4 Mart 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 14

4 Mart 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cemal Tural 27 Mayıs 1960'dan 22 Şubat 1962'ye kadar çok çalkantı geçirmiş olan Orduda her hangi bir çeşit tertibe girmemiş, yahut faal ol- mamış pek ender komutanların başında gelir. Askerliği oanlayış tarzı obaşkalarından daima farklı olmuştur. Başbakan İsmet Paşayla mü- nasebetleri hep, karşılıklı güven esası dahilinde geçmiştir. Turan ancak daha sonraları, bir ta- kım cambaz eski devir polislerinin oyunlarıyla önce polemiklere itilecek, onu takiben sevim- siz durumlara düşürülecek, tabiatı onun bun- lardan kurtulmasını güçleştirecektir. vaziyetini konuştuk. Asker arasında bazı tah- riklerin bulunduğunu anlattı, "bunların başları Ankarada" dedi. Tavsiyesi, "Ankarada bir kaç kişiye dikkat edilmesi gerektiğiydi. Kimler ol- duğunu sordum. Harp Okulu Komutanı Talât Aydemiri, Jandarma Okulu Komutanı Necatı Unsalanı, Ankara Merkez Komutanı Selçuk A- takanı ve bir de o zaman Jandarma Genel Ko- mutanı olan Tuğgeneral Abdurrahman Doruğu saydı. Bunları İsmet Paşaya nakledeceğimi bil- dirdim. Tulga, İsmet Paşanın asker içine girme- ai onlarla temas etmesinde fayda buluyor- u. "— İsmet Paşanın subay üzerinde büyüle- yici bir tesiri vardır. Subay, memleket mesele- lerini onun ağızından duyarsa ferahlar, rahat eder ve ona inanır" dedi. 14 Ankaraya döndüğümde bu iz İsmet Paşaya anlattım. İsimleri dikkatle dinle- di, İstanbula bir seyahat yapmak niyeti mev- cuttu. Orada askerlerle de temas etmek kararı- nı yerdi. O Cumartesi akşamı -27 Ocaktı- tren- le İstanbula hareket ettik. Pazar sabahı Hay- darpaşadaydık. Karşılayıcılarımızın oaraşında Refik Tulga ve Cemal Tural da vardı. İsmet Paşa | Şubata kadar İstanbulda kaldı. 31 Ocak gününü orduya ayırmıştı. O sabah, Ordu Ko- mutanı Cemal Turalla birlikte Deniz Komutan- lığını, 66. Tümeni ve Harp Akademisini ziyaret etti. Yanlarında Milli Savunma Bakam Sancar ve Tulga da vardı. Deniz Komutanlığında deniz- cilerle görüştü. Onlar sakindiler. 66. Tümende komutan Faruk Güventürk güzel bir tören ha- zırlamıştı. İsmet Paşa bandoyla karşılandı. Tö- ren kıtasını Tural ve komutanla birlikte teftiş etti. Hem de, askere asker gözüyle bakarak... Bunun hoş bir misali subayları mestetti. Güventürk, İsmet Paşa 66. Tümende su- baylarla görüşür ve memleketin halini onlara söylerken tören an gene kendi tümenine bağlı Ramideki 53. Piyade Alayına naklettir- mişti. a. orayı da ziyaret edecekti. İs- met Paşa orada tekrar bu kıta tarafından kar- şılandı. Kıtayı teftiş etti. Sonra Güventürke dönerek: '— Ben bu birliği daha önce görmedim mi?" diye sordu. İsmet Paşanın, askerliğinden bir şey kay- betmemiş olduğunun bu ispatı bir subayın ame- rikalıların meşhur marşındaki bir mısraı tek- rarlamasına vesile teşkil etti: "Eski askerler hiç ölmezler!" Öğle vakti Harp Akademisine gidildi. İs- met Paşa orada sınıfları gezdi, derslere girdi, pi toplu halde bulunan subaylarla görüştü. nlara bu rejim içinde dertlerin ve sıkıntıların hal yoluna girebileceğini söyledi, kendisinin bu- nu yapmaya muktedir bulunduğunu bildirdi. Geç vakit öğle yemeğini de Akademide, subay- larla birlikte yedi. Akşamüstü saat dörttü ki, Cemal Turalla birlikte Taşlığa geldi. Tural bir kaç dakika eve girdi, ayaküstü konuştular, ikisi de son derece memnundular. Tural veda ederken kapıda, esas vaziyete geçip selâm aldı ve tok bir sesle, İs- met e şu tekmili verdi: Baş bakanım, Birinci Ordu en yüksek komutanın an en küçük mensubuna kadar em- rin izdedir. Arzederim!" İsmet Paşanın üzerinde siyah renk, kruva- ze bir elbise vardı. İnce ve dinç görünüyordu. O da ellerini pantalonunun iki tarafına, asker- ce am ve tekmil alan bir komutan eda- sıyla: "— Teşekkür ederim, komutanım" cevabı- nı verdi.

Bu sayıdan diğer sayfalar: