4 Mart 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

4 Mart 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dernekler, Demokrasi, Kadın ardım Sevenler Derneğinin 39. yıldönümü münase- betiyle Standartlar Enstitüsünde düzenlediği "Gö- nüllüler Günü", Türkiyede mevcut 3 bine yakın der- nekten 25'ini amaç ve çalışma programları ile tanı- mamıza vesile oldu, Gönüllü derneklerini devlet ör- gütlerine yardımcı "kuruluşlar olarak ele aldığımız zaman, bunların gerek toplum bakımından, gerekse boş zamanım olumlu şekilde değerlendirme imkânı- na kavuşan fertler bakımından faydasını inkâr etmek mümkün değildir. Ve her yerde olduğu gibi burada da maksadın kötüye kullanılması, dernekçiliğin bazı dolandırıcıların ve hırsız şebekelerinin kötü mak satlarına âlet edilmesi elbette ki bu müessesenin ku- suru olarak ele alınamaz. Sosyal Hizmetler Akademisi Müdür Muavini Se- ma Kutun bu toplantıda belirttiği gibi, dernekler top- lumdaki birtakım aksaklık ve eksikler üzerinde ve bunları düzeltmek için çalıştıkları zaman elde ettik- leri en büyük başarı, hiç şüphe yok ki, hedefe ulaşıp bu aksaklığı kökünden halletmekten çok, kamuoyu- nun dikkatini çekmek, politikacı vasıtası ile ve çeşitli yollara! başvurarak devleti ikaz etmek, onun bu alan. da teşkilâtlanmasına önayak olduktan sonra da, özel- likle az gelişmiş memleketlerin en büyük sorunların- dan bir tanesini meydana getiren personel eksikliği- ni, gönüllülerle veya gönüllülük işini uzmanlığa kadar götürüp yetişmiş olan elemanlarla doldurmaya çalış- maktır İki çeşit dernek vardır: Doğrudan doğruya maddi yardımlarla uğraşanlar ve toplumun fikir yapısı, zih- niyeti, hukuku ile ilgili konuları işleyen, meselâ kadın ve çocuk haklarım, emekçi haklarını, buna benzer sosyal konulan ele 'alan dernekler.. Standartlar Ens- titüsünde tanıdığımız derneklerin büyük çoğunluğu birinci grupa dahil derneklerdir. Ama, meselâ eme karşılığı yardım yapan ve dev bir müessese haline ge- len bir Yardım Sevenler Derneğini, her yerde devletin açtığı yuva ve yetiştirme yurtlarında çocukların yar- dımına koşan bir Çocuk Sevenler Derneğini, Ankara yakınlarındaki köylerde kooperatifçiliği ele alacak kadar derin köy çalışmaları yapan Türk - Amerikan Kadınları Kültür Derneğini ve buna benzer bazı der- nekleri yalnızca maddi yardım dernekleri olarak ele almak mümkün değildir. Çünkü bugün kabul edilen en büyük gerçek, bak ve hürriyetlerin en başta eko- nomik bağımsızlığa dayandığı gerçeğidir. Kişiyi, ken- di ekonomik bağımsızlığına kavuşturmak için girişi- len her hareket, onun hak ve hürriyetlerini kullanma- sna yardımcı olacak, toplumun zihin yapısında ge- Dernek bu konuları işliyebilmek için, her ay ilginç bir yerde toplantı üzenleyecek ve konferanslarla be- raber, üyelerin birbirlerini tanıma- larını, o faaliyetlere (o katılmalarım, meseleleri oyakından izlemelerini sağlıyacaktır. Mart ayı toplantısı Polonya Büyük Elçisinin evinde dü- zenlenecek ve filimli ilginç bir kon- ferans verilecektir. 30 lişmeyi sağlıyacaktır. Ne var ki demokrasi ile yöne- tilen memleketlerde bu vasıtalı çabalar yeterli değil- dir. Bugün anayasanın açık gereklerine rağmen Tür- kiyenin çok büyük bir kısmında kadın yalnızca hak- larım kullanamamakla kalmamakta, en ilkel bir top- lumda görülebilecek şekilde sömürülmekte, itilip ka- kılmakta, para ile satılmaktadır. Çocuk ve gençlik so- runları gene en ilkel toplumlarda görülebilecek şekil- de askıda bırakılmıştır. Başkentte bile, pazaryerlerin- de sürünen, her çeşit ahlâk dışı alışkanlıklara terke- dilen kimsesiz çocuklar yanında, bugün, Türkiyenin dört bir köşesinde körpe dimağlar, hacıların, hocala- rın ve kontrolsüz kuran kurslarında sahte din hoca- larının zehirleyici etkileri altındadır. Toplu e grev ve lokavt kanununa rağmen, emekçinin ha onun çaresizliği yüzünden, pek çok yerde hâlâ çiğnen: mekte, emekçi Türkiyede yeteri derecede etkili bir güç olamamakta, etkili şekilde örgütlenememektedir. Kamuoyunu ve devleti işte asıl bu konu ve alanlarda uyarmak lâzımdır. Türkiye politik yönden gene kritik bir dönemde yaşamaktadır. Ne yazık ki 1961 Anaya- sasından sonra dahi, Türkiyede, sosyal konularda ol- sun, politikacıları ve devleti aydınlatacak herhangi bir teşekkül meydana çıkmamıştır. Gönüllüler günü- ne dahi katılmayan Türk Kadınlar Birliğinin görevi, yalnızca, parlak hanımlara yılın kadını sıfatını verip, milletlerarası seyahatlere çıkmak veya devlet yardı- mını şu veya hu müesseseye devretmekten mi ibaret- tir? 25 dernek içinde yalnız iki tanesi, Üniversiteli Kadınlar Derneği ve Türk Kadınının Sosyal Hayatını Tetkik Kurumu bu çeşit sorunlar üzerine eğilmiş der- nekler olarak karşımıza çıkmıştır. Fakat bunlardan, Türk Kadınının Sosyal Hayatim Tetkik Kurumunun, bir türlü kamu yararına çalışan dernekler arasına ka- bul edilmemesi konusunda vaki şikâyetimden anladı- gımıza göre, toplumumuzda fikir derneklerinin yeri ve değeri henüz anlaşamamıştır. Oysa, zihniyet de- ğişmedikçe toplum değişemez Demokrasinin temel nezir İni, bir tanesi de seçimlerde büyük rol oynıyan baskı gruptandır. Bu- gün ağalar veya sömürücüler baskı grupları olarak demokratik hayatı en zararlı şekilde etkilerken, sos- yal haklan savunacak kuruluşlar bir türlü örgütle- nememişlerdir. Kadın derneklerini de şöyle bir göz- den geçirdiğimiz zaman, Türkiyede kadının demok- rasi savaşma kattığı çabanın henüz çok cılız ve yeter- siz olduğunu görmekteyiz. Türk kadım 1961 Anayasa- sının gerektirdiği haklarını kullanamamakta ve bu- nun için gerekeni yapmamaktadır. Jale CANDAN (AKİS: 82) 4 Mart 1967

Bu sayıdan diğer sayfalar: