10 Aralık 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 20

10 Aralık 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ası arasında tam M.B.K,, iktidarı sivil idareye devredip devretmemek konusunda, Birinci Hükümetin yiifasıyla zira, aslmda bu bir istifadır, Komite sadece alatur yapmı: kurulm: manasıyla ikiye bölünmüştü. Eğer bir oylama Mi bir fazla çıkmasaydı, tabii "kalıcılar" gene gideceklerdi ama İhtlâlin 7 bambaşka -ve belki feci- olacaktı. de tamamlandı. Buna rağmen, hâlâ boş Bakan- lıklar vardı ve bunların müsteşarlarla veya Ge- nel Müdürlük tarzında idareleri yoluna gidildi. İsmet Paşa bütün bunlar olup biterken, Gürselin güç durumunu anlamakta fazla bir müşkilât çekmedi. Zaten Floryadaki görüşme esnasında, İhtilâlin başı o aşırı iyimserliğinden biraz kurtulmuştu. İsmet Paşanın not defteri- ne kaydedildiği gibi 24 Ağustostaki Florya gö- rüşmesinde - iki lider, İhtilâlden bu yana üçün- cü defadır ki buluşuyorlardı - üç mesele konuş- manın konusunu teşkil etti. Gürsel, yaptıkları Ordu Tensikatının o kadar da başarılı sayıla- mayacağını anlamıştı. Tensikattan sonra üzücü bazı olaylar cereyan etmişti. Meselâ İhtilâlin başının iyi tanıdığı şu veya bu kurmay subay kendisini görmek istemişti, Gürsel onları ka- bul etmişti, bu subaylar emekliye sevkedildik- lerini bildirmişlerdi. Bu, Devletin Başkanını fe- na halde üzmüş, bazen onu can evinden yarala- mıştı. Kıta subaylarına gerçi M. B. K. karışma- mıştı. Ama generaller, amiraller ve kurmaylar Komitede teker teker tartışma konusu olmuş, kimin kalıp kimin kalmayacağını ihtilâlciler ka- rarlaştırmışlardı. Bu kararlarda, şüphesiz Ce- mal Gürselin de sorumluluğu vardı. Sorumluluğu vardı, fakat çok halde bilgisi yoktu. Bunun bir misalini ben çok yakından biliyorum. O yaz biz, Maltepede, Dr. Necmi A- yanoğlunun evinde kiracı olarak oturuyorduk. Dr. Ayanoğlu -şimdi Tümgeneraldir- albaydı. 78 Bir gün Ankaradan, Maltepeye bir telefon gel- di. Devlet Başkanı Ayanoğlunu Ankaraya ça- gırıyordu. Hükümet buhranı günleriydi ve Gür- sel Bakan arıyordu. Biz, lâtife olsun diye, Dok- tora "Ece, galiba Bakanlık var" tarzında ta- kıldık. Albay Ankaraya gitti. Gürsel kendisini Hariciye Köşkünde yemeğe davet etmiş ve ona orada, Sağlık Bakanlığını teklif etmiş. Ayanoğ- lu, bizim takılmalarımızı hatırladığı için güle- cek gibi olmuş, zaten buna da fazla manâ ve- rememiş. Demiş ki "—Sayın Gehetilin. bu benim için elbette ki büyük bir şereftir. Ama bendeniz albayım ve Ordudan ayrılmak da istemiyorum. İkisini bir- den yürütmek ise, sanırım caiz değildir." Babacan Gürsel buna çok şaşmış. "—Aaa, seni de emekliye ayırmadılar mı?" diye sormuş. i Ayanoğlu, böyle bir durumun olma- dığını bildirmiş. Devlet Başkanı sevinmiş. “—Yahu, sen de gürültüye gittin sandım- dı. Onun için, Sağlık Bakanlığına seni düşün- dümdü.." demiş. Ayanoğlu Maltepeye döndüğünde bu hikâ- yeyi anlatınca, Ordudaki Tensikat konusu da, Gürselin Komiteye hâkimiyeti meselesi de bi- zim nazarımızda daha bir belirlilik kazandı. Yeni İhtilal Kabinesindeki Sağlık Bakan-

Bu sayıdan diğer sayfalar: