23 Şubat 1986 Tarihli Nokta Dergisi Sayfa 17

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SÖYLEŞİ / FETHİYE BELEDİYE BAŞKANI 'Küfürsüz yürümez' Fethiye Belediye Başkanı Muzaffer Dontlu 1926 yılında Fethiye'nin Dont Köyü'ndedoğdu.1963 yılında ilk kez AP'den belediye başkanı se- çilen Dontlu, aralıksız 1973 yılına kadar görevde kaldı. Son seçimler- de de ANAP'tan belediye başkanı seçildi. “Bugünkü Fethiye benim eserimdir, ” diyen Dontlu, belediye hoparlöründen yaptığı olaylı ko- nuşması ve küfürbaz kişiliğiyle il- gili Nokta'nın İzmir Bürosundan Ahmet Kökçü'nün sorularını yanıt- ladı. Nokta: Belediye hoparlöründen konuşurken bir küfür et- me olayınız var, bu na- sıl oldu anlatır mısınız? Dontlu: O gün 94 dükkânlık 300 milyona mal olacak bir işhanının temel atma töreni için toplanmıştık. Benimle birlikte Muğla Milletve- kili Ahmet Altıntaş, Fet- hiye kaymakamı falan vardı. Onlar konuştuk- tan sonra sözü ben al- dım: ““Ben Fethiye için büyük hizmetler veriyo- rum. Ama bu arada ara- nızdan bazı pezevenk ve deyyuslar kahve köşele- rinde toplanarak beledi- ye başkanı rüşvet yiyor diyorlarmış. Benim hak- kımda rüşvet alıyor di- yenlere, ananızı avradı- DİZİ ” dedim. ““Gel- sinler ispat etsinler ben ipi belediyenin önünde boynuma kendim asarım”” dedim. Nokta: Diğer partiler- le aranız nasıl, bir sür- tüşme falan var mı? Dontlu: Aramızda ke- sinlikle particilik falan yoktur. Diğer bütün partiler de ““Muzaffer Dontlu bütün servetini Fethiye için harcadı”” derler. Ben Fethiye için milyarlar harcadım, milyarlar... Nokta: Küfür etme olayında ““Bana rüşvet yedi diyenlerin, ana- sını avradını...” demişsiniz, yani sonunu getirmişsiniz? Dontlu: Sadece ““Anasını avradı- nı...”” dedim. Daha ileri gittiğimiz yoktur. Benim konuşmamı dinle- meyen bazıları ““anasını avradını sinkaf ederim”' diye sonunu bağla- mışlar. Yok böyle şey. Nokta: Bu da aynı şey değil mi? Dontlu: Küfür elbette. Lafın gi- dişinden bazı şeyler belli olur. Ben namuslu adamım. Adam bana çı- karıp 50 bin, 100 bin lira veriyor. Makbuzunu kestirip belediyeye ve- riyorum. Nokta: Hakkınızda bu rüşvet söylentilerini kim çıkarıyor acaba? Muzaffer Dontlu: "Sadece anasını avradıni dedim...”' Dontlu: İşte bazı kendini bilmez pezevenkler kahve köşelerinden laf üretiyorlar. Ben Fethiye'ye 500 mil- yar lira harcarken bunları söyleme- nin anlamı yok. Nokta: Ne kadar rüşvet yedi di- yorlar; rakam var mı? Dontlu: Yok canım. Rakam fa- lan verdikleri yok. Nerede kimden almışım, o da yok. Bunların amacı karalamak, çamur atmak sadece. Nokta: Bunlar muhalif partiler- den mi? Dontlu: Adam fırınında bozuk ekmek çıkarıyor. Bakkallarda ko- kuşmuş gıda maddeleri buluyoruz. Gerekenlere ceza yazılıyor, kontrol- den bozuk çıkan maddeler denize dökülüyor. Bize güceniyorlar. Ne güceniyorsun arkadaş... Nokta: Sizin partinizden mi bu kişiler? Dontlu: Öyle maalesef. Bizim içi- mizden çıkıyor pezevenkler... Nokta: Sizce küfür zararlı bir alışkanlık mı? Dontlu: Hayır efendim yaaaaa. Ben kendim çobanım. Ben çekin- meden ağzına gelen ilk lafı söyleye- bilecek mert bir kişiyim. Şöyle ada- makıllı beş-on sefer küfür etmeden rahatlayamam arkadaş. Günde 50 kişiye laf anlatıyoruz, sinirler laç- ka. Küfür ettiğim zaman içimdeki kurtlar dökülüyor, bütün mikrop- lar dökülüyor. Arada sırada kırıcı olmayan küfürler etmekte fayda var. Nokta: Bir de size ““Kral''” diyor- larmış, nereden geliyor bu lakabı- nız? Dontlu: Bana 1960 senesinden beri “Kral” derler. Bu şehre ben her şeyimi vermişim. Ben Kral ol- mayayım da başkası mı olsun? Ben esasen köylüyüm. 1942 senesine ka- dar yaylada göçerlik yaptım. Me- sela eşeğin sırtına semeri yüklüyor- sun. Ağırlık öbür yana kayınca hayvan semeri birden aşağıya atı- yor, o zaman küfür etmeyip de ne yapacaksın? Nutuk atmaya çıkıyo- rum mesela, vatandaş ““Hadi baş- kan bir küfür et de konuşmanın ta- dı gelsin ” diyor. Nokta: Sizin lugatınız çok zengin olmalı. Bunlardan birkaç örnek ve- rebilir misiniz? Dontlu: Çok tabii. Aklıma gelen- lerden ben birkaç misal vereyim. Mesela bir toplantıdan çıkarken oradakilere “Zurnayı boşaltmaya gidiyorum” derim, ““işemeye gidiyorum”” mu diyeyim yani. Ar- kadaş mesela yıkanmış, temizlen- miş aramıza gelmiş, kendisine *““Herhalde zurnayı kovaya ısladın da geldin” derim. Yani işi bitirip de gelmişsin demek oluyor. Lokanta- da ““Koç yumurtası yiyeceğim”'” de- mem. ““Oğlum bana taşak getir”” derim. Halk bunu bildiği için yan- lış anlamaz. Bunlar zaten bizim Yö- rük lisanımızda var © NOKTA 23 ŞUBAT 1986 17

Bu sayıdan diğer sayfalar: