23 Temmuz 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 34

23 Temmuz 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 34
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SİNEMA cak mıydı? Bu soru, zihinleri dur- madan uğraştırdı. Tabii bunun yanı- sıra, "ah, keşke kimse müracaat etmese de, şu eksiltme kendiliğin- den suya düşse" duası da eksik de- ğildi. İlgili kimselerin yüreği yalnız bir kere hopladı: İhale saatinin so- na ermesine yakın, bir sinemacı gelmişti! İlgililer biraz merak, daha çok da endişeyle bu sinemacıyı süz- meğe bağladılar: her şey kendi ken- dine kapanıp gitmek, üzereyken bu da nereden çıktı, gibilerinden birbir- lerine baktılar, ama endişeleri fazla sürmedi. Çünkü gelen sinemacı ek- siltmeye filân girecek değildi. Ak- sine, eksiltmenin yapılmaması için kollarını sıvayıp, gazetelerin okuyu- cu sütunlarına uzun uzun mektup- lar gönderen bir yönetmen - yapım- cıydı. Sordukları da, gazetecilerin da ha önceki sorularından başka bir şey değildi. İlgili kimseler rahatla- dılar. Sinemacının aldığı cevap da gazetecilerinkinden o farklı olmadı: Aslında Dışişleri Bakanlığının bu iş- le ilgisi yoktu... Buna ayrılacak tah- sisat yalnız (o Dışişlerinde bulundu- gundan... İhale kanununa göre... Festivaller Altın Ayıyı paylaşanlar 16. Uluslararası Berlin Film Festi- vali, daha festival başlamadan ön- ce yapılan tahminlere uygun olarak sonuçlandı. Festivalin "favorisi" o- larak ileri sürülen "Cul-de-sac - Çık- maz" ile "Masculine - Feminin - Er- kek - Dişi" arasındaki çekişmeyi birincisi kazandı. Polonyalı yönet- men, Roman Polanskinin İngiltere- de çevirdiği ve festivale bu ülke a- dına katılan "Çıkmaz", gangsterler- le yüksek sosyete mensuplarının ka- rıştığı oObir "cinayet okomedisi"ydi. Ancak "Çıkmaz"ın, büyük ödül o- lan "Altın Ayı'yı almasına rağmen, sinema dünyasında "Sudaki Bıçak" ve geçen Berlin Festivalinde' ödül kazanan "Tiksinti"yle ün kazanan Polanskinin eski başarılarına erişe- mediği, festivali izliyen eleştirmeci- lerin dikkatini çekti. "Çıkmaz"ın karşısına "Erkek- Dişi" filmiyle çıkan ve geçen yıl Berlin Festivalinin ödülünü kazan- mış olan fransız yönetmen Jean-Luc Godard bu defa sadece Jean-Pierre Leaud sâyesinde en iyi oyuncu ödü- lünü, bir de Batı Berlin şehri büyük ödülünü kazanmakla yetindi. Her- kesi memnun etmeği bir görev bilen Berlin Festivali ojürilerinin gelene- ğini bozmıyan bu yılki jüri, öbür ö- dülleri de hemen her ülkeyi mükâ- fatlandıracak şekilde dağıttı. En iyi kadın ödülü amerikalı yıldız Lola Albright'a verildiği gibi, Leaud'nun yanısıra isveçli oyuncu Lars Pass- gard'a da "Jakten - Av" filmindeki oyunu için özel bir Gümüş Ayı su- nuldu. Berlin Festivallerinin gedikli ödül kazanıcılarından biri olan hintli yönetmen Satyajit Ray, bu yılki festivale katılan "Hayak - O kadın" ve bütün filmleri için jüri ö- zel ödülünü aldı. En iyi kısa film ödülü kutup- Bu konuda Cumhuriyet Devrinde yayınlanan ilk eser SAVCI Yılmaz Akıncı ve AVUKAT Tahsin Atakan'ın Mevzuatta KABAHAT FİİLLERİ ve USUL HÜKÜMLERİ adlı kitap satışa arzedilmiştir. Hakim, savcı, avukat, idareci, yüksek tahsilde ceza hukuku okuyan herkesin ve halkın hergün karşılaştığı hadiseleri açıklıyan izahlı, notlu, içtihatlı müracaat kitabı. 350 sayfa 15 liradır Genel dağıtım ve isteme: Minnetoğlu Kitapevi Cağal 34 ağaloğlu — İstanbul , (AKİS: 229) AKİS kâşifi Knud Rasmussen'in hayatını anlatan "Knud" adlı Danimarka fil- mine, Gümüş Ayı ise Guy de Mau- passant'ın bir hikâyesinden filme alınan fransız filmi "Rosalie"ye ve- rildi. İngilizlerin festivale "Çıkmaz"- la birlikte yolladıkları," Georgy Girl" Uluslararası Katolik Ofisi ödülünü alırken, Batı Almanya Protestan Klisesinin film jürisi de kendi ödü- lünü genç fransız yönetmen Edou- ard, Luntz'un ilk uzun filmi "Les cocurs verts - Taze Gönüller"e ver- di. Uluslararası Sinema Eleştirme- cileri Birliğinin ödülü ise Floresto- no Vancini'nin "Le stagioni del no- soro amore - Aşkımızın Mevsimi" filmine gitti. Sürprizler Aslında festivalin sürprizleri ve en ilgi çekici filmleri resmi ödül- ler listesinde oyer alan bu filmler değil, küçük ülkelerden gönderilen filmlerdi. Bunlar arasında özellikle İsrail, İran ve Yunanistanı temsil eden filmler dikkati çekiyordu. İs- rail festivale, yönetmen Amos Et- tinger'in "beatnik"leri konu alan "Elath Serserileri"ni göndermişti. Ettinger'in filmi, İsraili bedavadan dolaşmağa gelen ve yurdumuzda ni- celerine rastladığımız kılıksız "tu- ristler"in, Kızıl Denizin ve güneşin çekiciliğine (oOkapılarak bunlardan bir türlü ayrılamamalarını anlatı- yordu. Ettinger'e göre, "beatnik'ler bir çeşit "modern saz şairleri"ydi. İranlı yönetmen Hacir Darvuşe- nin "Vali Uftad Moshelga" adlı fil- minin konusuysa bambaşkaydı. Genç yönetmen, endüstrinin geliş- mesiyle birlikte bu ortaçağ yapılı ülkedeki kadınların dünya görüşü- nün yavaş yavaş nasıl değişmekte olduğunu ortaya koymağa çalışmak- taydı. Yunanlı yönetmen Kostas Manu- sakisin "O fovos - Korku" adlı fil- mi, sık sık işlenmiş bir konuyu yeni bir şekilde ele almasıyla dikkati çekmekteydi. Bir cinsi sapığın, genç bir kızın ırzına geçtikten sonra, ya- kalanma korkusuyla kızı öldürme- siyle filmine başlıyan oManusakis giderek, herkesi saran korkunun psikolojik çözümlemesine girişiyor, 'filmine klâsik bir trajedi havası ka- zandınyordu. 23 Temmuz 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: