15 Ekim 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

15 Ekim 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS değdirmesiyle aniden sonuçlanıver- miş, Kurultayın başlamasından bir , esas ve kesin sonucun Ku- rultayda alınacağını tereddütsüz söylüyordu. Ortanın Solunu iste- yen de, buna karşı çıkan da ayni görüşteydi. Halbuki Kurultaya bir hafta kala görünen, parti içinde et- ki sahibi isimlerin (oçoğunluğunun Ortanın Solunda birleştiği ve artık böyle bir meselenin kalmadığını sık şık ifade ettiğiydi. Onlara göre, "CHP bölünmiyecekti", "Gülek ve Gülekçiler hariç, bütün CHP'liler Paşanın izinde ve Ortanın Solun- daydılar". Eh, Ortanın Solu mese- lesi böylece halledildiğine göre, bir tek mesele kalıyordu: Bu mücadele- den doğan karışıklığı fırsat sayarak Kurultayda CHP'yi ele geçirip onu AP'ye benzetmeye teşebbüs edecek olan Güleğe engel olmak... O mesele de halledildi, Güleğe gerekli ders verildi ve Parti Meclisine de şöyle isim yapmış, kendini kabul ettirmiş kimseler yerleştirildi miydi, CHP arslanlar gibi kendini toparlıyacak, bundan sonraki seçimlerde iddia sa- hibi olacak, bugüne kadar şerefle yürüttüğü görevine devam edecekti. Haa, Ortanın Solu Grupu mu? Canım, onlar da Parti Meclisine bir- kaç kişi sokarlar, liderlerini de bel- ki Genel Sekreter Yardımcılıkların- dan birine filân oturtabilirlerdi. Eh, bu parti, bir "sosyal adalet" deyimi- ni ancak üç defa tecrübe ettikten sonra Kurultaydan geçirebildiğine göre, bu gençlere de Ortanın Solu politikasını Paşanın anladığı manada kabul ettirmek bu yıl için yeter de artardı bile!.. Az ilerleme miydi bu? Cihat Baban bile makalelerinde bir zamanlar bildirilere muhalefet şerhi koyup, basın toplantısı düzen- leyen Sedat Çumralı "Ortanın So- lunda olduğunu" bildiriyordu. Fey- zioğlu bile Ankara İl Kongresinde yaptığı konuşmada CHP'nin sosyal görüşlerini son derece heyecanlı bir üslüpla dile getirdikten sonra, "İşte, Ortanın Solu diye adlandır- dıkları politika budur!" demişti. Oysa, ayni Feyzioğlu, altı aydır bu deyimi değil bizzat kullanmak, ka- zara ağzından kaçıranlara dahi kö- tü kötü bakan politikacının ta ken- disiydi. 15 Ekim 1966 Bülent Ecevit Jmtihan arefesinde Peki, ne olmuştu? Ayaklar suya erince Epey zamandanberi oldukça açık ekilde devam eden bu mücade- leyi sislerin içine iten bu hava de- gişikliğini, AKİS'çinin sorusu üzeri- ne, Bülent Ecevit şöyle izah etti: ". Meseleyi oGenel Merkez ile Gülek mücadelesi haline getirmek istiyorlar.. Mücadeleyi Ortanın Solu meselesinden ayırıp, başka mindere çekmek istiyorlar..." Ortanın Solu Grupunun lideri o- larak başlangıçtan itibaren açıkça vaziyet alan Ecevit, bu sözleri, haf- tanın başında Pazartesi gecesi söy- ledi. Kongre için ay Gaziantep- ten bir saat önce dönmüştü. CHP'- nin politik atmosferindeki değişikli- gin farkındaydı. Ecevitin, Gaziantep dönüşü, aya- ğının tozuyla koyduğu bu teşhis ya- rı doğrudur. Ortanın Soluna karşı gösterilen direncin birdenbire yu- aslında sunidir. A- i a ön- ce, Ortanın Solu denilince tüyleri diken diken oluyor bilinenlerin bir- denbire bu deyimi o sevivermeleri, tıpkı evvelki tutumları gibi, bir ku- rultay taktiğinden başka şey değil- dir. Ortanın Soluna karşı çıkanlar, Feyzioğlu grupu, Genel Merkez için- deki Ortanın Solu aleyhtarları, mü- cadele aynı şekilde Kurultaya ka- dar devam ederse, öyle, kolayca sandalyelerini okoruyamıyacaklarını DÜNYADA OLUP BİTENLER hissetmişler ve taktik odeğiştirmiş- lerdir. Çünkü İstanbul, İzmir ve di- ger illerde yapılan kongrelerde Teş- kilât, umulmadık şekilde Ortanın Solunu benimsemiş ve Genel Baş- kanın işaret ettiği yeni deyimi ve bunun ifade ettiği politikayı destek- lemiştir. Bu durumda Kurultay, Or- tanın Solu mücadelesi ile geçer ve cu açıkta kalacaklar, partinin yöne- tim kademelerine daha çok müca- delenin galipleri oturacaktır. Grup grup adam Ortanın Solu CHP'ye, ancak 1965 seçimlerinden sonra umacı gibi gelmiştir. Yoksa, o seçim kampan- yası sırasında hiç kimse bu terimin kabahatli aranınca bulunmuş, bu terim müşterek bir taarruzun hedefi yapılmıştır. Aslın- da, en azından İsmet İnönü kadar reformcu ve ilerici olan Feyzioğlu ve arkadaşları, İnönü kadar açık ol- madıklarından, aksine "numaracı- lık" vasıfları kuvvetli bulunduğun- dan ilk başta Ortanın Soluna karşı oynamayı akıllılık saymışlardır. Bir başka grup, menfaatleri Or- tanın Solundan zarar görecek -veya zarar göreceğini sanan- çevrelerin temsilcileri olduğundan ve CHP'- rı zaten beğenmediğinden bu terimi bahane ederek partiyi yolundan döndürme çabasına girişmiştir. Bu grupun tipik bir temsilcisi Arif Er- tunga veya Dündar Soyerdir. Bun- lar, CHP'den Çok fazla AP'ye yakış- malarına rağmen ve o itibarla, CHP' yi iç ve dış ilişkileri bakımından bir başka AP yapmak görevini sırtla- mış Güleğe katılmaları gerekirken bir başka hareketi organize etmeyi denemişlerdir. Onlara, Cemal Yıldı- rım gibi saflık dozu fazla, yahut, imzalan 76'lar arasında bulunan kararsızlar, imzasını kolay atanlar, fazla anlayıp dinlemeye merakı ol- mayanlar katılınca "Onanın Solu Aleyhtarları" grupu Delirmiştir. Fey- zioğlu, bir ara bunların sanki mane- vi başıymış gibi bile davranmış, fa- kat bütün oyunları CHP'nin son 13

Bu sayıdan diğer sayfalar: