8 Ekim 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 17

8 Ekim 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

dişi İnönünün evinin güvenliğini (sağlamakla görevliydi. Komuta ettiği kıta genç Harp Oku- lu öğrencilerinden müteşekkildi. Askeri birlik- ler gece saat üçte harekete geçmişlerdi. Her şey yolundaydı ve İhtilâl başarıya ulaşmıştı. Bayar ve Koraltan yakalanmışlardı. Durum ya- kında bre edin millete bildirilecekti. Generale: — Paşayı uyandırıp ohaberdar' edeyim" bilin Gani Güvener işlerin mükemmel gittiğin- den öylesine emindi "- Hiç rahatsız etmeyin, Metin bey, Ne zaman uyanırlarsa kendilerine o zaman arze- deriz” diye cevap verdi. — Aman Paşam, olur mu hiç?" dedim ve İsmet Paşanın evinin zilini çaldım. Çaldım, bir daha çelim, fakat işittiremedim. Bizde o evin de bir anahtarı vardı. İçeriye gidip onu getir- dim. Kapıyı açtım. Kapı aralandı ama, arkasın- dan zincirliydi. Tekrar zili denedim. Olmadı. Bu sırada Gani Güvener, ismet Paşanın Cum- hurbaşkanlığı sırasında kendisinin, uhafiz A- layında kıta komutanlığı yaptığını anlatıyor, etraftaki Harbiyeliler ise bizi dikkatle dinli- yorlardı. Hepsinin heyecanlı ve biraz şaşkın ol- dukları göze çarpıyordu. Gani Güvenere eve dönüp yıkanacağımı, traş olacağımı, belki o vakte kadar kayınvalde- min uyanabileceğini söyledim ve öyle yaptım. Biraz sonra bizim telefon tekrar çaldı. Kayın- valdemdi. Turhan Feyzioğlu telefon etmiş, tele- fon sesini duyurabilmiş ve hadiseleri kayınval- deme kısaca anlatmıştı. Kayınvaldeciğim sor- muştu: "— Paşayı uyandırayım mı?" Turhan Feyzioğlu İsmet Paşanın, hele o günler ne sudan sebeplerle uykusundan kaldı- HildiğIm bildiği için gülmüş. — Aman Hanımefendi, bu sefer andır. mayıp ta ne zaman uyandıralım?" dem Buna rağmen kayınvaldem, Paşayı uyan- dırmak için beni çağırmayı tercih etmişti. Üz- gün bir sesle: — İhtilâl olduğu doğru mu. Metin bey?" dedi. "— Geliyorum şimdi" diye cevap verdim ve hemen karşıya geçtim. Yolda General Güve- ner İstanbul Radyosunun yayına başladığını, Ankarada teknik bir gecikme olduğunu, fakat yayının başlamak üzere bulunduğunu söyledi. Bildirdiğine göre Başkentteki harekât, başa- rıyla, hemen hemen tamamlanmıştı ve Ordu her yerde vaziyete hâkimdi. İsmet Paşayı uyandırdım, , bir ihtilâlin ol- duğunu haber verdim, öğrenmiş o olduklarımı anlattım. İsmet Paşa yatağının üzerine otur- muştu ve beni dikkatle dinliyordu. İlk sordu- ğu şu oldu: "- Ordu nerelerde ne dereceye kadar hâ- kimdir?" , Gani Güvenerin verdiği bilgiyi tekrarladım. İsmet Paşa bunun üzerine, harekete kimin ko- muta ettiğini öğrenmek istedi. Bilmiyordum. Bunu General Güvenere sormuştum. Fakat o da bilmiyordu. İhtilâli hazırlayanlar hiç bir isim vermemişlerdi. "— Her halde bir orgeneraldir" dedim. "— Kim olabilir?" diye sordu. Bir tahmin yapmadım. O da bir isim söy- lemedi. Kalktı, traş oldu ve giyindi. Saat altıydı ki Gani Güvener kendisini gördü, vaziyet hak- kında bilgi verdi. Bu sıralarda Türk Silâhlı Kuv- vetlerinin ilk tebliği radyolarda okunmuştu. Bunu not ettim ve İsmet Paşaya uzattım. İs- met Paşa düşünceli bir tarzda okudu, beğendi. Beğendiği, demokrasi prensiplerine sadık kalı- nacağı vaadi ile dış politikayla ilgili kısımlardı. "— Dikkatli davranmışlar" dedi. Bu sırada ben, Generalin yanındaki Yar- baydan ilk hareketler hakkında tafsilât alı- yordum. Kıtalar Harp Okulundan hareket et- mişler. Hareketin plâncıları Harp Okulunda toplanmışlar. İnönünün evine yollanan kıta A- nıt Kabirin altındaki toprak yoldan geçme em- rini almış. Bunun sebebi, yol üstünde polis ka- rakolunun bulunmamasıymış. Sıkı Yönetimin o sıralardaki gece sokağa çıkma yasağı ancak saat dörtte sona erdiğinden askeri vasıtalar içinde silâhlı Harbiyelilerin naklinin, üzerinde polis bulunan bir yolda dikkati çekmesinden AŞ, Yarbay: — Namık Gedik tarafından polise, şüphe oyandial asker hareketlerinin derhal Emniyet Genel Müdürlüğüne bildirilmesi için emir veril- diğini haber aldık" dedi. Plân gereğince kıta, Tandoğan meydanı- nın kenarından kıvrılarak İsmet Paşanın Ayten Sokaktaki evi civarına gelmiş. Orada, evin tam karşışında, gözcü vaziyetinde bir polis görmüş- ler. Öğrencilere komuta eden topçu yarbayı doğruca polisin üzerine yürümüş ve tabancası- nı istemiş. Polis, kuzu gibi ve bir şey sormaya dahi lüzum görmeksizin tabancasını uzatmış, arkadaşlarının da, İsmet Paşanın evi yanına park etmiş gri Chevrolet içinde uyuduklarını bildirmiş. Bunun üzerine Yarbay arabaya git- miş, kapıyı açmış, yatan iki sivile kim olduk- larını sormuş. Sivillerden biri polis olduğunu söylemiş, bunun üzerine Yarbay ondan da ta- 3

Bu sayıdan diğer sayfalar: