8 Ekim 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

8 Ekim 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS ile çok geç saatlere kadar süren ko- nuşmalar yapması bu açıdan ilgi çekicidir. Böyle bir teşebbüs geçen yıl bir başka partide Demirel için yapılmış ve başarıya ulaşmıştır. Ama şimdi CHP içinde bu çeşit bir teşebbüs yapılırsa, bunun başarı şansı ne ola- caktır? Teorik olarak, mümkün! Böyle bir teşebbüsün CHP içinde de başarıya ulaşması ve Güleğin her zamanki huyuyla, bedelini ei kalarının cebinden ödeyerek- " Kur- rultayı alıp gitmesi" ancak teo- rik olarak mümkündür. CHP Genel Sekreteri Kemal Sa- fir, Gülekçilerin başvuracaktan me- tod içinde sözü edilen tüzük tâdili teklifleri hakkında sorulan bir soru- ya şu cevabı vermiştir: — Merkez İdare Kurulu ve Ge- nel Başkan, Kurultaya bir tüzük değişikliği teklifi (o getirmiyecekler- dir. Bunun dışında, Kurultaya katı- lan delegelerin yirmide biri oranın- da imza ile, isteyen, tüzük teklifi yapabilir Satır, Gzük değişikliği yoluyla yukarıda izah edilen teşebbüsün gerçekleştirilip gerçekleştirilemiye- ceği yolundaki soruya ise sadece tebessümle cevap vermiş, başka bir şey söylememiştir. Fakat aynı soru- ya cevap veren CHP yetkilileri ol- muştur. Bunlar, "— Son AP Büyük Kongresinde- kine benzer bir teşebbüs beklenebi- lir. Bunun da destekleri aynı yer- den gelecektir. Ama, CHP içinde böyle bir teşebbüsün başarı şansı yoktur. Çünkü CHP köklü ve otur- muş bir partidir, herşeye rağmen, çiğnenmiyecek o gelenekleri vardır" demişlerdir. Sonra da göz kırparak şunu ek- lemişlerdir: "— Hem biz, son AP Kongresini izleyip ders aldık!" Gülekçilerin hayallerindeki oyu- nun başarısı için şart olan diğer ihti- mal, yani Feyzioğlu ve grupunu bir Genel Başkan yardımcılığı osuna- rak elde etmek ihtimali ise, CHP İç bünyesini yanlış tanıyanların dü- şündükleri ihtimaldir. Ortanın Solu ne olacak? İçinde bulunduğumuz ayın 18'inde Büyük Sinemada yapılacak olan CHP Kurultayının asıl önemli yanı, Gülek ve hayalci arkadaşlarının ta- sarladıkları teşebbüsün akıbeti de- ildir. Kurultayın önemli yanı, ge- çen Kurultaydan sonra gelişen Or- YURTTA OLUP BİTENLER tanın Solu politikasının en yetkili kurulun karşısına,çıkmasıdır. CHP Genel Sekreteri Kemal Sa- tır, Ortanın Solu sloganı ile anılan politikanın Kurultayca desteklenip desteklenmiyeceği yolundaki o soru- ya, haftanın başında Pazartesi günü şu cevabı verdi: — Ortanın Solu fikri, Parti top- lantılarında, Parti Meclisinde, Par- ti Grup toplantılarında ve son İstan- bul Kongresinde benimsenmişti..." Satır "Bu durumu, Kurultayın da aynı fikri benimsiyeceğine bir karine olarak kabul edebilir miyiz?" sorusunu ise şöyle cevaplandırdı: — Kabul edebiliriz. Bu fikir Kurlide da benimsenecektir. Çünkü, partinin hakiki hüviyetinin ifadesidir. Satırın ifade ettiği bu düşünce, Kurultaya Parti Meclisinin onayın- dan geçtikten sonra sunulacak olan Merkez Yönetim Kurulu raporunda da belirtilmiştir. Haftanın başında Safı sabahı toplanan Parti Meclisin- e bu rapor incelenmek üzere üye tere dağıtılmıştır. Raporda, Türki- yenin sosyal ve -fikri gelişmeleri İ- kinci Dünya Savaşından bu yana incelenmekte, 27 Mayıs Anayasası- nın ve sosyal devlet kavramının ya- Geç olduğu için güç oldu Artanın Solu felsefesinin, mânası gereği gibi anlaşıldığında C.H.P. içinde nasıl bir ilerleme kaydettiği ve itibar kazandığı şu son bir, iki haftada ortaya çıkmıştır. Bilhassa Genel Başkan İsmet İnönünün İs- tanbul İl Kongresinde yaptığı açık- lamalar çok zihindeki çok bulutu dağıtmıştır. Şimdi, aslında zengin olmadığı halde, muhitine nazaran hali-vakti yerinde olan bir takım P. mensubuna, şahsen, Orta- nın Solundan kaybedecek değil, kazanacak şeyleri (o bulunduğunu anlatmak lâzımdır. Zira son se- çimlerde, elinde bir kaç dönüm toprağı veya bir kaç hayvanı bulu- nan köylü, kendisini "zenginler sınıfına dahil etmiş ve "CH zenginlerin parasını, malını ala- cak" propagandasına kanarak ya sandık başına hiç gitmemiş, yada, gitmişse oyunu 'ye verme- miştir. Halbuki Ortanın Solu, yani sosyal adaleti temel bilen bir poli- 8 Ekim 1966 tika bütün sınıfları o orta seviye üzerinde birbirine yakınlaştırmayı hedef güder. Eğer İsmet İnönü, III. Koalis- yonunu, yani Reform Kabinesini kurduğu zaman takip edeceği poli- tikaya dünyanın her yerinde Orta- nın Solu adının verildiğini söyle- seydi, bu terim aleyhinde yapılan bütün propagandalar zerrece tesir bırakmazdı. Zira o takdirde, Orta- nın Solunun, C.H.P. iktidarda bu- lunduğu zaman ne mâna taşıdığı- nı herkes görüp anlayacaktı. Ger- çi bugün de, düşünen bir kafa için bunun böyle olduğunda şüphe yoktur. Ama düşünen kafa, Türki- yenin en bol metaı değildir. Ortanın Solu, bir savunma silâ- hı olarak ortaya çıkarıldığından dolayıdır ki -İsmet Paşa, C.H.P.- nin komünist sayılamayacağını be- lirtmek için partisinin Ortanın So- lunda olduğunu bildirmiştir- şid- detli ve kesif taarruzlara karşı he- men tesirli olamamıştır. Bu silâh, HI. Koalisyon Hükümetinin poli- tikası diye kullanılsaydı bir taar- ruz silâhı olacaktı ve tesiri tama- mile ters yon alacak, yani muha- fazakâr A.P.'yi yaralayacaktı. Bu değişiklik için vakit çok mu geçtir? Bir yandan C.H.P. içinde sarfedilen gayretler, diğer taraf- tan A.P.'nin hemen bütün maske- lerini atarak açıktan ve düpedüz bir "kalantorlar partisi" hüviyeti- ni belli etmesi gecikmiş zamanı süratle telafi edeceğe benzemekte- dir. Eğer Kurultaya kadar, Kurul- tayda ve bilhassa Kurultaydan sonra C.H.P.liler Ortanın Solunu bir taarruz silâhı olarak benimser de ellerinde o, samimi ve ciddi bir savaşa girişirlerse bu sloganın C.H.P. iktidarda değil de muhale- fetteyken (o söylenmiş olmasının handikapını yenebilirler.

Bu sayıdan diğer sayfalar: