23 Temmuz 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

23 Temmuz 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAFTANIN İÇİNDEN Türk Subayı ! Dikkat.. Türkiyede bir askeri darbe teşebbüsünü hararetle arzulayanlar, iştiyakla bekleyenler vardır. Bu, bir gerçek. Bunun teşvikçiliğini yapanlar da sık sık görü- lüyor. Bunların bazılarını Genel Kurmay Başkanı ilân etti: İhtilâl Hastaları, Bir diğer kısmı, demokra- tik rejimin bu memleketi selâmete çıkaracağından ümidini kesmiş olanlar. Onların yanında, siyasi ka- derlerinin ancak bir ihtilâlle düzeleceği kanısında bu- lunanlar mevcut. Nihayet, en aşırı cereyanların tem- silcileri de Orduda bir destek aramanın gayreti i- çindedirler. Bu grupların hepsi, subayların peşinde- dirler Fakat, bir askeri darbe teşebbüsünü hararetle arzulayanları, iştiyakla bekleyenleri bunlardan iba- ret sanmamak lâzımdır. Talât Aydemir tipi bir ser- güzeştçi çıksa, peşine bir kaç kişi taksa da bir hare- ete kalkışsa ve bu teşebbüs hemen bastırılsa diye hesaplar hiç bir zihinden geçmiyor değildir. Ortamı bulunmayan bir ihtilâli fazla zahmetsiz, ama gürültü- sünü iyi yaparak bertaraf etmenin kuvvet, kudret ve prestij sağlayacağı şüphesizdir. Bu suretle, "İsmet Paşanın yaptığı" da yapılmış olacak, memleketin sağ- lam kuvvetleri üzerinde onun otoritesinin bir eşine sahip bulunulduğu havası yaratılacak, en önemlisi, "Ordu faktörü" -günün meşhur tabiriyle- nötralize edilecektir. Bu faktörün bugün, akıllardaki çok ta- sarrufun gerçekleştirilememesinin engelini teşkil et- tiği bir gerçektir.. Tabii, bu hesap çok iptidai ve alaturka bir he- saptır. Askeri bir darbe teşebbüsü deliliği olursa onun hiç kimseden rağbet ve iltifat görmeyeceği, da- ha çıkarken bastırılacağı şüphesizdir. Bu, 21 Mayıs teşebbüsünden bile çok zayıf ve suni olacaktır. Ama ondan sonra hadiselerin nasıl gelişeceği, o kuvvetin hangi elde toplanması hayal edilirken nerede topla- nacağı bugünden kesinlikle tayin olunamayacak ihti- mallerdir. Her halde bu tarz hesaplar, bir sergüzeşt- çi ordu mensubunun veya bir ihtilâl hastasının ka- fasında belirecek hesaplardan daha akıllı hesaplar değildir. Zaten, Ordunun bazı spekülasyonlara tek- rar konu edilmesi hadisesinin kendisi, başlı (o başı- na esef verecek bir durumdur. Yeni İktidarın Türkiyede, siyasetten uzaklaşmış, hatta ondan soğumuş bir Ordu devraldığı bir ger- çektir. Bilhassa Talât Aydemirin iki teşebbüsü (o ve ondan sonra İktidarın doğru, basiretli ve meharetli bir tutum takınmış olması yani "kendine göre bir ordu" yapmaya kalkışmayıp mevcut orduyu asıl gö- 23 Temmuz 1966 Metin TOKER revine döndürmesi ihtilâl lâflarını bir dil pelesengi halinden çıkarmıştır. Bu lâf, dillerin ucuna tekrar, yeni İktidarla birlikte gelmiştir. Ordunun içinde po- litika tartışmalarının, en azından sohbetler tarzın- da yeniden başladığı ve bazı gruplaşmalar olduğu, şimdi yapılan tahminler arasındadır.. Bir Genel Kur- may Başkanı açıktan "İhtilâl Hastalan"nın mevcudi- yetinden bahsederse, mutlaka bir şeyler duymuş, bir şeyler biliyor demektir. Bütün bu cereyanların ortasında şimdi, Türk Subayına büyük ve önemli bir görev düşmektedir. Bu, başını serin tutmaktır. 1960'ın İlkbaharı ortamı içinde Türk Silâhlı Kuvvetlerine düşen görev, meş- ruiyetini kaybetmiş ve hukuki bir rejim değişikliği yapmış, tek parti sistemini fiilen getirmiş olan Men- deres İktidarını silâh zoruyla devirmekti. Bugün ak- lı başında hiç kimse Türkiyede o ortamın bulundu- gunu, Demirel İktidarının da meşruiyetini kaybetmiş olduğunu söyleyemez. Demokratik rejimin yürüyüp yürümeyeceği tartışmaları bir şeydir, İktidarın gay- rımeşruluğu bir başka şeydir. 27 Mayısın, demokra- tik rejimin yürümeyeceği inancının neticesi olarak değil, tam aksine, demokratik rejimin yürümesi için yapılmış bir müdahale olduğunu hiç kimse hatırdan çıkarmamalıdır. 27 Mayısın başarısı da bu yüzdendir. Demokratik rejimin yürümeyeceği mucip sebebine dayanılarak girişilmiş teşebbüsler 22 Şubat ve 21 Mayıstır. Onların sonucu ise ortadadır. Ama, bugünkü ortam içinde Türk Silâhlı Kuvvet- lerine düşen bir görev vardır. Bu, gerçek temayülünü ciddiyetle ortaya koymak ve bazı ilkelerin savunucu- su olduğunu, bunları çiğnemek isteyenlerin veya çiğ- neyebileceklerini sananların, karşılarında Tür Si- lâhlı Kuvvetlerini bulacağını peşinen belli etmektir. Türkiye, Ordunun zırt zırt ihtilâl yaptığı bir Ülke de- ğildir. Türkiye, tarihinin çok ender devirlerinde bu hale düşmüş, fakat hemen toparlanmıştır. Türiye, memleketin idaresinde Ordunun ağırlığı olan bir ül- kedir. Ordunun başına DP devrinde getirilenler bir ağırlığı temsil edemediklerinden, çeşitli bağlarla İk- tidara bağlandıklarından dolayıdır ki İdare tam fü- tursuz olmuş, her şeyi yapabileceğini sanmış, bir mü- dahale en sonda zaruri olmuştur. Bu yola tekrar gi- dilmemesinin çaresi Türk Subayının hiç bir hissi, fevri harekete kendini kaptırmaması, Ordunun ağırlı- ğını zedeleyecek macera heveslerinde rol almaması, aksine, hadiseleri dikkatle izleyip beliren tehlikeli is- tikametleri önceden önlemesidir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: