4 Mart 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

4 Mart 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS der, varsa, yalanlan yalancıların yü- züne vurabilirdi. Bunu yapacak yer- de eski Kurmay Başkanı eski komu- tanına karşı gazete sütunlarında bir polemik açmak hatasını işledi. Hem de, kendisinin hazırlamış olması gereken bir takım askeri plânları açıklayarak.. Zira herkesin bildiği, artık meşhur olmuş "A Plânı" tar- zındaki plânların tek başına komu- tan tarafından hazırlanmadığıdır. Bu, başında Kurmay Başkanı bulu- nan karargâhın görevleri arasında- dır. Bunları karargâh hazırlar ve o, komutanın tasvibine sunar. Komu- tanların birer kurmay başkanına sahip olmalarındaki sebep budur. Özkan bu basit gerçeği unuttu. Zira sanıyordu ki kendisi hak- kındaki iddialar ve onların dayan- dığı bilgiler, malzeme bahiskonusu yazara Tansel tarafından verilmiş- tir. Bu da başka türlüsü yeka ertesi sabah, Hüsnü OÖzkana kızanları bir sürpriz bekliyordu. Gazetelerini açtıklarında bu sefer de Türkiye Cumhuriyetinin Hava Kuwvetleri Komutanının tıpkı Öz- kanın demecinin havasını taşıyan bir demecini buldular. Tanselin söz- leri de bir açıklamadan ziyade bir kinin, gayzın ve nefretin, bir de hid- detin ifadesiydi. Kin, gayz, nefret ve hiddet büyük ölçüde "Iler"e kar- şıydı. Fakat Tansel onlarla beraber olduğunu sandığı bazı düşmanları- nı da çamurla sıvamaktan kendini alamamıştı. Bunların başında, vak- tiyle kendisinin Hava Kuvvetlerinin başına getirilmesinde birinci rolü oynamış olan Mucip Ataklı geliyor- du. Tansel demecinde kendisini tad- sız polemiklere sürükleyecek ve aslında konuyla da ilgisi olmayan M.D.O. veya M.D.D. hakkındaki se- netsiz sepetsiz iddialara, ithamlara da yer vererek tutumunu daha Za- yıflattı. Hele, gene tıpkı Özkanın yaptığı gibi, bir askeri sır olması gereken "5 karargâh" hikâyesini ga- zete sütunlarında teşhir etmesi meslekdaşlarınca hiç 4yi karşılan- madı. 5 karargâh, her halde sadece 22 Şubat için düşünülmüş değildi. Fakat Tansel, başka birine daha ilişiyordu: İsmet İnönü. Eski Baş bakanı da suçlayan bazı imâlardan Tansel kendisini alamamıştı ve hat- tâ İnönüyü de hatalı şekilde kendi- sinin girdiği bu polemiğe katılma- ya davet ediyor, çağırıyordu. Zira sanıyordu ki, Özkan bir 4 Mart 1967 Hüsnü Özkan Taktik hatası CHP milletvekili olduğu için onun hücumunun arkasında İnönü ve CHP vardır, en azından hareket on- ların bilgisi dahilinde yapılmıştır! Kulağa Küpe İçi kimi yakar, dışı kimi? Bir4. P. organı yazıyor: "C.H.P.'nin sağ kanadından bir yetkili bize şu açıklamayı yapmıştır: Bir şef partisi olan C.H.P.'de İnönünün haberi ol- madan hiç bir şey yapılmaz. Hiç bir şey söylenmez. Hüsnü Özkanın İnönü ile fikir teati- sinde bulunduktan sonra sa- yın Tansele karşı hücumlara geçtiğinden hiç kimsenin şüp- hesi yoktur. Ne anüika adam şu İnönü! Baksanıza, meğer Feyzioğlu da onunla fikir teatisinde bu- lunduktan sonra konuşuyor- muş da, bizim haberimiz yok- .P. organı nasıl açıklayıverdi, değil Aşkolsun köftehora! YURTTA OLUP BİTENLER Herkes mesleğini yapar üsnü Özkanın böyle mânâsız bir polemik yaratmasının arkasında kim vardır bilinmez ama -her halde İnönü ve CHP yoktur, zira ikisi de Hatay milletvekilinin (o davranışını en açık şekilde takbih etmişlerdir- Tanselin aldığı vaziyetteki bir ha- dişe dikkatleri çekti. Hüsnü Özkanın demecinin ya- yınlandığı gün Başkent gazetecileri ava Kuvvetleri Komutanını ara- dılar. Tansel kendileriyle konuşma- dı. Bir polemiğe gazete sütunların- da girmek istemediği intibaını vere- rek» Fakat aynı sabah, kendisini bir ziyaretçi görmeye gitti. Bu, Süley- man Demirel tarafından özel bir maksatla Milli Savunma Bakam ya- pılmış olan Adnan Menderesin eski polis müdürü Ahmet Topaloğluydu. Topaloğlu, sonradan bugünkü tad- sız ve üzücü şeklini alan polemikle- re Genel Kurmay Başkanı Turalı da -meşhur mektup hikayesiyle- ilk iten kimse olarak bilinmektedir. Topaloğlu, bilinen zekâsıyla Tan- sele bazı "telkinler"de bulunduktan sonra -her halde, İnönüyle CHP'ye atfedilen rol de bu telkinler arasın- dadır- Hava Kuvvetlerinden çıktı. Hattâ bu arada, kendisini ilgilendi- ren bir husus yokken bir de beya- nat parlattı. Bunda Hüsnü Özkanı yeni bazı açıklamalara itiyor, "er- kekse, o akşam İnönüyle Tanselin konuşmalarım da açıklar" diyordu. Halbuki o akşam kendisi de İçişle- ri Bakanı olarak hadiselerin içinde bulunduğuna ve bu konuşmayı duy- duğuna göre açıklamayı bizzat ya- pabilirdi. Ama maksat karanlık bir noktayı aydınlatmak değil ortalığı karıştırmak ve iyi niyetli komutan- ları kendilerini AP'ye muhtaç his- settirmek, onların başka bazı bağ- larını koparmaktı. Bu ziyareti takibendir ki Tansel gazetecilerle konuşmayı kabul etti e Orduyu o kadar yürekten tutan bazı SEİR -hayret, hattâ Cum- huriyete!- serzenişlerde bulunarak meşhur demecini verdi. Demecini verdi ve sonra bundan, kendisi de pişman oldu. Tıpkı, Öz- kanın da pişman olması gibi.. "Aman sakın ha!." Tadsız polemik gazete sütunların- da, bilhassa AP'nin organlarında hemen istismara başlandı. Tabii bü- 5

Bu sayıdan diğer sayfalar: