23 Temmuz 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 14

23 Temmuz 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER da Salı günü saat 10 sularında, Ka- dıköyün Çiftehavuzlar, Papatyalı so- kak, 13 numaralı sayfiye evinde geç- ti. Buruşuk, lekeli elin sahibi, "ko- camış'lığı özel doktorunun verdiği raporla sabit görülüp, , Cumhurbaş- kanı Sunay tarafından "özel af'la müebbet hapislikten kurtulan Celâl Bayardan başkası değildi. İnciraltı sohbeti DP İktidarının bu baş sorumlusu, dört gün önce Cumhurbaşkanı- nın bir "atıfeti" neticesi affedilmiş- ti. Bu "atıfet" sözü kendisini çıldır- tiyordu. O böyle aflar istemiyordu. AP de kendi başına iş yapıyordu!.. Onu ancak TBMM affedebilirdi. O- nun için hep, genç muhabirden, "Af ne zaman çıkacak?" diye sor- muştu. Ne var ki, Sunayın affı üzerine Bayarın evi AP'lierin "ziyaretgâh"ı haline geldi. Celâl Bayarla konuş- mak, AP'li gazeteler arasında bir rekabet meselesi oldu. "Büyükba- ba'larının savuracağı her "hikmet", ekmeklerine biraz daha yağ sürmüş olacaktı! Bu nedenledir ki, din sö- mürücülerinin karargâhı durumun- daki Bâbıâlide Sabah gazetesi, "924 Anayasasına ihanet"ten dolayı Yük- sek Adalet Divanınca ölüm cezasına çarptırılmış olan bu şahısla görüş- mek ve elini öpmekte birinciliği kimseye kaptırmadı. Geçtiğimiz haf- tanın ilk günü, AP Bursa milletveki- li Ömer Öztürkmen başkanlığında- ki partililer grupuna dahil, Bâbıâli- de Sabah gazetesinden, imam-hatip mezunu bir muhabir, Çiftehavuzlar- daki evin bahçesinde, bir palmiye a- gacının gölgesinde yapılan sohbeti, kendi gazetesinde "özel demeç" ha- linde yayınladı. Sadece kendisiyle Bayar bırakılarak diğerleri kesilen grup resmi, Tekke Bülteninde iki gün üstüste yayınlandı. Demeç ola- rak da, incir çekirdeğini doldurmı- yacak şeyler yazıldı. Oysa Bayarla görüşen AP'li heyet, kendisinden ö- zellikle "din ve âhiret" hakkında sorular sormuş, araplarla dostluk hakkında ki bu dostluk DP dev- rinde bozulmuştu- düşünceleri öğ- renilmişti. Tezgâhtan geçen adam Bundan | yıl 9ay 15 gün önce Kay- seri Cezaevinden "hayati tehlike vardır" raporu ile tahliye edilen Bayar, tam üç defa, altışar ay sü- reyle cezasının infazı ertelenen tek mahküm olmuştur. Bayarın müeb- 14 Süleyman Demirel ilâhları o kızdırdı bet hapis cezasının bundan yetmiş gün önce Adli Tıb Meclisince dör- düncü defa ertelenmesi ise, Adliye için tam bir "trajedi" niteliğinde- 8 Kasım 1965 tarihinde hapis ceza- sı üçüncü defa ertelenen Bayarın 6 aylık süresi 7 Mayıs 1966 tarihin- de sona ermiştir. Kayseriden alınan ve altı ay sonra da Haydarpaşa Nü- mune pastanesinde onaylanıp Adli Tıb Meclisine gönderilen raporlar 7 Temmuz 1966 tarihinde aradan 18 aylık bir sürenin geçtiği dikkate alınarak onaylanmamıştır. Adli Tıb, sağlık durumunda değişiklik olabi- leceğini, bu sebeple Bayarın yeni- den, tam teşekküllü bir devlet has- tahanesinin sağlık kurulunda muaye- ne olmasını istemiş ve bu durumu İstanbul İnfaz Savcılığına bildire- rek, dosyayı geri göndermiştir. Adli Tıb Meclisinin bu karan üzerine İnfaz Savcılığı, bir resmi polis ara- cılığıyla, Celâl Bayarın avukatı Or- han-Cemal, Fersoya durumu, yazılı olarak bildirmiştir. Ne var ki, mua- yene olması gerektiğini o bildirmek üzere 10 Mayıs günü Bayarın Çifte- AKİS havuzlardaki evine giden avukatı Fersoy, bu evden âdeta azarlanmış bir çocuk gibi, asık suratla ayrıl- mıştır. Zira Bayar ona, hastahane- ye değil, cezaevine gitmeye hazır- landığını bildirmiş ve: "— Bavullarım bile hazır!." de- miştir. İstanbul İnfaz Savcılığına ulaşan bu cevap, bir anda AP İktidarını şaşkına çevirmiştir. Zira seçim pa- zarlığına giriştiği Bayarın, tam kıs- mi senato seçimleri arefesinde Top- taşı Cezaevine girmesi hem DP'li seçmen üzerinde kötü tesir yarata- cak, hem de AP'nin DP mirasçılığı- na gölge düşürecektir. Bu sebeple, ne pahasına olursa olsun, Bayarın Toptaşı Cezaevine girmesine engel olunmaya çalışılmıştır. Ancak Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu, AP İkti- darı ile İstanbul Savcılığının önüne bir dağ gibi dikilmektedir. Bu du- rumda Savcılığın, AP İktidarının CKMP'den dönme Adalet Bakanının isteğim yerine getirmesi kolay ol- mıyacaktır. Günkü ertelenen ceza- larda, müddet sona erdiği takdirde, mahküma tebligata dahi lüzum gö- rülmeden, kalan cezasının infazına gidilmesi gerekmektedir. Nitekim, 10 Mayıs 1966 günü sabah saat 11'- de, Üsküdar C. Savcılığına, İstan- bul İnfaz Savcılığı tarafından tele- fonla, "Bayarın cezasının infazı için hazır olmaları ve ilâmın hemen gönderileceği" bildirilmiştir. Bunun üzerine, o gün görevli bulunan Sav- cı Tevfik Barutoğlu derhal hareke- te geçmiş, hattâ Toptaşı Cezaevinde Bayara yer bile hazırlanmıştır. Bu arada Haydarpaşa Nümune Hasta- hanesi Sağlık Kurulu da iki gün, Bayarı muayene için beklemiştir. Bu da AP'ninki 12 Mayıs günü, Nilüfer Gürsoy, ba- basının cezaevine girmesine en- gel olmak için, Ankaradan acele o- larak İstanbula gelmiş ve bir gün sonra da Bayarın özel doktoru Sey- fullah Türe tarafından bir rapor düzenlenmiştir. Dr. Seyfullah Tü- renin Bayarı muayene etmeden, sa- dece eski raporlarını okuyarak dü- zenlediği yeni raporu ertesi gün Ni- lüfer Gürsoy, Bayarın avukatı Fer- soy ile birlikte İstanbul Savcısı Ne- dim Demirele götürmüştür. Altı ay- lık süre biteli dört gün olduğu hal- de bir türlü cezaevine konulamıyan Bayar, böylece, kendi özel doktoru tarafından verilen raporla cezaevi- ne gitmekten kurtulmuştur! Bu ara- 23 Temmuz 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: