Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
AET stratejisi idi. Buna göre Baş- bakan Özal Türkiye'nin AET'ye tam üye olarak katılmasını sağla- manın yolunu ararken Avrupa'da- ki 2 milyonu aşkın Türk işçisinin serbest dolaşım hakkı 4 yıl boyun- ca kaderiyle baş başa bırakılacak- tı. 1990 yılına kadar gündeme geti- rilmeyecek bu hak sayesinde hem İngiltere'nin hem de asıl muhatap Almanya'nın tam üyelik konusunu desteklemeleri sağlanacaktı. Zaten Özal yakın çevresiyle yaptığı görüş- melerde sık sık ““Avrupa'nın artan biçimde ABD eksenine yaklaştığı- nı, Avrupa ülkelerinin büyük bir bölümünde muhafazakâr partilerin iktidara geldiklerini, özellikle top- luluğun Güneydoğu genişlemesi ile Ortadoğu pazarına daha etkin bir biçimde girmesinde, Türkiye'nin mevcut ilişkileri ile katalizör rolü oynayacağı temasını işleyerek tam üyelik başvurusu konusunda bastır- manın zamanı geldiğini”” belirtiyor- du. Bu yönde direktifler yağdırıyor- du. Eski Fransız Dışişleri Bakanı ve şimdiki AET Akdeniz İşleri sorum- lusu Claude Cheysson'un Türkiye'- nin başvurusu konusundaki tutumu ve Güney Kıbrıs'ın tam üyelik baş- vurusuna sağladığı sözlü destek anımsatıldığında ise Özal'ın kafa- sındaki plan hazırdı: ““Önce Türki- ye başvuruda bulunacak, Güney Kıbrıs'ın tam üyelik başvurusunda bulunması durumunda, Batılı ülke- ler Türkiye'nin baskısıyla Rum yö- netiminin KKTC'”'yi tanımasını iste- yeceklerdi. Böylesi bir teklife kesin- likle yanaşmayacak Güney Kıbrıs yönetimi böylece bertaraf edilmiş olacaktı.”” Z Söz Kıbrıs'tan açıldığında Özal'- ın İngiltere'ye götürdüğü paket içinde bir önemli madde de Sovyet- ler'in geçenlerde açıkladıkları Kıb- rıs planına ilişkindi. Plan uyarınca Kıbrıs'taki tüm yabancı kuvvetlerin çekilmesi istenildiğine göre zarar görece taraflar arasında özellikle Agratur İngiliz Üssü nedeniyle İn- Thatcher Özal'la 1 saat görüşecek giltere'de bulunuyordu. Özal'ın da kabul ettiği gibi ABD”'nin de yarar- landığı bu üstlerin kapanmasını İn- giliz hükümetinin benimsemesine olanak yoktu. Bu olanaksızlığı İn- giliz Büyükelçisi basın toplantısın- da “kimi dezavantajlar”” deyimiy- le vurguluyordu... Başbakan Özal'ın “Bir Batılı ül- keden gelen bu ilk resmi daveti” kaçırılmaması gereken bir fırsat olarak gördüğü Türk tarafının mü- zakere gündemindeki bu yoğunluk ile ortaya çıkarken, bunca diploma- tik manevranın Londra'daki Türk Büyükelçiliği çevrelerinde ““aslında biraz kısa” diye nitelendirilen gezi programına nasıl sığdırılacağı me- rak ediliyordu. Başbakan Özal, İn- giltere'ye ayak bastığında Dışişleri Bakan Vekili Barones Young tara- fından karşılanacaktı. İlk görüşme- ler ise sanıldığının aksine Başbakan düzeyinde değil İngiliz Ticaret Ba- kanı ile gerçekleştirilecekti. Özal'- ın ilk günü kabine üyeleri ile geçe- cek, Thatcher ile ise gezinin ikinci günü sadece | saat boyunca görü- şülecekti. Aynı günün akşamı Tur- gut Özal Downing Sokağı 10 numa- rada Maggie tarafından yemeğe alı- nacak ancak tüm bu program sıra- sında şiddetle itiraz etmeye şimdi- den başlamalarına rağmen Türk koruma görevlileri silah taşıyama- yacaklardı... Gelenek böyleydi, İn- giltere'de polis silah taşımazdı e Özal'ın İngiltere ziyareti öncesi Nokta, Ankara'daki dört Batılı ülke temsilcisiyle görüştü. Kjold Willumsen: (Danimarka Büyükelçisi) 6 (B aşbakan Özal'ın AET ül- kelerine gönderdiği bir öneri mektubuna göre, dialog iste- mi önemli bir adım. Ancak bu mektup öğrendiğim kadarı ile Yu- nanistan'ın eline geçmemiş. Bu du- rumda Yunanistan'ın görüşmeyi veto etme ihtimali düşünülebilir. Ancak beş ülkenin Türkiye ile mu- tabakata varması önemli değil, önemli olan Türkiye'nin umut ve- rici girişimleri ile hazırlanacak olan İnsan Hakları Komisyonu'nun ra- porudur.” Gözleri üstümüzde Ariane: (Belçika Elçiliği Basın Ateşesi) 6 ÇB elçika Türkiye'nin AET'- ye tam üyeliğine muhale- fet etmektedir. Bunun en önemli nedenlerinden biri Türkiye'deki demokrasiye geçiş sürecinin pek doyurucu bulunmamasıdır. An- cak bu konuda da en büyük ku- sur yine sizin hükümetinize aittir. Avrupalılar ülkenizin dününü ve bugününü tam olarak kavrayamı- yorlar, bu nedenle de yanlış ka- rarlar alabiliyorlar.'” Rene Pasche: (İsviçre Elçiliği Basın Ateşesi) ver: Y “eraltı dünyasının önemli şahsiyetlerinin Türkiye' den kaçıp İsviçre'ye yerleşmeleri meselesi oldukça derin bir konu. Bu, ülkeler arasındaki kanuni açıklardan ileri gelmektedir. Bi- zim ülkemizde hiçbir şey yapma- mış olan kişilerin yasal gerekleri de yerine getirmelerinden sonra bu insanların iade edilmesi ya da ülke dışına çıkartılmaları için ne gibi bir gerekçe olabilir.”” Dafgard Lennart: (İsveç Büyükelçisi) 66 T ürkiye AET'ye girdikten sonra tekstil ürünlerinden daha çok imkâna sahip olacaktır. Fakat Avrupa pazarına kaliteli ve ucuz mal sürmek zorundadır. Sebze ve meyve gibi üretimlerle de Ortadoğu'ya yönelebilirsiniz. Türkiye'deki ekonomik geliş- melerin yanısıra insan hakları ve demokrasi konusunda da Batı'ya dönük somut veriler sunabilirsi- niz. Çünkü bu durum gerek sa- vunma, gerekse demokratik yapı- yı etkileyecektir.”” NOKTA 23 ŞUBAT 1986 23