29 Ekim 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 32

29 Ekim 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 32
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

PR my TR MY YAY BER BN ZE PDA m rg e iii Ön Senelik Mimari Milleti bugün Türk mühim bir geçit olarak Güreriyet ine in kılâbının onuncu senesini kutululuyor. Bu münasebetle bu on sene zarfında bina ve abide sanatı üzerinde inkılâbın yürüyüş larzını yazmadan evvel Türk milletinin sanat tarihini toplü olarak gös termek isteyoruz. 1 — Orta Asya Türk eserlerinden Or- hon kitabelerini ve gök Türkler devrini yoklarsak Göltekin, ve Bilgehan namına yapılan abidelerde Çinli sanatkârların izlerini görürüz. Türklerin ihtilâ- W zaferleri bu taşlar inde yazılıdır. Fakat abideleri bile Çinliler tarafından kurulan bu kutluhan devri, üç nesil bile devam edememiştir. Çünkü, İman ve çalışma vardı; Fakat köklü bir sanat, toplu bir Millet yoktu, 2 — Küçük Asya Türk eserlerinde sel çuklarım medeniyet izlerile Anadolu Ak- deniz sahillerinden Van Gölü sahilleri- ne kadar doludur. Selçuk Bizansın o tesiri gözükmekle beraber Türk ve selçuk karakteri hakimdir. Sel- çuklar köklü ve kafadan gelen bir me- deniyete sahiptiler. Bu sebepten devi leri asırlarca sürmüş. Hatta den sonu gelmeden medeniyetlerini O: manl:lara devretmişlerdir. 3 Osmanlı Türkleri sanatında da lam ve Arap tesiri gözükmekle beraber bu sanat başlı başına bir varlığa sahip- ti. Hatta o kadar ileri gitmişti ki sanat sahasında ancak bugün farkma varıla- bilen hakiki dahiler yetiştirmiştir. Fa- kat bu büyük sanat; lale devrinde Fran- sa elçisinin Padişaha getirdiği projelerle Sadabatta memlekete sokulan garp sâ- matı tesirlerile kökünden sarsıldı. Selim Salis, Mahmud evvel, Aziz devrinde Ba- rok, Ampir, gibi piç sanatlar Memleke- tin sanat sahalarına hakim oldular. Mem Jeketin ber sahasında garplileşmek ihti- yacı kendisini göstermişti. Fakat her su susta belki muvafık olan bu hareket sa- mat sahasında maalesef oaksi neticeler verdi Türk sanatkârların sanat kabili- yetlerinden şüphe eden veya sanat kabi- İiyetlerine itimat edemeyen son Padişah lar Türk sanat tarihini evvelâ Avrupa- dan gelen sanatkârların, sonra da Ermeni kafaların eline teslim ettiler. Sanat sa- hatında, yukarıda yazdığımız gibi, bü- yük deha eserleri yaratan Türk Milleti bu memleketin sanat yürüyüşüne yöl gösteremez sanıldı. Sinanların, Kasım- Jarın, Kemaleddinlerin eserlerinin gözelli! Zinin farkına bile varılmadı. Sanat sahasında yapılan bu hata,Beyler, beyi, Dolma bağçe, Yıldır. sara; tbbiye mektebi ve nihayet şimdi boşal- mak ölan Beyoğlumu meydana ge- tirdi. Her ermeni ve yabancı o kalfanın üzerinde izi bulunan bu karanlık, zevk- siz taş yığınları şehrin en güzel yerleri- ne yığıldı kaldı. Meşrutiyetle birlikte ilk türk mimarı olarak Vedat, ve Kemal Beyler meydana çıktılar. Bu suretle lâ- Ie devrinden beri sürüp gelen ecnebi sa- mat esareti kırılmış oluyordu. İlk defa Türk sanatkârlarının yabancılardan çok dahs vüksek olduğunun farkına varılır gibi oldu. Eski türk £ sanat eserlerinin kivmeti meydana Burada bü- yük bir hata yapıldı Türk rönesansı yapacağız diye ortaya atılan iddia Mer Tutiyet deyrine ve ayni zamanda manlı Tü son devrine sit ali üzere camiye benzer evler mezarlık taş larından apartmanlar meydana getirdi. Bu sirada Cümhuriyet doğmuş ilerlemiş #5. Avrupadan tekrar Muallim diye geti- rilen Ecnebiler yeni ve Rationnel sanatı bize öğrettiler. Meşrutiyet devri sanatı Me Cümhuriyet devri sanatı arasında bu ecmebiler yer aldılar. Mimar o Vedat ve i 'Mimer Kemal ile genç Cümhuriyet Mi. parlarının arasında bulunması lâzım ge len zincir koptu. Muallim ve Mütehassi olarak gelen Ecnebiler bu boşlu; diler, Türk inkilâbınm Sanat yükünü ü- zevierine almak istediler. İkinci bir Or- | bon ve kile devri fırtması sanat haya tumız üzerinde esiyordu. Genç Türk sa- matkârları bu tehlikeyi sezdiler ve Cüm buviyetin yedinci yılında nitibaren mey- dana çıktılar. Üç müteşebbi Türk gentinin azurile (Mimer) namı altında ortaya çikan sa- wat mecmuası bu mücadeleye bayrak aç- #r. Genç Türk sanatkirlarını yılmak bil- meyen mücadeleleri, çalışmaları sayesin de inkilâba lâzım olan sanatı yaratmak Üzere sanat sahasının — ileri saflarında Türk sanatkârları yer aldılar. o Bugün memleketin sanat hayatıma in gençler yol göstermek üzeredirler. Bu sebepten on senelik Cümhuriyet sa Büyük Millet Meclisi, Ankara Palas, Ev kaf oteli, Evkaf apartmanları, Demir i binalarile Halk MİLLİYET PAZAR 29 RİNİEVVEL 1933 Hayatı Yazan: A. Z. 1 — Ankara Ziraat Bankan. 2 Bİ ai Hatan camii, Çifteminare, Selçuk mimarlarının eserlerinden. 3— Şehzade Camii, Mimar Sinan. 4 — Orhon abidelerinden. 5 — Gazi i, Mimar Kemalettin Bey (Ankara), 6 — Ankarapalas, Mimar Vedat yaz 7 — Ankara Evkaf Apartımanı, Mimar Kemalettin Bey. 8 — Valide mektebi, mimarı Arif Bey (Aksaray). 9 — Halkevleri Merkezi, mimar Hikmet B. 10 — Bursa heykeli. Heykeltraş Nejat B. 11 — Ordu evi PER, 12— İsmet Paşa Kız Enstitüsü, mimarı M. Egli. 13 — Türkiye Merkez Bankası. 14 — Erkek muallim mektebi, mimar Aptullah Ziya (Adana) . yan eserlerini görürüz. İnkılâp genç Türk sanatkârları tarafından eserlendi- rilmeğe başlanmıştır. Kendi evlötları ta rafından orijinal sanat eserleri İnkılâ- bında yer alan devirler dalma ve mu- hakkak uzun ve sürekli bir zamana ba kım olmuştur. Cümhuriyet devrinin en karakteristik cephesi yapıcı ve yaratıcı olmasıdır. İstanbulda hemen ilk hakiki ve yeni sanat tecrübesini Valide Mekte bi ile Mimar Sırrı açmıştı, bugün ayni ermeni ve yabancı kalfaların elinde sa- nat namına Cihangir, Maçka, Taksim meydanlarında İstanbulun her sahasım. yapılan Abidin ve Zekinin Hall evi bi- ması ve Şevkinin son musabakada kazan dağı Ankara daimi sergi binası, Heykelt- Ratıbm Menemen abidesi, ve mmi- vik Kazlke yariple ça oi Del mabagçe sara; musabakasında ka- zendiği muvaffakiyet Türk sanatkârları mu İnkilâbin yeni sanat sahasında mu- vaffak olabilecekleri hakkında bize li- zım gelen ümit ve kamaatı vermiştir. On senelik Cümhuriyet devrinde en mü- bim İnşaat sahasını maarif ve nafia Ve- kâletleri kaplamıştır. Memleketin çok İnkılâbı yaratanlarm çok de- ğerli secişlerile ortaya konulan müsaba- ka şeklinde daima muvaffak olan Türk Mais memleketin Tüne muvafık olmıyacağından, ay- kıklarnı vilâyetlerin hususi idare- lerinden veya belediyelerden alan hekimleri ve sıhhat memurlarını dahi devletin sıhhat işlerinde en yüksek mercii ve mürakibi olan Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâ- etine bağlıyarak memleketin bü- tün hekimlerini ve sıhhat memur- larmı en doğru devletçilik siyase- tine en muvafık olarak yalnız bir merciden idare etmek usulünü te- sis etmiştir. Vilâyetlerin hususi i- darelerinden sıhhat işleri için ay- rılan paranın da gayesine en uy- gun surette sarfı bu kanun ile tar- minin yaptığı büyük Mezbaha mimar Ab tullah Ziyan yaşattığı yeni sanat ha- yatı, Burseda Mimar Şevkinin Karaca Bey, belediye bina, Heşkeltma, Nele- dım Gazi heykeli, yene Zonguldakta olunmuştur. Uyuşturucu maddeler kanunu, Cümhuriyet Hükümetinin en kıy- metli ve en yeni eserlerinden biri- dir. Afyon, morfin ve kokain gibi keyif veren, fakat müptelâ olanla- ra zarar getiren maddeler evvelâ 1928 senesinde bir kanun ile mü- rakabe altına alınmış, daha sonra bu hususta milletler arasında ya- pılmış muahedelere de kabul olu- narak 24 haziran 1933 tarihli ka- nun ile mürakabe sistemi çok sıkı ve sağlam bir şekle konulmuştur. ... Cümhuriyet Hükümetinin sıh- , hat ierieie on senelik icraatının bir gazete sayıfasında o- i izi (EE yan yedi yüz bin Era) Ankara Tiğiret Makânbi, Tie erk) Gir ee) Adli İsen Pa gibi büyük $a Kız Enstitüsü; (Dört yüz yetmiş bir kuyucularımıza bakkile anlatmak imkânsız olmakla beraber sıhhat propaganda ve neşriyatını unut- mak kabil değildir. İstanbulda evvelce bulunan Sıh- hat müzesi Cümhuriyet Hükümeti tarafından daha ziyade tekemmül ettirilmiş, Ankarada dahi bir Sıh- hat müzesi yapılmıştır. Bu ikinci müze maalesef bir yangında yan- mıştır. Bu müzelere ait eşyanın bir kısmı ve yeniden yapılan lev- halarla Cümhuriyet o Hükümeti 1930 senesinde Dresden'de açılan büyük hıfzıssıhha sergisine iştirak etmişti. Bu iki müzeden başka vi- lâyetlerden bazıları da hususi ida- relerinden sıhhat müzeleri açmış- lar, bunlarla halkı tenvire çalış- bin lira) Ankara İnşaat Usta Mektebi lk sekiz bin lira) Ankara Kız Li- (İki yüz yetmiş sekiz bin lira) Pan Muallim mektebi (Altı yüz elli bin lira) Balıkesir Necati Bey Mual lim mektebi: (Bir milyon lira) Ankara Musiki Muallim mektebine de (Dört yüz seksen bin lira sarf olunduğu gibi gerek muhasebei hususiyeden ve gerek- se yene Maarif Vekâletinden her vi- lâyette yeni mektepler inşa edilmiş, mü tenddit eski mekteplere pavyon ve sai biye, müdafayi milliye, Ziraat ve im tar Enstitüleri, Hilâliahmer olarak hükümet namma büyük Binler yapılmış mimar Yansene makta bulunmuşlard. sıhhat müzesindeki örneklerin re- simlerinden yapılan sıhhi müze at- Tası kıymetli bir eser olmuştur. Hükümet tarafından bastırıla- rak dağıtılan risalelerin (o sayısı 311,350 nüshaya çıkmıştır. Muhte- lif mevzulara dair şimdiye kadar altmışa yakın büyük pfişler hazır- lanmış, bunlardan bir kısmı bastı- rılmıştır. Sinemanm halkı sıhhat işlerinde tenvir etmek hususunda- ki faydası takdir olunarak 15 film yaptırılmış halka bedava gösteril- miştir. Gene hükümet tarafından neşrolunân ve sıhhat ilmine dair büyük kitaplarım sayısı 14 ü, vilâ- yetlerin sıhhi ve içtimai coğrafya- kitapları ise 18 i bulmuştur. Türk Inkalâbi Türk tarihinde ilk defa tesadif edilecek kadar kuvvetli ve kafa- dan, içten gelen bir bilgi ile yapılmış” tır. Bu inkılâp ne Orhon Türklerinden Kutlu hanın yirmi beş kişi ile daga çık- masına, na Seiçukilerin orslandar deki devirlerine, ne de Osmanlıların İstiklâ- > benzer. Cümhuriyet devri Türkün el, karakteristik bir inkılâbıdır. Fa lik sosyalistlik gibi rejimlerin bile kendilerine o has karakteristik eserlerle sanatkârları cemiyeti binaları inşaatma da başlanmış tır. Bugün müsabaka müddeti biten Po- lis ve Jandarma mektebi inşaatı da mü- sabaka neticesinde başlanmak üzeredir. Cümhuriyet şehirlere ve mekteplere ver bu ehemmiyetle mütenesip olarak kürlere, mabacilerin. ikâmme da bü: reuhtelif yerlerde yüz altmmş sekiz yeni köy yapmış, ve eski köyleri imar etmiş Ankarada Samutluda ve, Eti Mesut yüne yüz yetmiş bin lira mahacir evi ve bir hükümet konağı me- verilmiş elli bı sanatı koruma) ve ümmi odaları) yl erene mrk eği Kg emaye üçe tasdikinden sonra lı sanat saha sında alınacak randman Vm yirminci hatta on beşinci yılın” gösterecektir. ve müteahhitleri yapmıştır, Hülüsa * gelecek da kendisini Sıhhiye mecmuası ise her da bir çıkar, Türk hekimlerine tün dünyadaki sıhhat haberlerini getiren, kıymetli ilim yazılarını ©- kutturan ve hekimlerin daima sa- bırsızlıkla bekledikleri mühim bir ilmi mecmuadır. Bu mecmuanın, .cümhuriyetin onuncu yıldönümü münasebetile çıkardığı fevkalâde nüshası Sıhhat ve İçtimai Muave- net Vekâletinin on yıllık mesaisini toplamış ve gerek yazılış, © gerek basılış itibarile çok nefis büyük bir kitap olmuştur. Gazi Mustafa Kemal'i açtığı te- rakki ve ilim yolunda yürünerek elde edilen neticelerden,, bir kıs- mıdır. Büyük Gazinin eserlerini saymaktan bile âciz kaldığımız gi- bi bu eserlere karşı minnet ve şük- ranımızı hakkile ifade etmekten de âciz kalıyoruz. Büyük Reis'in açtığı terakki ve ilim yolunda yürüyerek onun çiz- miş olduğu sıhhat programımı en iyi surette icraya muvaffak olan Sıhhat ve İçtimai Muavenet Veki- li Dr. Refik Beyefendi Hazretleris ni candan tebrik etmek Türk he- kimliğinin vazifesidir. Dr, G. ATA On sene gibi, bir milletin tari- hinde pek kısa bir zaman içinde meydana gelen bütün bu eserler

Bu sayıdan diğer sayfalar: