4 Mart 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

4 Mart 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

dı. Bütün hırsları, bütün ihtirasları bu nokta- da kamçılanıyordu. Fırsatı tekrar yakaladık" lan kanaatindeydiler. Bu sefer yüzmüş yüzmüş kuyruğa gelmişlerdi. Bir Talât Aydemir Harp Okulu Komutanlığından ayrılırsa oüzerindeki kudret hırkasından ne kalacaktı? Halbuki bir teşkilât kurulmuş, bir mekanizma işletilebile- cek hale getirilmiş, adamlar, birlikler ayarlan- mış, ordu içinde bir hava yaratılmış, hattâ ih- tilâlin bir "Ordu ihtilâli" olarak yapılacağı i- nancı uyandırılmıştı. Düğmeye 22 Şubat günü basılmadığı tak- dirde aynı parmakların bu düğmeye bir daha dokunamayacakları kanaati, Aydemir ve arka- daşlarını maceraya iten tek sebep oldu. Kendi juntalarının dağılmasındansa şanslarım dene- meyi tercih ettiler. Başkentte kuvvetli olduk- larını biliyorlardı. 27 Mayıstan bu yana baskın, hep basanın olmuştu: 13 Kasımda, 6 Haziran- da, 15 Eylülde. Basanlar, hiç kan dökülmesine lüzum kalmadan maksatlarına erişmişlerdi. Bu sefer aynı şey niçin olmayacaktı? O gün öğleden sonra Harp Okulunun ço- cukları ve tankları, Zırhlı Eğitim Merkezinin tankları bu düşüncelerle sokağa çıktılar. Unutulan, 22 Şubatta bir yeni unsurun mevcudiyetiydi: İsmet Paşa faktörü. Filmlerdeki gibi Ben İsmet Paşayı 22 Şubat sabahı gördüm. Ay ten Sokaktaki eve uğradım, biraz konuştuk. Sakin ve telâşsızdı. "— Bakalım ne olacak? Ne tepki göstere- cekler?" dedi. Yeni tâyinlerin o gün çıkacağım biliyor- dum. Bunların yürütülmesini Genel Kurmay üzerine almıştı. Yerleri değiştirilenler -bunla- rın arasında Harp Okulu Komutanından baş- ka Muhafiz Alayı ve 229. Piyade Alayı Komur- tanları, Harp Okulu Alay Komutanı, Merkez Komutanı da vardı- Genel Kurmaya çağırıla- caklar, bu sırada yerlerine Yenileri gönderile- cekti. Devriteslim muamelesinden sonra orta- lığın sükünet bulması bekleniyordu. Devriteslim muamelesinden sonra ortalık sükünet buldu ama, devriteslim muamelesi sü- künet içinde geçmedi! Aydemir ve arkadaşları Genel Kurmaya ça- gırılışlarından şüphelenmişler. Hele Genel Kur- maya o gün karargâh subaylarının silâhlı geldi- ğini duyduklarında büsbütün pirelenmişler. Ay- demir, Dündar Seyhanla birlikte Harp Okulun- dan ayrılmamış. Zaten, geceyi orada geçirmiş- ler. Ertesi sabah İstanbulda, jJuntalarından o- lan Emin Aytekinle görüşmüşler. Emin Ayte- kin o sıralarda Harp Akademileri Kurmay Baş- kanıydı ve İsmet Paşanın Akademiyi ziyare- tinden memnun almayanlardandı. Fakat taraf- tar olduğu ihtilâlin 22 Şubatta başlamasını mahzurlu, tehlikeli ve zamansız buluyordu. Bu fikrini "İstanbulun fikri' olarak söylemiş. Bu- na rağmen iki ahbap çavuşların düğmeye bas- ma kararını vermeleri meseleyi kendileri için nasıl bir post işi olarak gördüklerinin delilidir. Hadise, Aydemirle Seyhanın öğleye doğ- ru Genel Kurmay Başkanlığına verdikleri bir ültimatomla başladı. Ültimatomun esası şuy- du: Bütün tâyinler durdurulacaktı. Aksi hal- de, iki ahbap çavuşlar ihtilâli başlatacaklardı. Genel Kurmay ültimatoma hiç aldırmadı. Tâ- yinler yapılacaktı. Onun üzerine, öğleden son- ra Aydemir kendi taraftan birliklere alarmı verdi. Harp Okulunun tank taburu da, bu alar- mın fiili belirtisi olarak okulun önüne çıktı. Askeri harekâtın kumandasını, Harp Okulu- nun Subay Taburu binasından Dündar Seyhan deruhte ediyordu. O gece, vaziyet kızıştığında Aydemirin kendisini kaybettiği sonradan çok söylenmiştir. Tayinlerin sükünetle yapılamayacağının belli olması üzerine oOİsmet Paşa Kabinesini toplamıştı. Mesele görüşüldü. Başbakan sakin- di. Cumhurbaşkanlığı Köşküne gidilmesi, ora- da daha geniş bir toplantı yapılması kararlaş- tırıldı. Bu sırada Sunay ve Kuvvet Komutan- ları Köşktelerdi. Partilerin Genel Başkanlarıy- la C.H.P. Genel Sekreteri Aksal da Köşke çağı- rıldılar. Saat 16'da bütün Hükümet, Cumhur- başkanı, Genel Kurmay Başkanı, Kuvvet Ko- mutanları oradaydılar. Bu sıradadır ki gene Köşkte olan Muhafız Alayının eski komutanı Osman Köksala Alay- dan bir haber geldi. Alayın komutanı Kurmay Albay Şükrü İlkin başka yere tâyin edilenler arasındaydı. Onun yerini başka bir kurmay al- bay, Cihat Alpan alacaktı. Alpan Alaya gel- mişti. Fakat bazı subayların bakışları iyi değil- di. Köksal bu haberi Başbakana ulaştırdı. Su- nayın Alaya gitmesi, kendisinin ve Ordunun Hükümet yanında olduklarını belirtmesi iyi o- lacaktı. Şimdilik hadise, Harp Okulunun isyan etmesiydi. Sunay Alaya gitti. Ancak orada bir takt ha- tası yaptı. Meselenin Harp Okulu isyanı olduğu- nu belirtti, fakat yeni komutandan Harbiyeliler üzerine ateş açılmamasını istedi. Bu, "fena ba- kan subaylar"'ın cüretini arttırdı. Bu sırada A- layın Süvari Grupu Başkanı Fethi Gürcan ken- di adamlarıyla Alaya gelmişti. Gürcan, Suna- yın ayrılmasını hemen takiben yeni komutanı ve Hükümete sadık bilinen bir kaç subayı en- terne ettirdi. Bu haber de Köksala ulaştırıldı, Köksal durumu Gürsele ve İsmet Paşaya bil- dirdi. "Alay karıştı" dedi. O zamana kadar alınan karar şuydu: Cum- hurbaşkanı, -Başbakan, Genel Kurmay Başka- 19

Bu sayıdan diğer sayfalar: