March 4, 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

March 4, 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ve anlıyordu. Türkiye, inanılmaz bir badirenin eşiğinden geri çevrilmişti. Talât Aydemir ve ona bağlı sergüzeştçiler sabaha karşı, Ankarada gün henüz ağarmamış- en bozguna uğramışlardı. Ocak ayının karışık Ankarası A vkara Ocak ayını karışık ve sinirli bir hava içinde geçirdi. Tıpkı 27 Mayıs öncesinde ol- duğu gibi bir askeri ihtilâlin yapılacağı söylen- tileri her gün, her yerde konuşuluyordu. Fakat 27 Mayısın aksine, ne Ankarada ve ne İstan- bulda kütleler sokaklardaydı veya gösteriler olmaktaydı. O bakımdan huzur tamdı. İsmet Paşa Başbakandı ve bir C.H.P. - A.P. koalis- yonunun başındaydı. Bulutlar iki çevreden geliyordu. Bir "Al- baylar Cuntası" vardı ki bunlar Orduyu ihtilâl yapmaya teşvik ediyorlardı. Askerler, bir yük- sek komuta heyeti halinde, 15 Ekim seçimlerin- den hemen sonra İstanbulda toplanmışlar ve 21 Ekimde bir protokol imzalamışlardı. Bu pro- tokolun A maddesi aynen şöyleydi: "Türk Silâhlı Kuvvetleri 15 Ekim 1961 günü yapılmış olan seçimden sonra gelecek ye- ni Türkiye Büyük Millet Meclisi toplanmadan evvel fülen duruma müdahale edecektir." Protokole göre bu kuvvetler ihtilâli, on- lar kimlerse, "milletin hakiki ve ehliyetli mü- messilleri"ne tevdi edecekti, bütün siyasi par- tileri kapatacaktı, bu kararın tatbiki de 25 E- kimden sonraki bir güne tehir edilmeyecekti. Protokol Ankaraya bildirilmişti, o tarihte mev- cut olan bir "Türk Silâhlı Kuvvetler Birliği" a- dındaki teşekkülün Ankara temsilcileri olarak Aydemir ve bazı arkadaşları İstanbula gitmiş- lerdi, imzalı bir sureti Başkente getirmişlerdi, burada onun müzakeresi yapılıp Ankara grupu- nun da imzaları alınmıştı. Fakat sonradan seçimlerin, türk ordusu- nun bir şeref sözü olduğu hatırlandı, bunların neticesini tanımamanın ifade edeceği mâna farkedildi, Komutanlar parti liderleriyle top- landılar, meşhur Çankaya Protokolu kabul e- dildi, Gürsel Cumhurbaşkanı oldu, Başbakan- lık görevini İsmet Paşaya verdi, İsmet Paşa da A.P. ile bir koalisyon yaparak Hükümeti kur- du ve rejim işlemeye başladı. Bunu, Türk Silâhlı Kuvvetler Birliğini bir Albaylar Juntası haline sokan bazıları bir tür- lü kabul etmediler. Daha ilk baştan "İşte, yü- rümüyor!" feryatlarına başladılar. Bu feryat- lar ihtilâl söylentilerinin bir kaynağını teşkil etti. O çevrede, gerçekten de, bir ihtilâlin tertip- lerine devam edildi Huzursuzluk yaratan ikinci çevre, Koalis- yonun bir kanadı olan A.P. idi. Bu kanattan öy- lesine çatlak sesler çıkıyordu ki bunların en makul subayları bile, biraz teşvikle tahrik et- memesi imkânsızdı. "Nuri Beşer Hadisesi" bun- ların en vahimlerinden biri oldu. Subaylar bu A.P. milletvekilinin peşinden koştular -bütün subayların karılarına küfretmişti-, o kaçtı, An- kara caddelerinde askeri inzibat tedbirleri alındı, hiç bir sokak hadisesi olmadığı halde Başkent bir sıkı yönetim havasına girdi. Biz Ankarada bir askeri darbe teşebbüsü- nü ilk, Ocak ayının üçüncü haftasında bekle- dik. Ocağın 19'unda Genel Kurmay Başkanlı- ğında bir toplantı yapılmıştı. Bu toplantıda Su- nay ve Komutanlar Ordunun İktidarı destekle- mesini ve böyle bir hava içinde hadiselerin ge- lişmesini beklemesini istemişti. Buna mukabil Albaylar Juntasının mensupları hemen bir ihti- lâle gidilmesini talep etmişler, sebep olarak da "alttan gelen tazyikler"e mukavemet olunama- yacağım bildirmişlerdi. Fakat görülmüştü ki Başkomutan, yani Sunay bu görüşe katılma- maktadır, Komutanlar bu görüşe katılmamak- tadır, kuvvet olarak Hava Kuvvetlerinin tama- mı bu görüşe katılmamaktadır. Buna rağmen Albaylar Juntasının mensup- ları, gayrımemnun ayrıldıkları toplantıdan son- ra kendi aralarında buluştular ve darbenin ya- pılmasında musir olduklarını bir bildiride tes- bit edip bunu birliklere, alt kademedeki subay- lara dağıttılar. Bildiri ele geçti ve Ankarada 20,21 Ocak günleri ihtiyat tedbirleri alındı. 20 Ocak bir Cumartesi, 21 Ocak bir Pazaıdı. O hafta herkes tatildeyken çok sorumlu, görevi- nin başında kaldı. Teşebbüslerinin duyulduğun- dan Darbeciler de haberdar olmuş bulunmalı- lar ki kıpırdamadılar. Şubat yaklaşırken Ankarada hava böylesi- ne kritikti. İsmet Paşa asker arasında B' sırada ben, İstanbula gittim. İstanbul va- liliği görevine devam etmekte olan Refik Tulga oradan ayrılmak ve askerliğe dönmek istiyordu. Rütbesi Korgeneral olmuştu. Halbu- ki İsmet Paşa kendisinin İstanbulda daha kal- masına lüzum görüyordu. Vali olarak Tulga, Birinci Ordu Komutanı olarak Tural kendisine güven veriyorlardı. Benden İstanbulda, Gene- ral Tulgayı görmemi, bu arzusunu bildirmemi, ısrar da etmemi istedi. General Tulgayı 15 E- kimle 25 Ekim arasının dramatik günlerinde de görmüş ve İsmet Paşanın hangi fikirde -ve kararda- olduğunu bildirmiştim. İstanbulda Korgenerale telefon ettim, Taş- lığa, birlikte çay içmeye geldi. İsmet Paşanın mesajını verdim, valilikte kalmasında zaruret bulunduğunu söyledim. Derhal: "— Emrederler!" dedi. Sonra, memleketin durumunu, Ordunun 13

Bu sayıdan diğer sayfalar: