23 Temmuz 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

23 Temmuz 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DIŞ GEZİLER XII ATSUMONO Nİ KORİTE NAMASU O FUKU Japonya Uçağımız yavaş yavaş Hiroşimaya yaklaşıyor- du. Altımızda masmavi, küçük adacıklarla dolu bir deniz uzanıyordu. Yer yer istridye tar- laları gözü alıyor, bunlar birbirini takip ediyor, ilk bakışta şaşırtıcı bir manzara gösteriyordu. Hava açık, berrak ve bulutsuzdu. Tıpkı, 1945 yılının 6 Ağustos sabahı oldu- Su gibi.. O sabah, erken vakitte amerikalıların B-29 tipi üç bombardıman uçağının Hiroşima istika- metinde geldikleri görüldü. 8500 metreden uçu- yorlardı. B-29'lar Hiroşimalıların meçhulü de- gildi. Japonlar bunlara B-san, yani Bay B di- yorlardı. Dehşetli uçankaleler Japonyada bom- balanmamış sadece iki yer bırakmışlardı: Kyo- to ve Hiroşima. Hiroşimalılar kendi sıralarının geleceğinden emindiler. Zaten bu B-san'ların yüzünden Hiroşimada hemen her gece alarm veriliyordu. Şehrin kuzeydoğusundaki Biwa gölü uçankalelerin randevu mahalliydi. Darbe indirilecek şehir hangisi olursa olsun B-29'lar Biwa gölünün üzerinde buluşuyorlar ve toplu halde, altüst edecekleri bölgeye uçuyorlardı. Bunun haricinde, bir süredir sabahları da bazı amerikan uçakları şehrin üstüne geliyor, dola- şıyor ve gidiyorlardı. 1945 yılının 6 Ağustosunda Japonyanın A- merikaya karşı dayanacak fazla gücü kalma- mıştı. Harp Avrupada bitmiş, nazi Almanyası teslim olmuş, Müttefikler bütün dehşetleriyle Japonyaya dönmüşlerdi. Japonlar Uzak Doğu- nun çeşitli memleketlerinden çoktan çekilmiş- lerdi. Pearl Harbour'u takip eden günlerdeki se- ri zaferler seri hezimetler haline gelmiş, japon- işgaline girmiş bölgelerin hepsi amerikalılar ta- rafından kurtarılmıştı ve şimdi Japonya kendi can derdine düşmüştü. Onun için B-san'lar ja- pon göklerinde babalarının evinde gibi dolaşı- yorlardı. Buna rağmen japonların teslim olmak gibi Çorbadan ağa yanan, sirkeyi üfleyerek içer (Japon Atasözü) bir niyetleri yoktu. Aksine, son japon, impara- toru için canım verinceye kadar döğüşecekler- di. Tokyo düşerse İmparatorluk karargâhı Hi- roşimaya nakledilecekti. Japonya ada ada, adım adım savunulacaktı. Bütün hazırlıklar o istika- metteydi. Bunu amerikalılar da biliyorlardı. Sovyetler Birliğinin işe katılması dahi bazı ja- pon hayallerini yıkmıştı, fakat onları, kaybe- dilmiş harbi bitirmeye itmemişti. O sabah, üç B-29'dan bir tanesi motörlerini durdurdu, şehrin ortasına geldi ve bir tek bom- ba attı. Saat tam 8.15 idi. Bombasını salladık- tan sonra sağa çark etti, son sürat kaçtı. Bom- ba yerden 570 metre mesafede patladığı zaman, B-san 16 kilometre mesafedeydi. Uçak bomba- yı Aioi köprüsünün üzerine atmıştı. Biraz ile- risindeki Shima hastahanesi bombanın patla- ma merkezi oldu. Bombanın hemen altında Sı- nai İlerleme Sarayı vardı. Bombanın patlamasıyla 300 bin derecelik bir hararet doğdu. Göğe doğru bir mantar bu- lutu yükseldi. Bulut 48 saniyede üçbin metreye çıktı. Sekizbuçuk dakika sonra dokuzbin met- redeydi. Hiroşimalılar dünyanın sonunun gel- diğini zannettiler. En ağır bombardımanlarda bulunmuş japonlar bile böyle bir şey görme- mişlerdi. Sanki amerikalılar cehennemin bütün ateşini Hiroşimaya (o boşaltmışlardı. Şehrin 90 bin evinden 62-70 bin tanesi yıkılmıştı. Ölenle- rin adedi 300 bine yakındı. Bunların büyük bir kısmı ortaokul çağında çocuklardı. Çocuklar, bir bombardıman halinde yardım ekipleri ha- linde düzenlenmişlerdi. Onun için, verdikleri kurban sayısı büyük oldu. Tam 75 saat sonra ikinci bir atom bomba- sı Nagasakinin üzerinde patladı. Japonya için teslim olmaktan başka çare kalmamıştı. Ame- rika Cumhurbaşkanı Truman memleketinin elinde bu bombalardan daha bulunduğunu ve harp uzadığı takdirde bunların da Japonyaya 41

Bu sayıdan diğer sayfalar: