23 Temmuz 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

23 Temmuz 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER da, artıyordu. Vefa Poyraz İstanbula gelir gel- mez, AP'liler hemen, "Köy Kalkın- ma Komitesi" konusunu işlemeğe başladılar. Poyrazın başkanlığında yapılan İl Genel Meclisi toplantıla- rından ikincisinde İstanbulun yeni Valisinin, Köy Kalkınma Komitesi- nin "yetkisiz bir danışma organı" olduğunu söylemesi AP'lileri tarif- siz bir sevince boğdu. Çünkü en bü- yük partizanlık kapısı böylece ardı- na kadar açılmış oluyordu. Zaten, eğitim problemini AP'lile- rin istediği gibi odeğil de, öğrenci sayısına ve ihtiyaç durumuna göre plânlayan Milli Eğitim Müdürü Ha- lis Kurtça daha başlangıçta saf dışı edilmişti. u arada 27 Mayıs 1960'danberi Vilâyet Özel Kalem Müdürlüğü yap- makta olan. Orhan Göktürk de Poy- razın gözüne batmağa o başlamıştı. Çalışkanlığı, dürüstlüğü ve tarafsız- lığı ile tanınan Orhan Göktürk de bu "furya" arasında görevinden u- zaklaştırıldı. "Bursa İstanbuldan büyüktür" vecizesinin yaratıcısı Vefa Poyrazın hangi ölçüye göre İstanbul Valiliği- ne getirildiği gün geçtikçe belli olu- yordu. Zaten Vilâyet muhabirleri, yeni Vali ile ilk konuşmalarının, o- tomobilde hazırlanmış yazının o- kunması suretiyle olduğunu görün- ce haber kapılarından birinin daha kapandığını anlamışlardı. Poyrazın durumu, bir süre önce İstanbulun nâzım plânı için yapılan toplantı- nın -sonunda da ortaya çıkmıştı. Poy- raz, varılan kararları kendisinden soran Vilâyet muhabirlerine aynen şunları söylemişti: "— Toplantıda, hazırlanacak plâ- nın icrasının ve finansmanının te- mini için Hükümete tasdik ettiril- mesi fikri doğdu." Bu parlak fikrin kimin tarafın- dan ileri sürüldüğü oOdoğrusu me- rak konusu oldu. Çünkü, her biri en az dört yıldır Vilâyet - Belediye sahasında çalışan muhabirler, de- gil İstanbulun, İstanbuldaki bir ar- sanın parselasyon plânının bile İ- mar ve İskân Bakanlığı, yani Hü- kümet tarafından tasdik edilmeden yürürlüğe ogiremiyeceğini O biliyor- lardı. Fakat Poyrazın bu sözleri ga- zetelerde yer almadı. Çünkü, muha- birler sözleri olduğu gibi yazsalar, "Vali sizi atlatmış. Kaç yıldır Vilâ- yet - Belediye muhabirisiniz. Nasıl olacağını öğrenemediniz mi?" diye alay konusu olmaktan çekmiyor- rdı. — g "Vali böyle söyledi ama, doğru- su şöyle olmalıydı" diye yazmak da "haberlerde yoruma kaçmamak" prensibine aykırıydı. Bu yüzden ko- nuşma, gazeteciler arasında bir kaç espriye yol açmaktan başka işe ya- ramadı Bu ne perhiz.. poyraz, göreve başladığının erte- sinde, makam odasının iki giriş kapısına da, üzerlerinde "Meşgul" yazılı iki lâmba koydurtmuştu. AP Grup Başkanı ile Encümen üyeleri odasına girdiği zaman "Meşgul" lâmbası daha uzun yanıyor ve oda- ya kimse giremiyordu. AP'nin, se- çildiği halde kanunu bilmediği için Belediye Başkanı olamayan millet- vekili hukukçusu Nuri Eroğan da Poyrazın sıkıfıkı oziyaretçilerinden biri oldu!. Bütün bunlar olup biterken, Ya- lovanın Çınarcık Köyü ile yanında- ki köylere ait elektrik projelerinin tasdik işlemi tamamlanmıştı. Pro- jenin gerçekleştirilmesi 40 bin lira- ya mal olacaktı. Çınarcık ve civar köy halkının yaptığı müracaat "O- zel İdarede para bulunmadığı" ge- rekçesiyle reddediliyor, civar köy- lerin bir osüre daha karanlıklar içinde kalacağı gerçeği de böylece (AKİS: 231) "tehir-i icra" AKİS ortaya çıkıyordu. Halbuki Çınarcık ve civarı turizm için en elverişli böl- gelerden biriydi. Özel İdarede para yoktu ama, bazı özel arzular için para bulmak pekâlâ mümkün oluyordu. Bunun en yeni örneği, yıllardânberi hiç bir vali gitmediği için unutulan Florya Köşkünün tamiri konusudur. Yalo- vadaki lojmanı obeğenmediği için yazı Floryada geçirmek isteyen Poy- raz, köşke tamir koydurdu. Köşkün tamiri için harcanacak para tam 40 bin lira tutuyordu. Yani bu para ile- Çınarcık civarı pekâlâ elektriğe ka- vuşabilirdi. Anlatılanlar, AP takımı tarafın- dan İstanbulda sahneye konulan partizanlık oyununun sadece kü- çük bir parçasıdır. Köprülerin al- tından geçecek yeni sular, önümüz- deki günlerde herhalde yeni şeyler getirecektir. İdare Ya, bunun adı nedir? Haftanın başında gazeteleri karış- tıranlar, artık pek alışık oldukla- rı bir haberle karşılaştılar ve belki, başlık hariç, haber metnini okuma- dılar bile. Danıştay yine, bir eski Genel Müdür hakkında "tehir-i ic- ra" karan vermişti: Selâhattin Ba- büroğlu hakkında! Ne yazık ki devr-i oSüleymanda kararları ahval-i âdi- yeden olmuştur. Gün geçmemekte- dir ki bir genel müdür hakkında bu iktidarın aldığı nakil veya azil ka- rarı durdurulmasın. Ama AP İkti- darı, bu kararların ciddiyetine ha- lel getirmek, Danıştayın varlığına gölge düşürmek için elinden geleni yapmaktadır. Şimdi Danıştay, kararın ipta- li için yapılan talebi incelemeye baş- uyacaktır. Bu meselede diğer tehir-i icra kararlarına göre değişiklik, Ba- büroğlunun yumuşak veya sert mü- cadelede daha kararlı ve daha inatçı olmasıdır. Babüroğlu, "Hukukun üstünlüğünü ispat amacıyla hiç bir şeyden yılmayacağım. Kanun bana, görevime dönme hakkı tanırsa, dö- neceğim" demekteydi. Şimdi, Ba- büroğlunun görevine dönmesi o ve AP'nin muhtemel engellemeleriyle karşılaştığı takdirde ise şahsiyetini ve üslübunu ortaya koyması bek- lenmelidir. Babüroğlu çetin ceviz- lerdendir. Netice merak edilmektedir. 23 Temmuz 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: