DÜNYADA OLUP BİTENLER İngiltere Tepeden inme Geçtiğimiz Mart ayında yapılan genel seçimlerde yüzü aşkın bir çoğunluk kazandıktan sonra Avam Kamarasında rahat bir saltanat sü- receğini sanan İşçi Başbakan Wil- son, herhalde şimdi, o zaman duy- duğu rahatlık duygusunun ne ka- dar geçici olduğunu bütün;açıklı- ğiyla anlamış olsa gerektir. (o Ger- çekten, Mart sonundan buyana köp- rülerin altından akan sular ingiliz politika hayatını epeyce karıştırmış bulunuyor. Bunun sonucunda, bu- gün Wilson, iktidarının en çetin günlerini yaşamaktadır. Bir kere, geçen ay patlak veren deniz işçileri grevi hâlâ, ufukta hiç- bir çözüm ümidi görünmeden de- vanı edip gitmektedir. o Başbakan Wilson, deniz adamlarının istekle- rini olduğu gibi kabul etmenin İş- çi hükümetin fiyat ve ücret politi- kasına büyük bir darbe olacağını düşündüğü için, işçilerden çok işve- renlerden yana bir tutum içindedir. Bilindiği gibi, bu politika, sterlinin şu sırada hâlâ sallantıda olan de- lerinin korunabilmesi için, o yıllık ücret ve fiyat artışlarının yüzde 3'- Lin üzerine geçmemesini öngörmek- ledir. Eğer deniz adamlarının is- tekleri kabul edilecek olursa, bu artık yüzde 9'in bile üzerine çıka- caktır. Ancak, tarafların uzlaşmaz tutu- mu yüzünden uzayıp giden deniz iş- çileri grevi, önceki hafta İşçi hükü- met içinde önemli bir parçalanma- ya yol açmış bulunuyor. Wilson'un izlediği fiyat ve ücret politikasının işçilerin çıkarlarını korumadığını i- leri süren Oo Teknoloji Bakanı Franc Cousins, önceki haftanın sonunda kabineden istifa etmiştir. Avara Kamarasına girmeden önce taşıt İşçileri Sendikasının oGenel Sekreteri olan Cousins'm şimdi ge- ne aynı göreve dönmesi ve işçiler arasında Wilson'a karşı (başlayan hoşnutsuzluk akımının önderliğini ele alması beklenmektedir. Hanoi nerede, Londra nerede? Uzun süredir izlediği istikrar po- litikasının .Wilson'u günün birim de sendikaların hoşnutsuzluğuyla karşıkarşıya bırakacağı zaten bili- 26 niyordu. Bu bakımdan Cousins'ın davranışı pek çokları için i olmamıştır. Ancak, bunun hemen peşinden patlak veren ikinci bir is- yan hareketi herkesi şaşkınlık için- de, bırakmıştır. İşçi Partisi içinde Wilson'a kar- şı girişilen en önemli ayaklanma di- ye nitelendirilebilecek ikinci olay, Vietnam yüzündendir. Başkan John- son'un Kuzey Vietnama yapılan, ha- ya akınlarını şiddetlendirmek (o ka- rarını alması ve bombardımanların Hanoi ile Hayfongun çok yakınları- na kadar yaklaşması, İşçi Partisi- nin sol kanadını çok kızdırmıştır. Bu kızgınlık yüzündendir ki, o sol kanat milletvekilleri, oWilson'dan, İngilterenin (Birleşik (oAmerika'nın Vietnam politikasını beğenmediğini söylemesini istemişlerdir. Sterlinin değerini koruyabilmek için oameri- kan hazinesinin eline bakan Wilson, Başkan Johnson'u kızdıracak böyle- bir davranıştan dikkatle kaçınmış, ancak partisinin bölünmesini önle- mek amacıyla, Hanoi ile Hayfonga yapılan hava akınlarını uygun gör- mediğim belirten bir yuvarlak ko- nuşma yapmaktan da kendini ala- mamıştır. Ancak Wilson'un yaptığı bu yu- varlak konuşma kimseyi Beyaz Saray memnun etmemiştir. bunun, (AKİS: 228) İngilterenin tutum değişikliği yapa- cağını gösteren ilk belirti olmasın- dan korkmuş, İşçi Partisinin sol kanadı konuşmayı fazla telifçi bul- muş. Muhafazakâr Parti de Hanoi ve (OHayfongun bombalanmasına karşı olduğu için Wilson'a yüklen- meye başlamıştır. Bilindiği gibi, Muhafazakâr Parti, Vietnam konu- sunda Birleşik Amerikanın o kayıt- sız şartsız desteklenmesi taraflısı- dır. Barışa giden yol Bütün bu gelişmelerden sonra,Vi- etnam konusu hem İşçi Partisi, hem de Muhafazakârlar tarafından önceki hafta Avam Kamarasına getirilmiştir. Tam bu sırada, Fran- sız Başbakanı Pompidou ile Dışiş- leri Bakanı Couve de Murville de ingiliz" yetkilileriyle görüşmeler yapmak üzere Londrada -bulunuyor- lardı. Londra ile Parisin Avrupa sa- vunmasından Ortak Pazara, atom denemelerinden Vietnama kadar her sorunda taban tabana âykarı görüşlerde olduğu bilindiği için, za- ten kimse bu görüşlerden büyük sonuçlar oObeklemiyordu. o Nitekim böyle düşünenler haklı çıkmış ve Pompidou ile Murville iki günlük Londra gezisinden Manşın iki yaka- sını hiçbir noktada birleştiremeden geri dönmüşlerdir. Avam Kamarasında yapılan Vi- etnam görüşmelerine gelince; Mu- hafazakâr Partinin amerikan politi- kasının kayıtsız. şartsız desteklen- mesini isteyen önergesi İşçi Parti- sinin oylarıyla hemen reddedilmiş- tir. Fakat hükümetin şimdiye ka- dar izlenilen Vietnam politikasının onaylanması yolunda verdiği öner- geye sıra gelince, otuz kapar işçi milletvekili oylarını bu önergenin de aleyhinde kullanmışlardır. Si- yasal gözlemcilere göre, eğer Wil- son biraz atik davranmayıp Avam Kamarasındaki görüşmelerin he- men öncesinde Vietnam konusunu konuşmak üzere yakında . Mosko- vaya gideceğini açıklamasaydı, bu otuz kişiye daha başları da katıla- caktı. Wilson'un Moskova yolculuğu, maalesef, hiç bir soruna ışık tut- madan sonuçlanmıştır. o Wilson'un unutmaması gereken husus, o Viet- namda barışa giden yolun Mosko- va'dan çok Washington'dan geçtiği- dir. 23 Temmuz 1966