ni, atelye. Hattâ atelye bile değil de minik iş yerleri. Bu yüzde 99'da, çalışan Pa yüz- de 66'sı geçimini sağlıyor. üzde 99'un yarat- LL ise, bütün japon sınai istihsalinin yüzde si. O zaman, geriye kalan yüzde I'in, yani im- paratorlukların rolü ve önemi daha iyi ortaya çıkıyor. Sınai istihsalin geriye kalan yüzde 50" bakımından sarfettiği gayretleri oanlatmıştım. Hani Daimyolara verilen devlet bonoları, samu- rayların ticaret âlemine kaymalarının kolaylaş- tırılması.. Bu tutum Japonyada hep devam et- miş ve her güç devrede devlet iş âlemini, işine çok karışmaksızın desteklemiştir. e Meiji dev- rinde nasıl devlet yeni sanayiin kurulması için koruma tedbirleri almış, teşvikte bulunmuş, 6ğ- Japonyanın dev endüstrisi, bu muazzam ve son derece modern tesisler hep özel sektörde özel te- şebbüsün eseri. Japonya, plânlama yapmadan kalkınan bir memleket örneği. Ama Japonyanın bütün şartları plansızlığın gerekçesini teşkil ediyor. Yukardaki fabrika Osakadaki bir televizyon âleti fabrikasıdır ve bir dev müessesenin - Matsuşita- malıdır. sı, bu yüzde 1'in eseri. Bu yüzde 1'de, çalışanla- rın yüzde 34'ü mevcut. Görülüyor ki firmala- rn yüzde l'i, âdeta devlet içinde devlet. Japonyada devlet, iş âleminin daima yar- dımcısı olmuş, o arkada kalmış, iş âleminin ken- di kendine gelişmesini iteklemiştir. Japonya modemleşirken, X üzyılın ortasında bir derebeylik sisteminden yeni telâkkilere geçer- ken Meiji İdaresinin bilhassa sermaye temini reticilik görevi yapmışsa İkinci Dünya Harbin- den sonra da aynı yol tutulmuştur. Tabii şim- di, japon iş hayatı ve bilhassa özel sanayi dev- leşmiş bulunduğu için devletin yardımı azal- dıkça azalmaktadır. Japon ekonomisi artık kendi kanatlarıyla uçmaktadır. Bir defa, japon plâncıları özel sektörü bir plânlama sahası olarak katiyen almamışlardır. O sahada verdikleri rakkamların, çizdikleri he- 45