçlar meselesinin hal- li ve düyunu umumiye yükünün ha fifletilmesi, HI— Hazinenin dalgalı borçla rının tedricen tasfiyesi, IV — Türk parasının istikrarı- nın temini, V — Kısa vadeli harici devlet angajmanlarma buhranın icabati - le ahenkli bir şeklihal bulunması VI — Bütün bunlarla müvazi o- larak iktısadi inkişafa yarayacak, hizmet edcek tedbirlerin alınması. Türk milletinin istikbaline, ha- yatına taallük eden bu mühim mev zular daima bir kül olarak ele alın malıdır. Çareleri ayrı ayrı, yekdi- ğerinden tecrit ederek bulunamaz. İşte yeni Türkiye devleti mali da - vayı bu zaviyeden görmüş ve tetkik 'üvazene” mefhumuna gelin - ce: Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye hükümeti ve herhangi bir suretle mesuliyet mevkiinde bulu - nan Türk devlet adamları “müva- zeneyi” daima şümullü ve etraflı o- larak nazarı itibara almışlardır: Rütçe müvazenesi Ticaret müvazenesi Tediye müvazenesi Bir kelime ile Türk milletinin umumi hayatındaki müvazene!.. ... Türk parası Cümhuriyet idaresinin devletçi- Son altıncı keşidede ollektivist ve mutlak bir dev ik olmadığından bir taraftan bizzat kendi uhdesine aldığı işleri başarırken, diğer taraftan da mil - letçe kalkmabilmemiz, vatandaş « ların hususi faaliyetlerinin seme - reli ve muvaffakıyetli olması için müsait zemin ve şartları hazırla » mağı daima vazife bilmiştir. Milletlerin mukadderat ve istik balinin: Fertlerde olduğu gibi ken dilerine mübadele vasıtası, kıymet ölçüsü ve tasarruf vasıtası rolünü oynayan paralrına bağlı olduğunu hiç bir vakit gözönünden ayırma “ mış olan Cümhuriyet rejimi Türk parasmın korunmasına hususi bir ehemmiyet atfetmiştir. j Türk mali siyasetinde: Mücade* le devirlerinden beri bir insicam vardır. Fikri takip vardır, İnkılâp Şefleri devlet maliyesinin ve milli iktısat zaruretlerinin kısım kısım parça parça ekseriya mütenakız ya” rım tedbirlere tahammülü olmadır ğını çok iyi takdir etmişlerdir. İm- peratorluk devrinden karşılıksız takriben 158 milyon Türk liralık kâğıt para devralınmıştır. Kuvvetle meydana koymakta büyük bir fayda gördüğümüz ci ? het te: Türk milletinin yaşaması veya ölmesi bir meydan muharebesinin neticesine baktığı büyük imtihan günlerinde bile “enfilâsyon” yolu na sapılmamıştır. Türk milletinden, vaziyetin i « cap ettirdiği fevkalâde fedakârlık- lar istenmiş , o da şuurlu kavrayışt ile bu fedakirlıkları fazlasile ver: miştir. Sevgili Milliyet'in büyük inkılâba tahsis ettiği fevkalâde bir nüshada; inkılâp heyecanı taşan ya zılar arasında Türk parasınm istik rarını temin için takip olunan u: lerin teknik müfredatı © üzerinde durmak istemem. Yalnız şurası mu hakkaktır ki; bütçede olduğu burada da en rasyonel. en.müetsir delayisile en zahmetli ve çetin yoldan ilerlenmektedir. Paramızı koruyabilmek için yalnız “bütçe müvazenesi” kâfi de- ğildir... Ticaret müvazenemizin, t€ diye müvazenemizin de lehte olma- sı, gittikçe aksifleşmesi lâzımdır. Bunun için de istihsalimizin fazla" laşması ve ihractımızın “kıymet” itibarile artması icap eder. İstihsa- limizin artması ve dünya piyasala - rında sürülebilmesi için de rasyo - nelleşmesi, maliyet fiyatlarının düf mesi zaruridir. Malarımızın satıl - için maatteessüf bu da kâfi ” dünya pazarla « şı için yegâne âmil ol maktan çıkmıştır. Milletler arasın - daki mübadeleler, alış verişler sık! bir tarzda organize edildiğinden ayrı ayri ticaret muahedelerile mah reçlerimiz imkân dairesinde muha» faza edilmelidi Eğer bu gayeye erişilmezse: Türk istihsal kütleleri iştira kabiliyetlerini kaybederler. Vergi verme kabiliyeti azalır. Do- layısile bütçe müvazenesi bozulur. Sözlerimize bütçe müvazenesi ile başlamıştık. Garip bir tesa. ile gene onunla sözümüzü bitrmiş olduk... İşte bu dava o kadar muğ lâktır ki muhtelif unsurları hep birden gözönünde tutulmazsa fasit bir dairenin içinde hallolmadan dö Reali görüşten ayrılmayan cümhuriyet idaresi diyebilriz ki: ilinin malını sat” yalnız iktisat si * yasetinin değil umumi harici poli (Devamı karşıki sayfada Yine müşterisine 200.000 lira kazandıran piyango bayilerinin şampiyonu, Eminönünde, köşede: ge” TEK KOLLU GAZİ CEMAL'in “2 GAZİ GİŞESİ Muhterem müşterilerinin mukaddes Cümhuriyet bayramlarını kutlulâr. Bayram günleri gişemiz açıktır. Yeni tertip 25.000 numero üzerindedir. Bilatler azalmıştır. Acele ediniz. Her halde piyan- godan kazarmak için TEK KOLLU CEMAL'in UGURLU ELİNDEN bilet alınız. Müşterilerine Büyük fedakârlık... Sürpriz... ADRESE ÇOK DİKKAT: Eminönü Köşede: Tek Kollu Gazi Cemal'in Gazi Gişesi.

Bu sayıdan diğer sayfalar: