8 Ekim 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 8

8 Ekim 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER Rauf Kandemir İl başkanlığına doğru rattığı yeni tartışmalara değinilmek- te ve siyasi şartlar izah edildikten sonra, bu gelişmelerle, kurultaylar- la ve parti seçim beyarinemeleriyle, "beliren ana fikriyle CHP, ilmi an- lamda ortanın solunda bir partidir" denilmektedir. Parti Meclisine su- nulan rapor taslağında, partiye za- rarı olacağı düşüncesiyle, Ortanın Solundan bahsetmemenin de yanlış ve sakıncalı olduğu belirtilmiştir. Hazırlıklar Şu anda CHP'de kesif bir Kurultay hazırlığı vardır. Gruplar, Kurul- taya katılacak 1350-1400 civarında delegeyi kendi lehlerine (oçevirmek için bütün çabalatını harcamakta- dırlar. Daha, Kurultaydan önce ya- pılacak 20 kadar kongre vardır. Bun- ların en önemlileri, Ankara ve İzmir kongreleridir. Ankarada ilgi çekici bir mücadele olacaktır. Geride bı- raktığımız devre İl başkanlığı ya- pan ve pek başarılı olmayan -örnek: senato seçimleri- Feyzi Arsını de- ğiştirmek için önceden dağınık ça- lışan üç hizip, şu anda birleşmiştir. İbrahim Cüceoğlu, Kâzım Mıhçıoğ- lu ve Umumi Mağazalar T.A.Ş.'nin görevden alınan eski Genel Müdürü Rauf Kandemiri ayrı ayrı il başka- nı adayı teklif etmeyi düşünen bu 8 gruplar Arsına karşı birleşirken, başkan adayı olarak başarılı bir ida- re adamının, Rauf Kandemirin ismi üzerinde birleşmişlerdir. Kandemir grupu dış ilçelere, Arsın grupu ise ankaya ve Altındağ ilçelerine da- yanmaktadırlar. Kurultay öncesinde önem taşı yan iki toplantı daha vardır: Kadın Kurultayı ve bilhassa Gençlik Ku- rultayı. Kurultaya 50-00 delege so- kacak olan Gençlik Kollan, sanıldı ğından da etkili olacaktır. Gençlik Kolları Genel Başkanlığına yeni se- çilen Erkin Topkava, kendi kurul- taylarında hangi fikrin galip gele- ceği yolundaki soruya şu cevabı verdi: "— Bizim için Ortanın Solu ile Ortanın Sağı mücadelesi söz konu- su değildir. Bir kere, Ortanın Solu tamamen hakimdir!" CHP'nin yarınının ne olacağını, gençler, işte böyle işaret etmekte- irler Diyanet Yazık oldu Elmalıya.. Bundan bir süre önce yakınlarına, "Hükümet, batağa saplandıkça bana sarılıyor" diye övünen Elmalı- nın görevinden alınmasına dair ka- rarname, geçtiğimiz hafta içinde, sessiz sedasız, Cumhurbaşkanlığına gönderiliverdi. Eğer Elmalı Diyanet İşleri Başkanlığından alınırsa, gök kubbenin memleketimizin üzerine yıkılacağı, Haktaâlâ hazretlerinin bütün lanetlerini böyle menhus bir işlemi yapacakların tepesine yağdı- racağı izlenimini yaratmak isteyen, bunun için kampanya açan şeriatçi basın, bu azil karşısında, beklenen tepkiyi gösterdi. Şeyhülislâm haline getirilmek istenen Elmalının, kopa- cağı bilinen bu tepkiye rağmen az- ledilmesinin, bazı kulaklara kar su yu kaçmış olması sebebine dayandı- $ı yaygın düşüncedir. Bir süredir. . Cumhurbaşkanlı- ğında bir dosya, gözle görülür bir süratle kabarmakta idi. Diyanet İş- lerinde gecen olaylar hakkında Dev- letin en yüksek katına yapılan mü- racaatların biraraya toplanması i- çin açılan bu dosyaya birkaç hafta önce bir de dilekçe eklenmişti. Ber- gama Müftüsü M. Necati Sönmezer imzasını taşıyan bu dilekçeyi ince- leyenler, dosya münderecatı hakkın- da Cumhurbaşkanına ayrıca sun- AKİS mak için am pe raporda şu ifadeyi kullanmışlar "Bilhassa Bergama Müftüsünün dilekçesinin çok calibi dikkat hususlar ihtiva et- tiği görülmüştür..." Kendisinin Bergama Müftülü- günden, Diyanet İşlerini yönetenler tarafından hangi sebeplerle ve nasıl uzaklaştırıldığını, uğradığı haksızlı- ğı ve Danıştay kararma rağmen çe- şitli dolaplarla mağdur durumu- nun nasıl devam ettirildiğini anla- tan Müftü Sönmezer, dilekçesinin Bir e şöyle diyordu: .İlmi ve ahlâki faziletiyle ta- nınmış olan İzmir Müftüsü Celal Yıldırım da yine aynı. iğbirarla Muş Vilâyeti Müftülüğüne (o nakledilmiş- tir. Celâl Yıldırım gibi muhitinde sevilen kıymetli bir müftüyü İzmir- den almanın halk üzerinde husule getirdiği infiali önlemek maksadıyla yerine tâyin ettikleri Erdek Müftü- sü Ahmet Karakullukçunun, İmam- Hatip Okulu mezunu bulunduğu halde 'Yüksek İslâm Enstitüsü ile Hukuk Fakültesinden mezun' oldu- gunu söylemişler, hattâ bu sahte- kalır m büyük bir cüretle yük- sek makamlara, Devler ve Hükümet Başkanlarına yanlış beyanda bulun- mak derecesine vardırarak, adı ge- -eni İzmir Müftülüğüne tâyin et- tirmeğe muvaffak olmuşlardır." Kararname sahtekârlığı iddiası Ortaya atılan iddia vahimdir: Bir devlet dairesi, önemli bir göreve tâyin edeceği memuru, mezun oOl- madığı yüksek okullardan mezun göstermektedir ve bu vahim iddia- nın sahibi, mesnetsiz bir iftirayı res- mi dilekçesine koyduğu takdirde -ki bu dilekçe oCumhurbaşkanından başka Başbakana, Devlet Bakanına ve Meclis Başkanına da gönderil- miştir- başına gelecekleri çok iyi bilen bir devlet memurudur! Bu bir imzasız ihbar mektubu değildir... İş bu kadarla da kalmamıştır. Karakullukçunun İzmir Müftülüğü- ne atanmasıyla ilgili kararname 11 Mart 1966 tarihli ve 12248 sayılı Res- mi Gazetenin beşinci sayfasında şu şu biçimde yayınlanmıştır: — Münhal' bulunan İzmir Vi- lâyeti Müftülüğüne, 700 liralık kad- rodan 450 lira aylık alan Erdek Müf- tüsü ve Yüksek İslâm Enstitüsü ile Hukuk Fakültesi mezunu Ahmet Ka- rakullukçunun almakta olduğu 450 lira maaşla ve kadrosu ile birlikte naklen atanması uygun görülmüş tür. 8 Ekim 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: