8 Ekim 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

8 Ekim 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

lin Kudretli Albayı pozundaki Türkeş bunları yalanladı, İsmet Paşaya olan saygısından bah- setti ve yaptığı ziyareti anlattı. Bir tank takı- mının Ayten Sokağa çeldiği hatırımdadır ama, Türkeşi hiç hatırlamıyorum. İsmet Paşanın ha- fızasında da, o gün bir Türkeş yoktur. Ama Al- bayın anlattıklarının doğru olmaması için hiç bir sebep mevcut değildir. 27 Mayıs sabahı İs- met Paşanın evi, tavaf edilen bir evdi ve gelen- terin büyük çoğunluğunu subaylar teşkil ediyor- du. Zaten Harbiyeliler eve ancak onları alıyor- lar, tezahürat yapan halk çoğunluğunu İsmet Paşa balkona çıkarak selâmlıyordu. Bu, tabii, tezahüratı büsbütün arttırıyordu. O gün, he- men bütün Ankaranın İsmet Paşanın evi önün- den geçtiğini söylemekte fazla bir mübalâğa yoktur. Ben, gelen subaylardan bir tanesini hatır- lıyorum. İsmet Paşanın yanındaydım. Yandaki bizim evden bir kurmay subayın beni çağırdığı haberi geldi. Gittim. Orta boylu genç bir kur- may beni kütüphanede bekliyordu. İhtilâl Ko- mitesi adına geldiğini, Ihtilâl Komitesi adına İsmet Paşaya bir mesajı olduğunu söyledi. İs- met Paşanın evi kalabalık bulunduğundan bu- nu benim vasıtamla iletmeyi tercih etmişti. İh- tilâl Komitesi, İsmet Paşanın dışarıya çıkması- nı, bir tezahürata vesile vermesini ve bir demeç- te bulunmasını sureti katiyede istemiyordu. Subay bunu söylerken çalımlıydı ve yüksekten konuşuyordu. Daha ziyade emreden bir hali vardı. Adını sordum. "— Lüzum yok" dedi. "— Siz Komiteden misiniz?" diye sordum. Komitenin mensuplarının adlarının açık- lanmayacağım söyledi. Bildirdiğine göre ihtılâ- li idare' edenler isimsiz kalacaklar, görevlerini bitirerek kıtalarına döneceklerdi. Yapılan hare- ket Ordunun ortak malıydı. Kahramanlar yara- tılmasını Ordu istemiyordu. Sonradan, o gün gelen bu subayın Kurmay. Albay Emin Aytekin olduğunu öğrenecektim. İhtilâl “Komitesi adına yapıldığı söylenerek 27 Mayısta İsmet Paşayla kurulan tek temas bu oldu. Emin Aytekinin yetki derecesi, tabii benim meçhulümdür. Bu kurmay albay sonradan Istanbulda Sıkı Yöne- tim idaresinin Kurmay Başkanı tâyin edildi, Talât Aydemir hareketlerini takiben de emek- liye ayrıldı. Verdiği mesajı, daha doğrusu ge- tirdiği tebliği İsmet Paşaya ilettim. Dikkatle dinledi ve önemli buldu. — Bizimle bir ilişkileri olsun, istemiyor lar demek" dedi. Kendisinin zaten dışarıya oçıkmak niyeti yoktu. Çıkmak istese bile iki adım atması im- kânsızdı. Fakat İsmet Paşa o gün, kendisini görmeye gelen partisi mensuplarına ihtilâl Ida- resinin işlerine karışmamak direktifini verdi. Halbuki bir çok C.H.P. ileri geleni heyecan- lıydı. Meselâ Ferit Melen üç gün sonra aybaşı- nın geleceğini söylüyor, derhal Maliye Bakan- lığına gidip duruma el koymayı teklif ediyordu. Memur aylıklarının dağıtılması ancak öyle ka- bil olacaktı. Daha başka bazı C.H.P.'lilerin de, iktidarın otomatik olarak kendi partilerine dev. redileceğinden o gün emin bulunduklarına ka- lıbımı basarım. İsmet Paşayı ziyarete gelenler- den bir çoğu, aklında müstakbel kabineyi yapı- yor ve tabii bunda kendisine, ihtisasına göre bir Bakanlık ayırmayı ihmal etmiyordu. O sabah gelenler arasında duruma, İsmet Paşanın koyduğu teşhis o istikametinde teşhis koyan, bir İsmail Rüştü Aksaldı. Aksal, biraz da karamsar tabiatının neticesi, askerin gitme- sinin gelmesi kadar kolay olmayacağı endişesi- ni söylüyor ve Zor bir devrin açıldığını belirti- yordu. Genel Sekreterine İsmet Paşa cesaret verdi. Sükünet tavsiye etti. (Yapılacak başka bir şey olmadığını söyledi. Her şeyi sakin al- mak, acele etmemek, beklemek lâzımdı. Emin Aytekinin getirdiği mesaj ihtilâlcilerin kam- pında esen hava hakkında bir fikir veriyordu. İsmet Paşa: "— İhtilâl yapan genç subay böyledir" dedi. ihtimal ki genç bir subayken 1908 hareketini hatırlıyordu. katıldığı O gün ziyaretler akşama kadar, bu minval üze,e gitti. Ankara, üzerinden kâbus kalkmış bir şehir halindeydi. İhtilâl idaresi saat 16' da, za- ten işlemeyen sokağa çıkma yasağını resmen de kaldırdığında bilhassa Kızılay bir mahşer yerine döndü. Herkes neşe, sevinç içindeydi. Bir otomobille şehri dolaştım. Halk sokaklarda rastladığı subayları, Harbiyelileri öpüyor, "as- lanlarım" diye onların sırtlarım sıvazlıyor, coşkun bir heyecan yürekleri dolduruyordu. Binalar kendiliklerinden bayraklarla donatıl- mış, tertipsiz, talimatsız, içten gelen bir bay- ram başlamıştı. Saat 16'da bütün Türkiyedeki hareket çoktan bitmiş, Menderesin de Kütah- yada yakalanıp nezaret altına alındığı haberi radyolardan verilmişti. Radyolarda askeri ha- valar çalmıyor, Harp Okulu ve Gazi Osman Pa- şa marşları mütemadiyen tekrarlanıyordu. Her halde, 27 Mayıs 1960 gününü Ankarada yaşa- mış olanların onu unutmaları imkânı yoktur. Bizim evlerin güvenliğini osağlayan Harp Okulu birliğinin yorgunluktan bitap düştüğü, öğleye doğru anlaşıldı. Sabahleyin biz, evdeki bütün yoğurtlardan bir kazan içinde ayran 5

Bu sayıdan diğer sayfalar: