29 Ekim 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 18

29 Ekim 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Muhterem vatandaş; ecnebi tıraş bıçaklarına Muhterem vatandaş; ecnebi tıraş bıçaklarına tercihen yerli malı olan tercihen yerli malı olan Hakiki Radium Tıraş bıçaklarını daima kullan ve her yerde ara! Senelerdenberi Hakiki umum halkımızca Radium Namile maruf olan ve halis İsveç çeliğinden yapılan yerli tıraş bıçaklarımızı her yerde arayınız. yet zengindir, tamamen bakirdir. 4 — Fethiye havalisi, umumi harpten evvel en fazla işlenmiş yer lerimiz burasıdır. Başlıca Üzümen, Çayiçi, Kargi, Eldirek, Kızılkaya, Çinger, Sandrasdağ, Çayhisar, İn - lice, Köyceğiz mevkilerinde krom zuhuratı mevcuttur. Bazı mevkiler pek ümitli zenginlik göstermekte - dir. Buralarm bir kısmında bir Fran sız şirketi çalışmaktadır. Marmaris civarında da bir Türk müteşebbisin himmetile mühim ya -| | laklar keşfedilmiş, bu sene çalış - mağa başlamıştır. 3-5 bin ton ara- sında ilk sevkiyata başlamak üze- redirler. 5 — Mersin havalisi de kâmilen serpantin arasında bulunmakta ve yer yer kromlara tesadüf edilmek- tedir. İçerlere ve şimale doğru sa- hanın çok geniş olması muhtemel- dir, Kromlarmı yıkayarak çok zen gin bir derece elde edilebilmekte- dir. Harbi umumiden beri muattal duran bu sahada son senede gene bir Türk firmasının neticeli teşeb- büslerine şahit oluyoruz. Alâiye, Kastamonu vilâyetlerimizde krom zuhuratına rastgelinmiştir. Ergani civarındaki cevher yığınları ve nisbeti hakkın- da verilen malümat pek yüsek ü - mitlidir. İşlediği takdirde dünya | piyasasında mühim rol oynayacak vaziyette olduğu tahmin edilmekte dir, Demiryolu inşasının hitamı bu | cepheden de çok faydalar temin e- decektir. Bugün henüz bütün sahalarımızı faliyete geçirmediğimiz halde ihra cat yekünu Türkiye iktisat tarihin- de görülmemiş bir mikdarı bulmuş tur. İşte krom ihracatımızın artışı- nı İZ numaralı grafikte vazıh ola- yak görebiliriz. Buhrana rağmen bu ehemmi - şetsiz görülemiyecek bir vaziyettir. gün geçtikçe de memleketimizden krom talebi artmakta olduğu son gnülerde krom şirketlerine vâki ta lep mektuplarından anlıyoruz. Bir vakitler Türkiye toprakla | rındaki krom-madenlerini tekik et mek üzere mühim bir Amerikan maden şirketi gelmişti. Ne gibi es- bab tesirile olduğu tahmin edile- mezse de kendi beceriksizliklerini örtmek için “Türkiyede 30.000 ton | dan fazla krom cevherini ihtiva e - Muhterem VATANDAŞLAR Yerli malı kullanmak memleket borcudur. Ecnebi malını kullanmak ise, paramızı dışarı göndermektir. Menfaatinizi gözet- mek ve paranızı beyhude yere sarfetme- mek için yalnız ,EMİR,, markalı yerli tıraş bıçaklarını, her yerden sorun, arayın ve alıp güle güle kullanın. Zira hem iyi hem de ehvendir. Artık ecnebi tıraş bıçaklarına kat'iyyen ihtiyaç kalmamıştır. Hakiki Radium tıraş bıçaklarını daima kullan ve her yerde ara! Senelerdenberi umum halkımızca | Hakiki Radium Namile maruf olan ve halis İsveç çeliğinden yapılan yerli tıraş bıçaklarımızı her yerde arayınız. RADİUM TİCARFTHANESİ Telfan: 42878 -Tolgrat: istanbul, Radm den #aha yoktur.” diye dünya ma - dencilik muhitinde küstahane pro paganda yapmışlardı. “İşte bugün onlara en beliğ cevabı veriyoruz. il © Hİ Bi 12 numaralı Grafik 932 istihsalâtımız 53 bin, 933 te 80 bin tondur. Önümüzdeki sene - lerde bu mikdarı arttıracağız. Ge- niş ve zengin sahalarımız buna faz lasile müsaittir. Kurşun ve çinko madenleri Türkiye toprakları kurşun ve çinko itibarile de zengindir. Fakat | dünya buhranı bu cevher fiyatı ü zerinde büyük tesir ilka etmiştir. 1925 senesinde tonu 36 altın İngi » liz lirası iken bu kıymet bugün 11- 12 kâğıt İngiliz lirası arasında oy- namaktadır. Bu hali faaliyette bu- lunan Balye madenlerimize de te | sir etmişti. Maamafih: hüküm. mizin kat'i ve faydalı tedbirleri yü zünden son zamanlarda işlemeğe başlayan bu madenden mahiye 2 bin ton kadar çinko ve kurşun ih- racatına başlamıştır. Bundan sonra sayabileceği simler kurşun madenlerimizin bir kısmını teşkil eder: Bolgardag, Gü müş - Hacıköy, Akdağ, Denek, Mer zifon.. Bu madenlerin her biri başlı ba şma birer servet membaıdır. Buh- | ranın tesiri hafiflediği takdirde iş leyceğinden şüphe edilemez. Hat - tâ bunlardan bazılarının buhrana rağmen işleyebilecek kabiliyette olduğunu iddia etmek fazla nik - binlik değildir. Manganez madenleri. — Mem » | leketimizin, mühtelif yerlerinde de | manganez cevherigö rast gelinmek tedir. Bu meyanda gikredebilece - ğimiz madenlerin başlıcası Ereğli civarındaki ile Fethiyede bulunan dır. Fethiyede riyet devrindeki 3 milyonli- ra sermaye ile teşekkül e- den şirket elyevm O faaliyet- ni hükümetin himayesi ile arttıra - caktır. Manganez fiyatları harpten ev- velkine nisbeten | çok düşmüştür. 1913 senesinde ünitesi elli dört ku- ruş iken elyevm takriben üç kuruş tur. Bunda başlıca âmil Rus dam- pingleridir. Magnezit madeni. — Son sene lerde bu cevher üzerindeki fa yeti, artmıştır. Bu meyanda edebileceğimiz Eskişehir civarın- da Beylikahır mevkiindeki Mösyö | Höyzer tarafından mübayaa ve iş- letilmeğe başlanan madendir. Bun dan başka Konyada Dereköy mev kiinde iki müteşebbis Türkün mey dana çıkardığı Magnezit madeni de çok ümitli bir istikbal vedetmek tedir. Diğer muhtelif madenler: Şu yukarıda saydıklarımızdan başka demir, linyit, borasit zımpa- ra, civa, lületaşı madenlerimiz mev cuttur. Türkiye cümbhuriyeti sanayide - ki mühim mevkiini ye memleketin istikbalinde oynayacağı mühim ro- lü nazarı dikkate alarak demir ma denlerimizin keşif * ve işletmesine çok büyük bir ehemmiyet atfetmek tedir. Birkaç senedenberi etütlerine devam ettirmektedir. Hattâ son za manlarda Amerikadan da getirtti- | ği mütehassıslar ile bizzat maden umum müdürünün riyaselinde ce- nup mıntakasını tetkik ettirilmekte dir. Pek yakm bir âtide bu maden- lerimizin de faaliyete geçceği ü - mit olunabilir. radeniz sahilinde Ordu şehrinin müstakim hat ile 35 kilometre ce- nubunda ve 12 saat uzağmda Fun- dacık mevkiinde. Pek mebzul olan linyit kömürü madenlerimiz için de memleket da (Cenubi Anadolu | | Manganez Şirketi) namile cümhu | rasıdır. , hilinde mahrukat ve muharrek kuv | vet olarak istimalini fazlalaştırmak için kuvetli teşebbüsler olduğunu yazmakla iktifa edeceğiz. Kükürt ihtiyacımızı hariçten ge- tirtmek mecburiyetinden kurtul - mek için Keçiburlu kükürt madeni ni yerli sermayelerden müteşek - kil bir sermaye ile işletmeğe teşeb- büs etmiş ve pek yakında işe baş - lanmak üzere istihzarata başlan * mıştır. Madenlerimiz hakkında sözü - müzü bitrmeden evvel saltanatın aldığı borçlara mukabil 1862 sene- sinden beri ecnebilere terkettiği tuzlarımızı cümküriyet ile beraber vaz'ıyet edilmiş, bu mühim vari - dat membarmız Türk elile, Türk | kuvvetile işlemesi temin edilmiş - tir. Hüiâsa: Son on yılım iktısadi plânçosu- nu tetkik ederken çok mühim bir hakikatle karşılaşıyoruz. Bir taraf tan ithalat, ihracat açığını kapatı- yor, hattâ asırlardan beri sürüp gi den Osmanlı imperatorluğunun ha rici ticaret müvazenesizliğini fazla mal çıkarma lehine düzeltiyoruz. İşte Türkiye iktrsadının dönümü olan 1930 senesi ile tevarüs tari- hi 1923 senesinin harici ticaretinin farkları: 1923 1930 84.651.000 151.554.000| 144.789.000 147.454.000 İhracat İhalât — 60.138.000 43.900.000) örülüyor ki fazla mal çıkar - ma yedi yılda bir misline yakın art mıştır. Müteakıp yıllarda - nisbet- te tehalüf te olsa - ayni feyizli ne - ticenin devam ettiğini istatistikle - rimizden anlıyoruz. Netekim 1933 senesinde - buhran en hâd devre- sinde olmasına rağmen - 9 aylık ihracat fazlalığı 2.570.469 Türk li- Burada dikkat edilecek bir nok ta dah Sıralanan adetlerin be lâgati ile ihracat fazlalığından mü tevellit memleketin kârından baş- ka milli servetimiz de muntazam bir seyir ile artıyor. Evet, tiftik, yapağı, buğday, arp: hr. catı artarken hayva de mikdarı sene besene yükteliyor, | İ bir delildir. Öyle ya, ekim sahalri genişliyor. Bu milli servetin terakümü istikbalin refah | Iı günlerine işaret eden çok hayırlı memlekette mütedavil sermaye birikip fazlalaş tıkça dahili ve harici tcaretin de artması riyazi bir katiyettir. Yalnız sözümüzü bitirmeden evvel yukarıdaki satırlarımızda te mas ettiğimiz bir hususiyet üzerin- de tekrar duraklayacağız. Dünya - bilhassa - iktısadiyatı hiç te iste- nilmiyen bir keşmekeşli devre ge- riyor. Buna ister buhran, ister ise daha keşifli veya maskeli bir tabir ile (inhitat - depresion) diye ad takılsın. göz görmeden yalnız his- sedilen bu âfet beynelmilel ticaret şampiyonası silâhını ellerinde tu - tan, küme , küme altın yığınlarını siper yapmış milletleri akıllara hay ret verici bir şiddetle sarsmaktadır. İhraç kabiliyetleri azalmış, dahili ticaretleri yıkılmış, dünün fazla kazancının gururu yerine, yeisli bir durgunluğa gömüşmüşlerdir. Bianenaleyh: bu badirenin, sağna ğın memlektimiz hudutlarını büs - bütün aşmamasıma imkân tasavvur edilemezdi. Bu yüzden bazı hususi ticaretlerin daralması, bazı vatan - daşların zarardide olması gayrita- bii zamanım pek tabii bir neticesi - dir. Böyle hususi tesirlerden umu- mi hükümler çıkararak tefeül et - mek imanını zayıflatmaktan başka bir şey değildir ve buhran âmilleri nin arasında en kuvvetlisini de mü tehassıslar “itimattaki sarsıntı” ol- duğunu iddia ettiklerini unutma- malıdır. Plânçomuzda memleketi aaeeseseean aasaseaaeasn Türk vatandaşı, : Türk pamuklusu Türk yünlüsü, Türk ipeklisi f ş ; Li giyer. şazramaneseaeea ese resi. sinde saadetler getireceğini va deden tabi ve bakir servetlerimiz den bahsettik. Bu medfun hazine lerde yarının müedavil sermayesi: de yeni yeni yığınlar teşkil ede cektir. Bugünün mesut neticesini devleti aliyenin Lâle devrinde de gil, dünyan bin bir müşkülât ile kıvrandığı buhranlı, kara günler de elde etmemiz bu ümidimizi çol amma çok kuvvetlendirir. si Yurdumuz alt yüz seneyi aşan saltanat seyiatını, son otuz yılında en acı günlerin yaşamıştı. Biribiri ardı sıra dizile: boğucu harpler, yer yer fışkıran fi neli iğtişaşlar durmadı. Gerdune: hümayunların dört âtide sahte bi bikarla şahlanırken Türk kanı il. hep harp yangınları sulandı; acai hı annelerden ayırtılan yavraları cesetleri ile sinsi iğtişaşlar örtülm ğe çabalandı. Böylece nice can, ni ce mal heba olup gitti. Fakat bu k ra mazinin gönüllerde çok deri. bir sızısı kaldı. Gömülmüş bir ka deş yoksulluğunun, kaybolmuş bel ba öksüzlüğünün hüznünü sakla yan daha ne kadar çok aile yuva ları vardır. Belki hâlâ o, ulu şehi. lerin bilinmiyen mezarlarının çi çeklerini sulayan ne kadar bol ze hi özyaşları akıyor. İşte bunda tam on yıl evvel bu sızıların yesi. kapatan enkaz üstüne cimhuriye: doğdu Türkün yeni dünyası ka: du. O günleri düşün, buğünü, ya rin: öyle sev!.. Çünkü, o senin mel lınf.. Türk genci!.. Bu yurt, bı zümrüt ova, o yalçın kaya, orme: göl, nehir, deniz, bu güzellikle, o servet, hepsi, hepsi, senin!.. A, ma belki sen de cümhuriyetinsin! Artık ak düşmeğe başlayan saçil başımla bu nurlu varlığın önünd. ben eğildim. Sen de eğil!, On için ütriyerek hırçın bir kıs kançlıkla seveceğine, koruyacağı na Ând iç!.. Unutma ki, bu kada acı derslerle can ve mal bahasın elde edilen cümhuriyete hiyanet el deni de, ettireni de yarın tarih kı: gın demirlerle dağlar!.. SADREDDİN ENVER

Bu sayıdan diğer sayfalar: