Özellikle Doğu Alman hükümeti, hem rejim karşıtlarından kurtulu- yordu hem de devletin hazinesine döviz girdiği için şikâyet etmiyor- du. Vogel bugüne kadar 15 bin ki- şinin ilticasını gerçekleştirmişti. Dr. Wolfgang Vogel bu işe ken- disini öylesine kaptırmıştı ki, hayat arkadaşını bile mülteciler arasından seçmekte bir sakınca görmemişti. Bir gün, Vogel'e başvuran çok gü- zel bir kız, ünlü bir atlet olan nişan- İısının Batı'ya iltica etmek istediği- ni söylüyordu. Tecrübeli takasçı bu işin de altından kalkarak genç ada- mın Batı'ya geçmesini sağlıyordu. Ne var ki genç ve güzel kız Doğu'- da kalmıştı. Dr. Vogel ise pazarlık- lar esnasında baştan çıkarttığı bu güzel kız ile evleniyordu. u Casusluk ayrı, siyaset ayrı. Un- lü takasçı hizmetleri karşılığında Doğu Berlin'de oldukça rahat bir yaşam sürüyordu. Kendisine kentin banliyölerinde, göl kenarında ol- dukça görkemli bir villa tahsis edil- mişti. Ayrıca altına da son model bir Mercedes çekilmişti. Özel pasa- portu sayesinde istediği anda yurt- dışına çıkıyordu. Yıllık izinlerini genellikle İsviçre'nin kayak mer- kezlerinde geçiren Vogel, parti ta- rafından madalyalara ve nişanlara da boğulmuştu. Kendisini bir “hümanist” olarak tanıtan Dr. Vo- gel sık sık, “Marksizm hiçbir za- man hümanizmi dışlamamıştır” di- yordu. Wolfgang Vogel'in başarılarının temelinde şüphesiz casusluk olgu- suna bakışı yatıyordu. Ünlü takas- çı, “Casusluk diğer meslekler gibi bir meslektir ve bu mesleği icra edenlerin değiştirilmesi doğaldır”” Takasların dokunaklı havası, Vogel'in hümanist kişiliği ile bir uyum gösteriyor. M diyordu. O'na göre bu işin siyasi yönü bir başka sorunda ve kendisi bu diğer yön ile hiç mi hiç ilgilen- miyordu. Vogel için önemli olan ta- kasın başarısıydı. Bir Batı Alman gazeteciye göre ise Vogel sadece kurnaz bir uzlaştırıcıydı. Casusluğun siyaseti ile ilgilenme- mek Dr. Vogel'in hümanizma an- layışının bir parçasıydı. Bu da ken- disine “hükümetler üstü” bir önem atfedilmesine yol açıyordu. Ülkesi- ne dönmesini sağladığı kişiler ara- sında Mozambik'te tutuklanmış bir İsrail vatandaşından, Doğu Berlin'- de alıkonan bir Amerikalı öğrenci- ye kadar çeşitli tipte insan vardı. Son işinden önce Çekoslovakya'nın Batı Alman Büyükelçiliği'ne sığı- nan Doğu Alman Başbakanının ye- ğeninin serbestçe istediği ülkeye git- mesini sağlamış ve Batı'da büyük takdirle karşılanmıştı. Dr. Vogel, geçen hafta gerçekleşen ““büyük de- ğiş tokuş””'tan sonra yaptığı açıkla- mada, Batı'dan olumlu tepki geldi- ği takdirde sürgündeki Sovyet fizik- çi Sakharov'un bile serbest bırakı- labileceğini söylüyordu. Son takas- Berlin Köprüsü; casus takaslarının değişmez dekoru Salıverilmesi, bloklararası bir yumuşamanın kanıtı olarak kabul edilen Şaranski'yi Batı'da ilk karşılayan ABD Büyükelçisi Burt oldu ta Batı tarafından tutuklanan beş kişiye karşı Doğu tarafı 3 kişi ver- mişti. Siyonist mi casus mu oldu- ğuna karar verilemeyen Şaranski ise 2 kişi sayılmıştı. Bazılarına göre ““adi bir insan tüccarı” olarak nitelenen Vogel, di- ğerlerine göre de eşi bulunmaz bir hümanistti. Ama herkesin üzerin- de birleştiği nokta, ünlü takasçının Doğu ile Batı arasındaki yumuşa- manın temel taşı olmasıydı. Casus değiş tokuşunda, Berlin Köprüsü ile beraber iki demirbaştan biri olarak kabul edilen Vogel'in bir süre ön- ce düzenlediği Doğu Aİman hükü- meti ile Batı Sosyal Demokratlar arasındaki görüşmeler zinciri, söz konusu yumuşamanın en sağlam kanıtıydı © NOKTA 23 ŞUBAT 1986 41