4 Mart 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

4 Mart 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gürsel Alkı nu Genel Kurmay Başi ğında, rinde görebilmek için gayretler sari etmiştir. Fakat Gürsel ne Alkoçu emekli etmemek için, ne de onu Sunaya halef yapabilmek için kâfi irade gücüne sahip olamamış, başkalarının i- radesi daha kuvvetli gelmiştir. kl önce emi ayırmış, sonra 0- anayin ye- rı dinlemişlerdir. Çünkü o gün hafızalarda 27 Mayıs tecrübesi değil, 22 Şubat tecrübesi var- dır. 31 Mayıs gecesi İsmet Paşa evinden çıkma- dı bile.. Gürsel Sunayı istemiyor İsmet Paşa, dediği gibi, hareketin sorumlula- rını 23 Şubat günü, toptan emekliye sevket- ti. Fakat hiç birini, gene verdiği sözün icabı, divanıharbe sevketmedi. Meclisin önüne geldi, Hükümetinin de muvafakatini alarak yaptığı vaadi onun da tasdikinden geçirdi. Meclis bunu kabul etmeseydi? İsmet Paşa derhal istifa ederdi. Nitekim 5 Mart günü yap- tıkları konuşmada Cumhurbaşkanı Cemal Gür- sel İsmet Paşadan, başta Cevdet Sunay, bir çok komutanın emekli edilmesini, değiştirilmesini ısrarla istediğinde İsmet Paşa buna kesinlikle "Hayır" dedi. Gürsele göre, 22 Şubata onlar se- bep olmuşlardı. Başına geçtikleri o "Türk Si- lâhlı Kuvvetler Birliği" denilen ordu içindeki orduyu onlar cesaretlendirmişler, "başa belâ" yapmışlardı. Tabii Gürsel, 6 Haziran Hadisesi- ni ve daha sonraki bazı zorlamaları da rahat hazmetmemiş olmanın tesiri altındaydı, İsmet Pasa "22 Şubatı onlar bastırdı" diyor, Gürsel "22 Şubatı onlar hazırladılar" diye diretiyordu ve sözlerinde hiç gerçek payı bulunmadısını id- dia etmek imkânı yoktu İsmet Paşa şöyle dedi: — Bu, ihtilâl yapmış bir ordudur. Bin çal- kantıdan geçmiş, herkes bu çalkantılar sırasın- da bir tutum takınmıştır. Şunu demiştir, buna imza basmıştır, şu tertibe karışmıştır, bu görü- sü savunmuştur. Bugün nereye geldik? Demok- ratik bir rejimdeyiz ve memleketin Başbakanı olarak ben bir silâhlı ayaklanmayı onlarla bas- tırdım. Ben burada, bir çizgi çekerim. Bu çiz- ginin üstünde kalan hiç bir şeyi karıştırmam, karıştırtmam, hesabını sormam, hesabını sor- durtmam. Ama bu çizgiden sonra, Ordu disip- lin içinde kalacaktır ve disiplinsizlikler ceza gö- recektir." İsmet Paşa sonra, İstiklâl Harbindeki tec- BESİM söyledi: — Muntazam orduya geçinceye kadar herkesin bin marifeti vardı. Vergi kesmiş, as- ker toplamış, haraç almış, hattâ daha fenasını yapmış. Hepsini, bunlar olur diye gördük. Hiç bir eski defter açmadık. Çizgi çektik. Ama de- dik ki: Bu çizginin altında, her hareketin hesa- bı sorulacaktır! Bu ordu böyle kuruldu, bu ku- ruluştan bir sıkıntımız olmadı..' Gürselin, Sunayın yerine Genel Kurmay Başkanı olacak adayı da vardı: Eski ve emekli Kara Kuvvetleri Komutanı Celâl Alkoç. İsmet aşa: — Paşa Hazretleri nasıl olur? O, emekli üstelik.." diye itiraz etti. Gürsele göre Alkoçun emekliliği Danıştay tarafından iptal edilecekti. Bizzat kendisi, ken- di imzaladığı emeklilik kararının haksız, usul- süz ve kanunsuz olduğu yolunda şahitlik yapa- caktı, -Bunu da kendisine, Türk Silâhlı Kuvvet- ler Birliği zorla imzalatmıştı-, İsmet Paşa dinlemedi bile.. O günlerin ha- diseleri ele alınırsa Nasreddin Hocanın "buna değmiş, buna değmemiş" hikâyesinin hortlaya- cağından emindi. İyi yaptığını 21 Mayısta her- kes anladı. İsmet Paşa 21 Mayısta, o gün Gür- sele söylediği bir başka prensibi tatbik etti: Çizginin altında cereyan etmiş o silâhlı isya- nın sergüzeştçilerini affetmedi. Gürsel daha sonraları, Sunayın emeklilik çağı gelip te bunun bir defa İsmet Paşa, bir de- fa Ürgüplü tarafından uzatılmasında aynı 1s- rarları yapacak, fakat İsmet Paşa da, İsmet Paşa tarafından kulağına bir tavsiye fısıldan- mış olan Ürgüplü de ısrarlara aldırmayacaktır. Bu tavsife şuydu: oOrduyla oynamayınız, kendinize göre bir ordu yapmaya kalkışmayı- nız. Hiç kimse kendine göre bir ordu yapmaya muktedir değildir! 25

Bu sayıdan diğer sayfalar: